İşte Meclis’teki provokasyonun gerçek yüzü! Hadi bakalım buyursunlar da biraz da buradan yaksınlar
Nihat Nasır, Meclis’te yaşanan olayları ve Alpay Özalan’ın tepkisini değerlendirdi. Nasır, Ahmet Şık’ın Meclis’teki provokasyonlarının ardından Alpay Özalan’ın onurlu bir şekilde kendini savunduğunu belirtti. Nasır, Şık’ın ilk yumruğu atan kişi olduğunu ve ardından çıkan arbedenin Özalan’ın nefsi müdafaasından ibaret olduğunu söyledi. haber7.com yazarı Nasır, muhalefetin bu olayı çarpıtarak AK Parti’yi hedef aldığını ifade ettiği yazısında şunları kaydetti: “Geçtiğimiz haftaya damgasını vuran hadise hiç şüphesiz ki, AYM’nin meclisin başına bela etmeye çalıştığı bir suçlunun milletvekilliğinin düşmesiyle ilgili görüşmelerdi. Meclis bu mesele için olağanüstü toplandı ve görüşmeler başladı. Her şey normal giderken PKK’nın partisi olan DEM milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit’in önceden aldığı konuşma hakkını Ahmet Şık’a devretmesiyle provokasyonun ilk adımı atıldı.
ÖNE ÇIKAN VİDEO Bu devretme meselesinin çok önceden planlandığı terbiye yoksunu A. Şık’ın konuşmaya başlamasıyla belli oldu. Maksat, Can Atalay’la ilgili herhangi bir şey söylemek değildi. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere AK Parti milletvekillerine ve hatta bu partiye oy vermiş tüm halka yönelik galiz küfürlerle desteklenmiş ahlaksız bir saldırı planlanmıştı. Terörden ve kaostan başka herhangi bir işi bulunmayan güruh, en iyi bildiği şeyi bir kez daha gösterime sokuyordu. Ahmet Şık denen terbiye yoksunu terörist sevici TİP milletvekili ama daha önce HDP’den bu parti adına seçilmişti. Yani terör örgütünün sivil uzantısı… Bu herif sadece PKK savunuculuğu yapmıyor, başka terör örgütlerinin de sözcülüğüne soyunmuş öteden beri. Örnek mi? Mesela makamında şehit edilen savcı Mehmet Selim Kiraz olayı… İşbu özne, alçakça şehit edilen merhum savcının katilleriyle röportaj yaptı ve onları adeta göklere çıkardı. Röportaj dediğime bakmayın, baştan sona kendisinin kurguladığı bir mizanseni gazete sayfalarına aktardı. Öyle ki, alçak katilin ağzından, “bu mecbur bırakıldığımız bir eylemdi” sözünü söyletecek denli işin içindeki faillerden birisiydi. Bunların hayatı, masum insanları katleden canilerin sözcüğünü ve savunuculuğunu yapmakla geçti. PKK’yı FETÖ’yü ve DHKP-C’yi savundular mütemadiyen. Bu aşağılık vatan haini örgütlerin yaptıkları katliamlara övgü dizdiler. Yani şiddetin en süfli olanını savundular. En son, meclis kürsüsünden malum hakaretleri savurdular. Şiddet sayesinde milletvekili olan bu özneler, aralarında anlaşarak sırayla meclisi terörize ediyorlar. DEM’li milletvekilinin konuşma hakkını A. Şık’a devretmesi bu planın bir gereğiydi. Konuşmaya küfür ve hakaretlerle başlayan mezkûr şahsın malum davranışı da esasen bu iddiamızı kanıtlıyor. Sonrasında ne oluyor peki? AK Partili kimi milletvekillerinin haklı tepkisi baş gösteriyor. İşte asıl maksat buydu. Hakaret ve küfürlerle mecliste kaos çıkarmak… Alpay Özalan, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere partisine ve kendisine yapılan bu açık hakaretlere onurlu bir insan olarak reaksiyon gösteriyor. Kürsüye gidiyor ve bu alçaklığın failini omuzundan sertçe tutuyor. Tam o anda provokatör A. Şık, ilk yumruğu savuruyor. Dikkat buyurun, ilk yumruğu atan A. Şık’ın bizzat kendisi… Bundan sonrası Alpay Özalan’ın nefsi müdafaasından ibaret. Karşılıklı yumruklaşmalar esnasında çıkan arbedede de DEM’li bir milletvekili A. Şık’ın dirsek darbesiyle yara alıyor. İşin ilginci, CHP yandaşı ve diğer muhalif medya, bu ilk görüntüleri özenle saklıyor ve sonrasında oluşan arbede ile A. Şık’ın dirsek darbesiyle yüzünden kan akan DEM’li milletvekilinin darbeyi alırken ki değil, darbeyi yedikten sonraki görüntülerini paylaşıyor. Provokasyonu yapan bunlar! İlk yumruğu savuran bunlar… Çıkan arbede de kendi kendilerini yaralayanlar da bunlar… Peki, bütün Türkiye’nin gözleri önünde yaşanan bu hadise sonrasında mağduru oynayan kim? Tabii ki, yine bunlar! Bizim payımıza da ihkak-ı hak eden ve aşağılık bir saldırıya hak ettiği cevabı veren Alpay Özalan’ı desteklediğimiz için “şiddet yanlısı” olmak düştü. Nasıl, iyi mi?.. Şiddetin en aşağılık olanını savunanlar, Alpay Özalan’ı ve AK Partilileri şiddete başvurmakla suçladılar. İroniye bakar mısınız Allah aşkına! Bütün pislikleri yapanlar kendileri oldukları halde, bir anda sütten çıkmış ak kaşık gibi bir pozisyon aldılar. Bunları savunan medyaları da aynı ahlaksızlığı yapmakta gecikmedi. Hatta geçmişte bu camianın içerisinde bulunmuş kimi işbirlikçiler de bu gelişmeyi bir intikam vesilesi gibi görerek saldırıya geçtiler. Örnek mi? Alın size Fehmi Koru, alın size Ali Babacan… ABD tüm dünyayı terörize etmiş… Avrupa katliamlar vesilesiyle semirmiş… İsrail eşi menendi görülmemiş bir alçaklıkla şiddet uyguluyor. PKK, FETÖ ve DHKP-C benzeri örgütler terörle memleketi esir almaya çalışmış… Ama lafa gelince 40 binden fazla masum insanın katili PKK, 252 masum insanı şehit eden FETÖ, savcıyı makamında şehit eden eli kanlı örgüt ve hempaları şiddet karşıtıymış iyi mi?.. Asıl korkunç olan ise bütün bunlara gıkı bile çıkmayan vicdansızlar sürüsünün, bu hadiseyi gerekçe göstererek sözde şiddet karşıtı pozlara bürünmüş olması… Açık söylemek gerekirse bu, ahlaksızlığın daniskasıdır. Alpay Özalan’ın yaptığı, hukuki anlamıyla “nefsi müdafaadır!” Vatan hainlerini savunan bir provokatörün aşağılık saldırısını göğüslemiş, kendisinin ve partisinin ‘izzet-i nefsini’ korumuştur! Hadise tam olarak bundan ibarettir. Yazıya son bir not… Dikkat ettiniz mi bilmiyorum, bu hadiseler akabinde bütün Kemalistler “Türk Devletini yıkmamız gerek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti katildir” diyen Ahmet Şık denen terbiye yoksunu teröristi savundu… Bu ne anlama geliyor? Şu anlama… Aslında Kemalistler devlet ve cumhuriyet düşmanıdırlar! Bunu açıktan değil de dolaylı yoldan yapıyorlar sadece… Hadi bakalım buyursunlar da biraz da buradan yaksınlar…”