İşte CHP’nin “cami” sicili! Ahmet Şimşirgil’den skandal belgeler

0

Türkiye gazetesi yazarı Ahmet Şimşirgil, CHP’nin tek parti döneminde cami ve mescitlere yönelik uygulamalarının dinî yapılar üzerinde tahribata yol açtığını ifade etti. Şimşirgil, camilerin satıldığı, depo olarak kullanıldığı ve zaman zaman ahıra çevrildiği örnekleri sıraladı. Ayasofya’nın müzeye çevrilmesinin halkta derin bir teessür oluşturduğunu belirten Şimşirgil, CHP’nin bu tarihiyle yüzleşmesi gerektiğini dile getirdi. Yazısında, CHP’nin bu siciliyle ilgili arşiv belgelerine dayanarak detaylı örnekler veren Ahmet Şimşirgil, şunları kaydetti: “Bütçe görüşmeleri sırasında Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in CHP’nin laiklik anlayışı hakkındaki söylemleri bilhassa CHP döneminde dindarlara yapılan baskı, dinî hayata müdahale ve cami, mescit ve benzeri dinî eserlere karşı tutumu dile getirmesi ciddi tartışmalar doğurdu. Nedense CHP’liler ve bilhassa sosyal medyada CHP yandaşları bu konular gündeme geldiğinde köpürüyorlar. CHP’nin bu tip uygulamalarını yok sayıyorlar ve söyleyenlere karşı kin ve husumetle saldırıyorlar.
Oysa güneş balçık ile sıvanmıyor. Yok demekle, gerçekler kaybolmuyor. Efendim Menderes döneminde de camiler yıktırıldı demekle başka zamandaki uygulamalar aklanmıyor. Zira birinde herhangi bir sebeple cami yıkımı yapılırken diğerinde ise dinî eserlere olan lakaytlık ve hatta düşmanlık sebebiyle gerçekleştiriliyor. Sıkıntı da buradan doğuyor. Nitekim 27 Mayıs ve 28 Şubat ihtilallerinde başörtüsü düşmanlığı da bunun tezahürü olarak ortada duruyor.
Ortada arşivler var. Devrin gazeteleri var. Konu ile ilgili onlarca eser ve makale var. Bir taraftan ilim, bilgi, arşiv vesair diyeceksin. Diğer taraftan bütün bunları yok sayacaksın.
Her devletin, her milletin, her kuruluşun, her şirketin, her ilim dalının aklınıza gelecek her şeyin bir tarihi geçmişi olduğu gibi her partinin de bir tarihi veya tarihçesi vardır.
Galiba CHP kadar tarihinden habersiz bir parti yeryüzünde görünmez. Tarihteki uygulamalardan rahatsız iseniz bununla yüzleşir ve özür dilersiniz. Yok yüzleşmiyor ve yok sayıyorsanız bu durum ileride aynı şeyleri yine yapmaya namzetsiniz demektir. Onun için bu hâletiruhiye iyi değerlendirilmelidir.
Evet CHP’nin camilerle mescitlerle ve buna benzer dinî yapılarla ilgili sicili maalesef iyi değil. Bunu özellikle Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivinin çeşitli tasniflerindeki belgelerde fazlasıyla görmekteyiz.
Bu belgeler tarandığında tek parti döneminde camilerin tasnif edilerek ihtiyaçtan fazla olanlarının kadro harici ilan edildiği, satıldığı veya çeşitli maksatlarla kullanıldığı biliniyor.
Kadro dâhilinde bulunan nice camiler de keyfî uygulamalardan kurtulamamıştır. Bunların pek çoğu çeşitli kişi ve kurumlarca depo olarak kullanılmışlardır. Tarihî değeri olan ve ibadete açık olan birçok cami, askerî birliklerin uhdesine geçmiştir. Yine bu dönemde bazı kurumlar buğday, un, sanat eseri, tarihî eser, silah ve benzeri eşyaları koymak için camileri istemiş ve almışlardır.
Bu duruma zaman zaman Vakıflar Müdürlüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığının itiraz ettikleri, bazen itirazların kabul edildiği ve camilerin kurtarıldığı da vaki olmuştur.
Bu süreçte kira ve işgal edilen camilerin kötü kullanıldığı ve birçoğunun tahribata uğradığı sıklıkla kayıtlara geçmiştir.
II. Cihan Harbi döneminde “cihet-i askeriye” emrine verilen camiler hakkında 6 Eylül 1939 tarihinde valiliklere yazılan talimat şu şekildedir:
“Cihet-i askeriyece istenilecek camiler hakkında vaziyeti hazıranın devamı müddetine münhasır olmak üzere mahallî komutanların göstereceği kati lüzum ve ihtiyaca göre evvela kadro harici, ondan sonra tarihî ve mimari kıymeti bulunmayan camilerin ordu ihtiyacına verilmesi ve ecdat yadigârı olan abidatın tamir ve ihtiyaçları için çok paralar sarf edilmekte olmasından zaruri hâllere inhisar ettirilecek olan bu işgal lüzum ve ihtiyacının valilerin takdirlerine bırakılmıştır” (Cumhuriyet Arşivi, BCA, MGM K, 30-10-0-0 /192-318-6).
Bu şekilde mahallî görevlilerin inisiyatifine bırakılan nice camiye el konulmuş ve bunlar tehlike geçmiş olmalarına rağmen bir daha boşaltılmamıştır. Nitekim vakıflar üzerinde ciddi araştırmaları bulunan Nazif Öztürk Bey’in tespitlerine göre, Türkiye’de tek partili yıllarda toplam 488 adet cami askeriyeye tahsis edilmiştir.
Bursa Osmangazi Şahadet Camii, Bando ve Muhafız Birlikleri için tahsis edilmiş olup uzun süre koğuş ve bando-mızıka eğitim yeri olarak kullanılmıştır. Cizre’deki M. Nuri Camii, önce askerî tavla ve samanlık olarak tahsis edilmiş, asker boşaltmış olmasına rağmen bu defa da kumarhane olarak kullanılmıştır. Keza Keşan’da yedi tane “tarihî” cami hayvan yemliği olarak kullanılmıştır. Ünye’de bulunan Saray Camii de böyle bir problem yaşamıştır. Caminin senelerden beri cezaevi olarak işgal edilmesi ve defalarca müracaatlara rağmen boşaltılmaması halkın şikâyetine yol açmıştır. Sonunda halk tekrar camiyi satın alarak ibadete açmıştır. Üsküdar Mirgün’de Reşid Paşa Camii, Beykoz ve Akbaba köyü camileri de silah deposu olarak kullanılmıştır. Halk bu konuda şikâyetini bizzat CHP’li vatandaşlar olarak partiye bildirmişlerdir. Bu tip örnekler sayısızdır. Türkiye’nin hemen her yerinden böyle manzaralar görülmektedir.
Tek Parti döneminde ister mülki makamlar ister askerî veya sivil kişiler olsun, her kim geniş bir mekâna ihtiyaç hissediyorsa ilk akla gelen maalesef cami ve mescitler olmuştur. Batan geminin malları gibi sanki herkes bir cami ele geçirmenin derdine düşmüştür. Bu minvalde birçok cami ve mescit, ressamlar, sanatçılar veya başka alanlarda çalışan gruplara verilmiştir.
Müzeye çevrilen camilere bilinen en çarpıcı örnek şüphesiz Ayasofya olmuştur. Fatih Sultan Mehmed Han’ın fethin nişanesi olarak camiye çevirdiği bu muhteşem mabedin müzeye dönüştürülmesi, Türk halkının kalbinde derin bir teessür meydana getirmiş ve yıllarca yeniden aslına döndürülebilmesi için mücadele vermesine sebep olmuştur.
Bu vesile ile Ayasofya’nın tekrar asli hüviyetine dönme kararını veren zamanın Danıştay 10. Daire Başkanı Yılmaz Akçil Bey ve üyelerini ve bu kararı onaylayan Sayın Cumhurbaşkanı’mız Erdoğan’ı bir kez daha tebrik ederim. O süreçte Ayasofya’nın camiye çevrilmemesi için büyük uğraş veren ve neredeyse ülkemizi dış dünyaya şikâyet eden CHP’li idareciler yine eski alışkanlıklarını devam ettirmişlerdir. Ancak AK Parti’den ziyade CHP’li bir bakan gibi hareket eden Kültür Bakanı Mehmet Nuri Ersoy gerek Ayasofya gerekse Kariye camilerinde yarı müze şeklinde uygulamalara kapı aralamış olması ve buna göz yumulması büyük üzüntü meydana getirmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın bu girişimleri durdurması dileğimizdir.
Kurumlar kadar olmasa da kişiler ve hususi şirketler de zaman zaman camilere el koyabiliyorlardı. Kişilerin cami ve mescitleri satın alma veya el koyma nedenleri değişiktir. Bazı partili nüfuzlu kişiler cami ve diğer hayrata keyfî olarak el koyabiliyordu. Bunun en çarpıcı misallerinden biri Balıkesir Sındırgı’da bulunan tarihî bir camidir. Cami, zamanın CHP İlçe Başkanı Ali Reşat Göksiden ve kardeşi Kemal Göksiden tarafından işgal edilmiş ve keyfî olarak kullanılmaya başlamıştır. İlgili yazışmalara bakıldığında bu caminin kurtarılması için halk uzun uğraşlar vermiştir. Müftüye başvurmuşlar, ancak müftü Parti İlçe Başkanı’nın etkisinde olduğundan bir sonuç elde edememişlerdir.
Bu arada aynı uygulamalar çerçevesince birçok cami veya mescit de Müslim ve gayrimüslimlere satılmış; bazıları da kişilere ve kurumlara kiralanmıştır. Bilhassa kadro harici camilerin çok önemli miktarının satıldığı, lokanta, saz evi, ayakkabıcı veya Halkevi binası hâline getirildiği, kadro dâhilinde olanlarının dahi bazılarının iş yeri, depo, kışla ve hatta ahır olarak kullanıldığı arşiv belgelerinde görülmektedir. Maalesef kumarhane gazino ve genelev olarak kullanıldığı dahi meclis zabıtlarına geçmiş camiler mevcuttur.
Bir misal olması bakımında 1952 meclis zabıtlarından anlaşılacağı üzere Ankara Belediye hudutları içinde 30 yıl önce 90 cami ve mescit mevcut idi. 1935 yılında kabul edilen cami ve mescitlerin tasnifine dair 2845 sayılı Kanun uyarınca bunlardan 29 adedi kadro haricine çıkarılmıştır. Geçmiş yıllarda bu 29 camiden 14’ü satılmış, dokuzu yıkılarak arsa hâline gelmiş, üçü akara çevrilmiş, üçü de istimlak edilmiştir.
Bu arada işgal edilen veyahut kiralanan bu ata yadigârı camilere kiracıların hiç iyi bakmadıkları ve hoyratça kullandıkları da ilgili belgelerden anlaşılmaktadır.
Bu konuda devrin gazeteleri üzerinde araştırmalar yapıldığında yüzlerce haber yapıldığı görülecektir.
Nitekim bazı camilerin ahır olarak kullanıldığına dair söylentiler ve şikâyetler çoğalmaya başlayınca hoşnutsuzluk Cumhuriyet gazetesinde de konu edilmiştir. 20.04.1936 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki habere göre Seferihisar’ın Hereke köyündeki İkinci Bayezid Han zamanından kalma tarihî caminin durumu:
“Bu ne insafsızlık, Seferihisar’da tarihî cami ahır yapılmış!” başlığı altında, haber yapılmıştır.
Yine Cumhuriyet gazetesinin haberine göre, meşhur Sünnî Hatun Camii’nin kiraya verilip ahır olarak kullanılması “Cami ahır olur mu hiç” başlığıyla tenkit edilmiştir (Cumhuriyet, 23 Mayıs 1948).
Bütün bu belge ve bilgiler meydanda iken CHP’nin tarihi ile yüzleşmemesi gerçekten manidardır ve korkutucudur.”  

Leave A Reply

Your email address will not be published.

File not found.