‘Kemalist rejim demokrasiye imkan tanır mı? ( 5 )’

0

İşte Uysal’ın kaleme aldığı o yazı;              Bu yazı teoride ve pratikte demokrasi (5) yazısıdır. Pratikte demokrasi, sonu gelmeyen teorik mülahazaları ve spekülasyonları anlaşılır ve faydalı kılar. Her şey zıddıyla bilinir ilkesince, demokrasinin ne olduğunda değilse de ne olmadığı hususunda anlaşmak mümkündür. Bu sebeple Türkiyede demokrasi kavramını iyice somutlaştırmalı, en önemli sorunları da  teşhis etmeliyiz. Bunlar; 1- Kutsal Kemalist rejim 2- Israrlı, tavizsiz, Kemalist beyin yıkama (endokrinasyon) 3-Diğer partileri kapatma, serbest seçim yaptırmama 4- Kemalizmi ihya için on yılda bir Kemalist (Amerikancı) darbeler yapma 5- Bir sonraki darbeye kadar, silahlı-silahsız bürokratik, yargısal, komprador sermaye vesayeti ile seçilmiş sivil hükumetleri kuşatma, engelleme 6- CIA güdümünde dünyanın en dehşetli iki terör örgütü olan PKK ve FETÖ’yle Türkiyeyi zayıflatma. Hukuk devleti ve demokrasinin makul, mutedil, sınırlarını zorlama, etkisizleştirme. 7- Kemalist endokrinasyon sebebiyle seçimlerin adil ve eşit şekilde yapılamaması.               Demokrasimizin en büyük pratik sorunu Kemalist rejimdir. Zira Kemalizm demokrasiye imkan tanımaz. Kemalizm, tek adam, tek parti, tek ideoloji fikriyatı olarak tekçi,  monist bir yapıdır. Kemalizmin  kitabında çoğulculuğa, plürüalizme, yer yoktur. Başka bir görüş, fikriyat, siyaset ve kanaate, hatta dine, yer yoktur. Çünkü, Atatürk’ün “Biz ilhamlarımızı gökten almıyoruz” ve daha pek çok sözünde geçtiği gibi, tabiatçı, materyalist bir new age (yeni yetme) bir din gibidir. Halbuki İslam ve diğer dinler semavi (göksel) vahye dayanır. Kemalizmin kutsalları vardır ve aşılmasına, çiğnenmesine asla geçit vermez.( Hristiyan) Batı hayranı bir rejim olarak İslamı, Hilafeti, Osmanlı Hilafetini, Müslüman halkı, en azından rakip olarak görür, Batılı, oryantalist, bir gözlükle bakar.                  Fakat Türkiye’de Kemalist rejim, neredeyse hiç demokrasi sorunu olarak görülmez. Türkiyede Kemalizm kanıksanmış otokrasidir. Sorun olarak görülmez. Şöyleki; Göz kendini göremez, göz, gözlüğündeki camı da göremez. Gözlüklü bir insan temiz bir camdan dışarı bakarken gözlük camını ve pencere camını görmez. Gözün kendi merceğini göremediği gibi. Miyop, hipermetrop, astigmat vs görme kusurları bulunan biri, bir teste girmeden, kendi mevcut görüşünü normal, olağan, sanır. İnsanoğlu mikroskopla mikrolara, teleskopla makrolara bakmadan, o alemlerin varlığından bile habersizdi. Haberdar da olsa mahiyetini ve çeşitliliğini bilemez, en azından müşahede edemezdi. Kemalizm, herbirimizin gözündeki bir gözlüktür. Eşyayı, hadisatı, olduğu gibi göstermek değil, arzu edildiği gibi göstermek için üretilmiş bir merceğe sahiptir. Renkli bir gözlükle, nesneleri, o renkte gördüğümüz gibi!                    Kemalizmin demokrasi engelleri psikolojik, sosyolojik, sosyal psikolojik ve siyaset (rejim) alanlarında cereyan ediyor. Mesela CHP dışındaki partileri kapatma ve serbest seçim yapmama ki, bu Kemalizmin, katıksız saf hali ve kutsal kurucu, ebedi ve milli önderliğin yüksek takdiridir. Tam otuz yıl sürmüştür. (Günümüzde Anayasa mahkemesince parti kapatmaya dönüşmüştür!) Osmanlı’da Abdülhamid Han zamanında başlayan serbest seçimler devam ettirilmemiştir!                    Başka bir mesele, Anaokulundan doktora’ya kadar sıkı bir Kemalist endokrinasyon (beyin yıkama), eğitme ve terbiye etme faaliyetidir. Ki, bu okullarla da sınırlı değildir. Okullar, işyerleri gibi bütün kurumlarda, meydanlarda, Atatürk resim ve heykelleri, adliyelerden, stadyumlara kadar vecizeleri, kitapların ilk sayfalarında, Atatürk resmi ve ikinci sayfada gençliğe hitabe (din dersi kitaplarında bile). Kitap ve müfredat içeriklerine girmeye dahi gerek yok. Her zaman ve safhada tekrarlanan, namaz’da kıyamı çağrıştıran saygı duruşları. Mesela ayakkabıcılar kooperatifi kongrelerinde bile gündemin değişmez ilk maddesi mutlaka, Atatürk huzurunda saygı duruşu ve İstiklal marşı okunmasıdır. Bunu hiçbir kooperatif ve şirket es geçemez. Eskiden şöyle bir slogan vardı. “Herşey Türk için, Türk’e göre, Türk tarafından.” Şimdi şöyle; ” Herşey Ata Türk için, Ata Türk’e göre, Ata Türk tarafından.” Ancak Allah (CC.) İçin uygun düşecek ” Neylerse güzel eyler” sözü Atatürk’e yakıştırılıyor. Mustafa Kemal ve Kemalistlerin,  yanlış bulup vazgeçtiği bunca şeye rağmen, neylerse güzel eyler, fanatizmi! Atatürkün Tanrılığı, Peygamberliği, ölümsüzlüğü, hakkında yazılan mevlit,  Çankaya’nın Kabe sayılması,vs vs. Pozitif ve normlar hiyerarşisinde  en üst hukuk metni anayasanın daha başlangıç kısmında; “ölümsüz Atatürk” ve “eşsiz kahraman” diye yazmaktadır. Hemen birinci maddeye göre, devlet Atatürk Türkiyesidir. Bu bir de, Kuzey Kore ve İran’da olan bir durumdur.  Hiçbir demokraside bunu göremezsiniz.                       Kemalizmin bir başka somut demokrasi engeli, on yılda bir tekrarlanan Kemalist darbelerdir. Bunlar aslında iyi niyetli ve demokrasiyi rayına oturtmak için yapılmış darbelerdir! Ve modern, postmodern, elektronik darbe, gibi uygulamalar ile zenginleştirilmiştir. Silahlı Kemalist bürokrasi darbe yapmadan duramaz. Atatürk zabitleri ülkeyi, göbeğini kaşıyanlara ve bidon kafalılara bırakamaz! Bu darbelerin tamamı ABD ve AB izni ve teşvikiyle olup, adeta bir NATO görevi icra edilmiş olur. Böylelikle Kemalist “Tam bağımsız Türkiye” ideali, Kemalizme ve demokrasiye aşık ABD ve NATO subaylarınca ifa edilmiş olur! Ne güzel değil mi? Medeni Batı dünyası ile, bizi muasır medeniyet seviyesine çıkaran Kemalizmin göz yaşartıcı işbirliği! Ancak ne kadar Kemalist de olsalar Talat Aydemir  cuntası, ABD’nin talimatlandırmadığı bir darbeyi başaramaz. İlk darbe girişiminde Kemalist olduğu için affedilir, ikincisinde Kemalist dahi olsa asılır. Kemalist olmak yetmez,  Amerikancı Kemalist olacaksın! Makbul Kemalist Amerikancıdır!                      Fakat öyle, yoğun Kemalist endokrinasyon ve bunun gereği on yılda bir yapılan Kemalist darbeler yeterli değildir. Darbeler arasında da silahlı-silahsız bürokrasi, ve yargı bürokratik vesayetinin  denetim, baskı, fiili ve hukuki engellemeleri devam eder. Kuyrukların, bidon kafalıların,  seçtiği hükümetlere ne kadar güvenebilirsiniz ki? Küresel emperyalizm ve Türkiye’deki mutemedleri bu ülkeyi sokakta bulamadılar değil mi? Davulu, seçilmiş meşru hükümetlere versen bile, tokmağı asla vermeyeceksin!                      Dünyada hiçbir devlet FETÖ, PKK, DHKPC gibi dehşetli terör örgütlerinin saldırılarına maruz kalmamıştır. PKK ve FETÖ, psikososyal zeminini, Kemalist etnoseküler ideolojinin aşırı uygulamalarından devşirmiştir. Etnik ulusalcılık, Kürt ulusalcılığını, dinsizliğe varan sekülerist (laisist) tatbikat, FETÖ dinci örgütlenmesini  beslemiştir. Kaderin garip cilvesine bakınki, hem PKK (DEM), hem de FETÖ, bugün Türkiyede, Kemalizmin partisi CHP’ye ve Dünyada Kemalizmin patronu ABD ve AB ye sığınmışlardır. Hiçbir büyük terör örgütü, küresel emperyalizmin desteği olmadan yaşayamaz!                       Anaokulundan Üniversiteye kadar devamlı Kemalist endokrinasyon ( beyin yıkama)’ya maruz kalıyoruz. Her yerde Atatürk resimleri, heykelleri, vecizeleri, anmaları, zorunlu saygı duruşları. Her safhada yoğun bir propaganda! Propagandası yapılan şahıs CHP’nin kurucu, ebedi ve ölümsüz genel başkanı! Akpartinin veya bir başka partinin değil. Sonra vatandaş, oy vermek için Atatürk ilkokuluna gidiyor. Atatürk büstü, resimleri, vecizelerini geçerek oy vereceği sınıfa geliyor. Orada da aynı resim ve vecize propagandasına maruz kalarak rey vermek zorunda kalıyor. Atatürk’ün partisi CHP, hiç hükümet seçimini kazanamıyor ama, ikinciliği de bir başkasına asla kaptırmıyor! Bu şartlardaki seçimler eşit ve adaletli sayılabilir mi?                      Bugüne ve günümüz iktidarına gelirsek. Öncelikle Kemalist rejim geçmişte kalmış, olmuş bitmiş bir şey asla değil. Anayasal, yasal, geleneksel, kurumsal, de facto ağırlığını hala sürdürüyor. Burası Atatürk Türkiyesi, yüzbinlerce “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyenler türedi. Atatürk “öldükten sonra ülkesini yöneten tek lider” sayılıyor. Sosyalizm çökünce, görece entelektüel ağırlığı olan binlerce sosyalist, sınıfsal  devrim yerine gardırop devrimciliğine tav oldular. Çoğu ateist olduğundan, din değilse bile İslam karşıtlığına, Kemalizm şemsiyesi altında devam etme kolaycılığına saptılar.  Stalinist Kürt ulusçuları, PKK ve DEM dahi, yıllardır CHP iktidarı için kendi partileri yerine CHP’ye oy veriyorlar. Bir Atatürk ve Atakürt ittifakı doğmuş durumda. Kandilin terör baronları bile CHP lehine açıklamalar yapıyorlar. FETÖCÜLER’de CHP’ye ümit bağlamış durumda. SP ve bazı tarikat ve cemaatler’de CHP’ye yazıldılar. Kemalizm için bundan iyisi Şamda kayısı olmalıdır.                      Mevcut hükümet, ancak Kemalist rejimin çizdiği sınırlar içinde siyaset yapabiliyor. Dindarlar tarafından Kemalizmin altın çağını yaşatmakla, geleneksel Atatürkçüler tarafından ise Kemalizmi yok saymakla suçlanıyor

Leave A Reply

Your email address will not be published.

File not found.