İsrail piyonlarını buldu! Netanyahu’nun ağzı kulaklarında
Türkiye gazetesi yazarı İsmail Kapan, Trump’ın yeni kabinesinin aşırı İsrail yanlısı üyelerle dolu olduğunu belirtti. Yahudi olmayan ancak Yahudileri “üstün ırk” olarak gören kişilerin görevlere atandığını kaydeden Kapan, Filistin topraklarının İsrail tarafından ilhak edilmesi gerektiğini savunan üyelerin tehlikeli politikalar uygulayabileceğine dikkat çekti. Kapan, Trump yönetiminin İsrail’in Ortadoğu’daki yayılmacı planlarına destek vereceğini vurguladığı yazısında şunları dile getirdi: “Donald Trump’ın isimlerini açıkladığı yeni ekibinin her bir ferdi, katıksız birer İsrail muhibbi… Öyle ki, şeytana uşaklık yolunda Netanyahu’yu bile geride bırakan tipler var. Netanyahu’nun kabinesindeki İtamar Ben Gvir veya Bezalel Smotrich gibi vahşilerin söylemlerini bile geride bırakacak kadar ileri giden bu yaratıklar, fiilen görevi devraldıkları vakit bakalım nasıl bir tablo ortaya koyacaklar. Yahudi olmayan ama Yahudileri, üstün ırk olarak kabul eden evanjelist papaz Mike Huckabee, Filistin diye bir yeri tanımadığı gibi, bu toprakların ilhak edilmesini de İsrail için bir hak olarak görüyor. İşte bu adam, ABD’nin yeni İsrail büyükelçisi olacak. Ve bu adam, Batı Şeria’da hukuk dışı olarak iskân edilen Yahudi yerleşimcilerinin konduğu yerlerden ev bile satın almak istiyor. Bu kadarı da olur mu dediğinizi duyar gibiyim. Ama oluyor!.. Öyle ki, açıklanan isimleri gördükten sonra insan sormadan edemiyor: Bu kabine Trump’ın mı yoksa Netanyahu’nun mu? Çünkü Netanyahu bile bu kadarını bir araya getiremezdi diyorlar… Sadece Siyonist İsrail muhibbi değil, teröristlerle can ciğer kuzu sarması olan ve “İsrail’i bir kenara koyarsak, ondan sonra Orta Doğu’daki en iyi müttefikimiz YPG/PKK’dır” diyen bir adamı da (Michael Waltz), Trump kendisine güvenlik danışmanı yaptı. Trump’ın tercihleri hakikaten insan havsalasını zorluyor… Zira içlerinde ortalama normal bir karakter bulmak mümkün değil.
Mesela savunma bakanı yaptığı kişi (Pete Hegseth, “Mikropları görmediğim için onların varlığına inanmıyorum ve on seneden beri de ellerimi yıkamıyorum…” diyor. Bu adama dünyanın en büyük ordusunu yönetme yetkisini veriyor Trump. Amerikan kamuoyu bu kişinin böyle bir görevi üstlenecek kapasiteye sahip olmadığını söylüyor. Düşük rütbedeki askerlik görevinden başka idari tecrübesi yok. Fakat egosu şişik Trump, tam aksine onu “harika bir kişi” olarak takdim ediyor. Keza adalet bakanı olarak seçtiği kişi (Matt Gaetz) de, daha önce seks ticareti yapmakla suçlanmış ve bu konuda soruşturmaya uğramış birisi. Gerçi bizatihi Trump’ın kendisinin de, bunun gibi (para karşılığı seks…) devam eden davaları var. Sağlık Bakanı ilan ettiği Robert Kennedy de aşı muhalifi olarak öne çıkan birisi… Velhasıl Trump’ın Florida ağırlıklı olarak (bir kısmı golf arkadaşı…) teşkil ettiği üst düzey yönetici kadro, daha göreve fiilen başlamadan sivrilikleri ile temayüz ettiler.
Bize ne, bunlar Trump’ın problemi denilebilir tabii. Velakin bunların vereceği karar ve yapacağı işlerle, dünyanın başka ülkelerinin başını belaya sokmayacağı ne malum? Mesela uçuk fikirli Savunma Bakanı, İslâmı bir tehdit olarak görüyor ve Hristiyan-Yahudi değerlerini korumak için Müslümanlara karşı haçlı seferi başlatılması gerektiğini söyleyebiliyor…
Evet, Trump’ın ikinci dönem için kurduğu kadro böyle. Bunların içinde, daha önce bu köşede Türkiye aleyhtarlığını dile getirdiğimiz dışişleri bakanı olacak Marco Robio gibi veya YPG/PKK dostu, güvenlik danışmanı Waltz gibi isimlerden, sık sık can sıkıcı laflar duyabiliriz. Ancak hemen belirtelim ki, dünyanın sonu değil. 1947 yılından beri Türk-Amerikan ilişkileri hep inişli çıkışlı olarak süregeldi. Bundan sonra da benzer şekilde devam edeceği anlaşılıyor. Trump’ın seçim sloganı (Make Amerika great again-Amerika’yı yeniden büyük yap) ne kadar tahakkuk eder bilemeyiz, ama Türkiye kendi millî politikalarıyla yoluna devam edecektir.
ABD’nin New York Times gazetesi, Trump’ın yeni dönemine hazırlanan ABD ordusunun muhtemel bir Çin savaşı için tatbikat yaptığını manşetten duyurduğu haberinde, pek de parlak bir durumdan bahsetmiyordu. Hawaii’deki hava indirme tatbikatında kapıları açılmayan C-17 nakliye uçaklarından tutunuz da, sekiz yüz küsur kişilik birliğin ancak yarısının paraşütle yere inme görevini yerine getirebildiğini ve bunların içinde de ciddi biçimde yaralanan olduğunu yazıyordu… Amerika özellikle Çin’in meydan okumasına karşı hazırlık yaparken, eskiyen donanmasını yenilemenin o kadar kolay olmayacağını da saklamıyor… Çin her geçen gün savunma bütçesini büyütürken, ABD de devasa ordusunu yenilemek için 1,2 trilyon dolarlık bir pay ayırmış bulunuyor. Amerika özellikle, Çin’in nükleer güçle işleyecek uçak gemisi yapmasından rahatsızlık duyuyor. Oysa kendisinin bir düzineye yakın uçak gemisi nükleer güçle çalışıyor… ABD’nin endişesi boşuna değil şüphesiz. Çin’in nasıl bir hazırlık yaptığını (Çin Denizi’ndeki kayalıkların etrafını doldurarak birer limana dönüştürülmesi…) izliyor. Hint ve Pasifik Okyanuslarında, Çin’i çevrelemek ve durdurmak için, Avustralya, İngiltere, Yeni Zelanda, Japonya, Güney Kore, Filipinler ve dahi Hindistan ile çeşitli iş birlikleri kurup geliştirmeye çalışan Amerika, bütün bunlara rağmen, Çin’in yükselişini durduramamanın sıkıntısını yaşıyor.
Trump ilk döneminde Çin’e karşı daha etkili olmak için Orta Doğu’dan en azından kısmi bir çekilmeyi gerçekleştirmek istemişti. Fakat ABD derin devleti buna karşı çıktığı için, muvaffak olamamıştı. Şimdi bir nevi rövanş alma yolunda… Kurduğu kadro bunu göstermiyor mu?”