İnsanlığın mirası
Aykut Ferah/ Milliyet Arkeoloji Proje Danışmanı- Değerli Milliyet Arkeoloji Dergisi Okurları; Ankara’nın Polatlı ilçesinde bulunan Gordion Antik Kenti ile Eskişehir, Afyon, Kastamonu, Konya ve Ankara’da bulunan Anadolu’nun Orta Çağ Dönemi ahşap destekli beş camisi, UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kurumu) kurumu tarafından geçtiğimiz ay Dünya Miras Listesi’ne Türkiye’den eklenen yerler oldu ve ülkemizin Dünya Miras alanına giren yer sayısı 21’e yükseldi. Kültür ve Turizm Bakanlığımız ve Dışişleri Bakanlığımızın ortak çalışması ile UNESCO’ya “Anadolu’nun Orta Çağ Dönemi Ahşap Direkli ve Kirişli Camileri” adıyla iletilen ve komitenin Riyad’da gerçekleştirdiği toplantıda kabul edilen tarihi camiler aynı zamanda Türkiye’nin listedeki ilk seri kültürel varlıkları oldu. 1972 Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması Sözleşmesi’ne göre oluşturulan listede 1199 miras yer alıyor. Bunlardan 933’ü kültürel, 227’si doğal ve 39’u karma (doğal ve kültürel) miraslar. Türkiye’nin bu listede 19’u kültürel, ikisi karma olmak üzere 21 miras alanı bulunuyor. Nemrut Dağı, Efes, Ani, Selimiye Camii ve Göbeklitepe UNESCO Dünya Miras Listesi’nde Türkiye’den yer alan kültür miraslarından sadece birkaçı.Sözleşmenin arka planı Bugün dünya çapında bilinirliği olan, yaygın biçimde tanınan ve ölçülebilir sonuçlar elde edilen Dünya Miras Listesi her ne kadar algılarda ülkeler arası bir rekabet alanı, turizm, gelir ve prestij amaçlı bir seçim ve koruma alanı gibi yer ettiyse de, bugün dünyanın farklı bölgelerindeki süregelen savaşlar sebebiyle de sözleşmenin arka planındaki anlayışı aktarabilmeyi bir görev olarak görüyorum. 1. Dünya Savaşı sırasında kullanılan kitle imha silahları, savaş uçakları ile yapılan bombardımanlar ve sonuçları tüm dünyada insanlığın ortak geleceği konusunda büyük tedirginlik ve soru işaretlerine yol açtı. Savaşın sonlanması ile birlikte kalıcı barışın tesis edilmesi için de pek çok siyasi ve entelektüel girişim ortaya çıkmaya başladı. Milletler Cemiyeti’nin kurulması ve savaşların sadece siyasi düzenlemeler ile sona ermesinin mümkün olmadığı, kültürel ve eğitsel bir yaklaşımın da eşzamanlı olarak yürütülmesinin gerekliliğinde hemfikir olunması üzerine Uluslararası Entelektüel İşbirliği Komisyonu ve akabinde Enstitüsü kuruldu. Pek çok filozof, sanatçı ve bilim insanının faaliyet gösterdiği enstitünün en bilinen yayınlarından biri de Albert Einstein ve Sigmund Freud arasında yeni bir savaşın nasıl önlenebileceğine dair yapılmış mektuplaşmadır. Einstein mektubunda barışın nasıl olacağı konusunda Freud’a fikrini sormaktadır ancak Freud’un yanıtı olumsuzdur. Freud mektubunda insanın kültürü ile doğasını ayırır ve “Kültürün gelişmesine hizmet eden her şey savaşa karşı çalışır” der. 2. Dünya Savaşı engellenemez belki ama bu gibi tartışmalar, çalışmalar ve görüşler UNESCO’nun kuruluş felsefesinin temel taşlarını oluşturur. UNESCO, misyonunu insanlığın zihninde barışı; eğitim, doğa bilimleri, sosyal ve beşeri bilimler, kültür ve bilgi ve iletişim aracılığıyla inşa etmek olarak tanımlamaktadır ve kuruluş yasası giriş paragrafında “Savaşlar insanların zihinlerinde başlar, barışın savunma siperlerinin de zihinlerde kurulması gerekir” yazar. Burada sözü edilen barış durumu, sadece savaşsızlık demek değildir, bireysel ve toplumsal gelişme, çevre ve doğa ile ilişkiler ve insan hakları da bu kapsama girmektedir. Dolayısıyla dünya mirasının korunması ancak milletlerarası ortak bir kültürel diyalog ve yakınlaşma, anlayış, bütün insanlığa ve kültürel mirasa ortaklık amacı ve dayanışma duygusu ile mümkündür. UNESCO Dünya Mirası Listesi; seçilen yerler için daha iyi koruma sağlama, kültürel miras alanında toplumsal farkındalık ve bilinç yaratma, kültürel diyaloglar geliştirme, uluslararası finansman ve teknik yardım temini, yerelde istihdam ve gelir artışı gibi katkılar da sağlar. Bu bilince sahip olan yöneticiler için ise bu sözleşme ve kılavuz, aynı zamanda Dünya Miras Listesi’nde yer almayan alanların da korunması adına vazgeçilmez bir rehber olmuştur. Gordion Antik Kenti ve beş caminin listeye kabulünün de gösterdiği üzere, ülkemizin zengin tarihi ve evrensel kültür mirası, dünya genelinde büyük bir ilgi ve takdir topluyor. Listeye ülkemiz adına daha çok kültürel ve doğal mirasın eklenmesi, bu mirasın sözleşmenin ruhu ve temel kavramları öncülüğünde daha fazla korunması ve paylaşılması adına kültürel bilincin, farkındalığın ve duyarlılığın toplumun tüm katmanlarına yayılması ve bunun için gerekli idari ve yasal düzenlemelerin yapılması, araştırma ve koruma için kadroların arttırılması ve mali kaynakların etkin kullanımı ülkemiz adına en büyük temennimizdir.