İran İsrail’e boyun eğdi! Büyük sözler hangi kirli pazarlıkla yalan oldu?
Emin Pazarcı, İran’ın iddialı sözlerine rağmen İsrail’e misilleme yapmadığını belirtti. Hizbullah’ın Beyrut’taki operasyonlarda büyük kayıplar yaşadığını ve İran’ın bu konuda ihmali olduğunu vurgulayan Pazarcı, İran’ın Türkiye ile ilişkilerde de güven vermediğini dile getirdi. Pazarcı, Akşam gazetesindeki yazısında şunları kaydetti:
“İddia ya da şüphe götürecek bir konu değil. İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Devlet Televizyonunda bizzat söyledi. “Şehit Haniyye suikastına İran’ın cevap vermemesi karşılığında ateşkes sözü veren ABD ve Avrupa liderlerinin iddiaları tamamen yalandı” dedi. Tabii, İran’da ortalık ayağa kalktı. Biliyorsunuz, suikastın ardından İran, 31 Temmuz’da İsrail’e misilleme kararı almıştı. Çok iddialı ve süslü laflar edildi. Ama hepsi havada kaldı. Hiçbiri gerçekleşmedi. Yetmedi, İran’ın temin edip verdiği çağrı cihazları ve telsizler kullanılarak Beyrut’ta Hizbullah’a ciddi, can alıcı operasyonlar yapıldı ve darbe vuruldu. Üstelik bu operasyonda İran’ın da önemli sorumluluğu, en azından ihmali vardı. Bunu örtülemek için bir defa daha yeminler ve iddialı sözler birbirini izledi. Sonuç yine sıfır! Bitmedi… İran’ın besleyip büyüttüğü, onun üzerinden bölgede güç sahibi olduğu Hizbullah’a çok ağır darbe vuruldu. Lideri ve altındaki kadrodaki kritik isimler öldürüldü. İran hâlâ konuşuyor… Pezeşkiyan da ağzından baklayı kaçırdı. Demek ki İran ile O’nu frenlemek için “Şeytan” diye suçladığı Batılılar arasında birtakım görüşmeler ve temaslar olmuş. Hatta sonuç verdiği de söylenebilir. Başka türlü izah edilemez ki İran’ın sergilediği bu garip tutum. Doğaldır insanların ayağa kalkıp, tatmin edici bir açılama istemesi. *** Daha önce de yazmıştım… Türk İstihbarat Birimlerinden aldığımız bilgilere göre, HAMAS, 7 Ekim saldırısı sırasında Hizbullah’a da gözünü çevirdi. Bir adım atması beklentisi içine girdi. Ama kılını kıpırdatmadı. Eğer o aşamada Hizbullah tarafından da harekete geçilmiş olsaydı, belki de çatışmaların seyri bugün çok farklı bir noktaya evrilmiş olacaktı. İlk günden bu yana hem İran, hem de Hizbullah’tan laftan öte ciddi bir hareketlenme sergilenmedi. Türkiye ile ilişkilerde de aynı… İran hiçbir zaman samimi olmadı. En üst düzey yetkililerden bizzat dinledim. Türkiye’ye yönelik terör faaliyetlerinde verdiği sözleri tutmadı. Kendilerine defalarca bilgiler aktarıldı, terör oluşumlarının yerlerine ve konumlarına kadar gösterildi. Her defasında aynı cevap geldi: -Biz araştırdık, böyle bir şey göremedik, bulamadık. İran, bizim için son derece önem taşıyan Zengezur Koridoru konusunda da sürekli olarak karşımıza dikildi. Ermenistan’dan daha fazla engelleyici bir tutum takındı. Sözleriyle eylemleri sürekli olarak farklılık gösterdi. Bir yandan süslü laflar etti. “Siyonist rejimin suçları kabul edilemez ve cezasız kalmayacak” dedi. Batılı güçlerin eline koz verdi, onları İsrail’e daha fazla yaklaştırdı. Sert çıkışları ile gerilimi körükledi. Buna karşılık tehdidini bir türlü hayata geçirmedi ya da geçiremedi. Dişe dokunur bir eylem içine girmedi. İran rejiminin bizimle ve İslam ülkeleri ile ilişkileri hep muamma oldu. “İslam” dedi, koca koca laflar etti ama rejim ihracından ve bölgede güç kazanma çabalarından başka bir şey yapmadı. Batı’dan çok İslam ülkeleri ve toplulukları ile itişip kakıştı. Koca bir soru işaretidir İran! Maalesef, yıllar boyunca bizim karşımızda da oynadı ve samimi olmadı. Bunun pek çok örneği var.”