Türkiye gazetesi yazarı Rahim Er, sosyal medyada Hizbullah’ın İsrail’e saldırarak büyük kayıplar verdirdiği haberlerinin abartıldığını belirtti. Er, İsrail’in sadece dört asker kaybettiğini ve Hizbullah’ın bu başarısızlığını eleştirdi. İran’ın Hizbullah’ı desteklemediğini ve bölgedeki durumun değişmediğini söyleyen Er, Hizbullah’ın İsrail’e ciddi bir tehdit oluşturmadığını kaydetti. İşte Rahim Er’in dikkat çeken yazısı: “Önceki akşam sosyal medya bir defa daha dalgalandı. Heyecanlandıran haber, değişik isimler tarafından arka arkaya yayılıyordu. İddiaya göre: Hizbullah, insansız hava araçlarıyla İsrail’in kuzeyini vurmuştu. Siyonistlerin 60-70 kadar kaybı vardı. Genelkurmay Başkanları Herzi Halevi de öldürülmüştü. Çokça hesap tarafından yayılan haberin kaynağı meçhuldü. Şüphesiz ki Gazze Celladı Netanyahu gibi eli kanlı bu teröristin varlığına son verilmesini de isterdik. Ama uzun süren beklemeden sonra dün ortaya çıkan görüntüler, yaşamakta olduğunu gösterdi. Bizde hasreti çekilen haber, böyle bir seyir takip ederken Tel Aviv, yalnızca 4 ölüleri olduğunu açıkladı. Bir miktar da yaralıları vardı. Ertesi günü inanılır kaynaklar da siyonist ölü sayısının 4 kişi olduğunu haber verdiler… -Hizbullah’ın bu yaptığı bir başarı mıdır? -Değildir! -Takdir etmek gerekir mi? -Gerekmez! Yapılan haberler, özlemi çekileni veriyordu. İçi yanan herkes, siyonistlerin kökünün kazınmasını istemekte. Bu bakımdan o haberler için didinenleri anlamak lâzım… Konuşulması geren, İran ve Hizbullah’tır: Günlerce vurdu-vuracak denen Hizbullah, topu topu 4 katili temizlemişti! Bu sonuç hiçbir şeydir. İsrail, 40 bin kişi şehid edip, 40 bin kişiyi yaralarken 4 rakamının hiçbir değeri olamaz!.. Çünkü: Hizbullah, Tel Aviv’e insansız saldırı araçları fırlatırken Siyonistler, Gazze ve Lübnan’da düzinelerce sivil, çocuk, kadın öldürüyorlardı. Burada “Hizbullah” derken “Lübnan Hizbullah”ını kastediyoruz. 40 yıl kadar önce İran tarafından Lübnan’da kurdurulmuştu. Arada İsrail’le kapışmaları ve galibiyeti de oldu. Ne var ki 7 Ekim 2023’ten bu yana kuru göz dağı verme dışında, kuru gürültüden öte bir varlık göstermedi. Hâlbuki İran taşeronu olan bu vekâlet teşkilatı, Lübnan’da Lübnan ordusundan daha kuvvetlidir. Siyâsî yolla da Lübnan’a fiilen ortak olmuştur. Bir başka söyleyişle 3 eski vilayetimiz Lübnan, Suriye ve Irak dağılma eşiğindedir. Batı onları bölmeye çalışıyor. Türkiye, istese de gelişmelere seyirci kalamaz… “Acem palavrası” diye bir deyim vardır. Sözü, ölçüsüz-endazesiz şekilde köpürtmelerine işaret ediliyor. Şu bir yılı aşkın süredir devam eden soykırım sürecinde İran ve bağlı kuvvetleri, dişe dokunur hiçbir destek çıkartmadılar. Gazze Mücahidleri, Gazze’de destanlar yazarken İran, Hizbullah ve Irak ve Suriye’deki Haşdi Şabi ile Yemen’deki Husiler, birlikte ve münferiden İsrail’e taarruz ederek cepheler açsalardı vaziyet şimdi çok farklı olurdu. Ama gelin görün ki İran da İran’ın vekâlet kuvvetleri de bunu yapmazlar. Zira İran, oldum olası “mezhep” görüntüsü adı altında Farsçılık yapmakta. “Şiî Hilâli” denen yayılmayla “Arz-ı Mev’ud”un bir başka çeşidine kavuşma hayalindedir. Mekke ve Medine dâhil olmak üzere Basra Körfezi-İskenderun Körfezi-Aden Körfezi Mekke arasındaki büyük sahayı ele geçirme ve Şia’ya dayalı Fars özlü bir imparatorluk olmak idealleridir. Bu yüzden Şia aidiyetli olan devlet, teşkilat kim varsa 7 Ekim 2023’ten bu yana sadra şifa bir şey yapmayıp sadece konuştular. İran orada dursun, diğerleri de beklesin ama İsrail’in âdeta coğrafi ikizi olan Lübnan Hizbullah’ı İsrail Gazze’de soykırıma başladığı ân önceki akşam yaptığı kadar olsun bir cephe açsa ve burada savaşsaydı, bugün Gazze, enkaza dönmemiş olur, on binlerce şehîd ve on binlerce yaralı verilmemiş olurdu. Haber, şaka gibi: -Hizbullah, İsrail’e saldırdı! -Ne oldu? – 4 ölü 20 yaralıları var. Büyük kahramanlık! İran’ın ipiyle kuyuya inilmez.”
