Kentle bütünleşmiş bir Anadolu müzesi
İklim Demir x [email protected] Ankara’da tarihi kalenin hemen dibinde, Müze Yolu olarak bilinen aksın üzerinde yer alan Erimtan Müzesi, Hititlerden Roma Dönemi’ne kadar geniş bir Anadolu seksiyonuna sahip. Arkeolojik eserlerin yanı sıra, farklı sanat disiplinlerine ait sergilemeleri de bünyesinde barından Erimtan, Askıda Müze Eğitimi Var Projesi ile müzeye erişimi güç olan köy okullarındaki öğrencilere müze eğitimi de veriyor. Müze Müdürü Nazan Gezer ile hem Erimtan Müzesi’ni hem de müzenin kent ve insanla bağını konuştuk.class=”medyanet-inline-adv”>Müze fikri nasıl ortaya çıktı? Yüksel Erimtan bu koleksiyonu 60 yıl önce yapmaya başlıyor ve Türkiye Koleksiyonerler Derneği’ni kuruyor. Yabancı ülkelerdeki Anadolu kökenli eserleri görüp ülkemizdeki eserlerin yurt dışına kaçırılmasını önlemek için Kültür Bakanlığından koleksiyonerlik belgesini de alarak eserleri almaya başlıyor. Bunu 60 yılı aşkın bir süre yapınca ciddi bir eser koleksiyonu oluşuyor ve 2011 yılında bir müze yapma fikri doğuyor. Hem mimarisi hem de tarihi sebebiyle müzenin yapılacağı yer olarak Ankara Kalesi seçiliyor. Bugün müzenin olduğu noktadaki dört adet tescilsiz metruk yapının taşları numaralandırılıp müzenin inşasında tekrar kullanılıyor. Müzenin mimarları Prof. Dr. Ayşen Savaş, Onur Yüncü ve Can Aker. Üç mimar binayı eski haline uygun bir şekilde tekrar yapıyorlar. Binanın 100 yıl önceki fotoğraflarına baktığınızda aynı hissi alabiliyorsunuz.class=”medyanet-inline-adv”>Mimari sergileme göz önüne alınarak mı hazırlandı? İlk iki kat arkeoloji müzesi olarak inşa edildiği için sergileme ona uygun bir şekilde planlanmış. Genelde müzeler hazır binalara yerleşiyor. Güzel bir bina “buradan müze olur” denilerek müzeye dönüştürülüyor. Burası sadece bir müze olacağı planlanarak yapıldığı için sergileme de ona göre düşünülmüş. Duvarların önünde vitrin yerine nişler yapılmış.
Müze Müdürü Nazan GezerDünyadaki tek örnek Erimtan Müzesi daha çok Roma Dönemi eserleri ile ünlü diyebilir miyiz? Evet, eserlerin hepsi Anadolu kökenli eserler. M.Ö. 3000 ila M.S 300 yıllarına tarihlenen skalada eserler mevcut. Bizans Dönemi ile sonlanıyor. Sergilemede yer alan Bizans vitrini en yakın tarihli eserimiz diyebilirim. Roma Dönemi’ne ait ağırlıklı olarak cam eserler ve sikkeler mevcut. Öyle ki sikkelerimizden birisi ünik. Dünyada bir adet var.Bu sikkeyi benzersiz yapan nedir? Solidus Definesi olarak bilinen bir bütünün parçası diyebiliriz. Kapulukaya Barajı’nın yapımı esnasında bulunan bir küpün içerisinden Antakya’da basılmış Geç Roma Dönemi’ne tarihlenen 21 altın sikke çıkıyor. Bu sikkelerden birisi iki kuzen imparatorun aynı anda resmedildiği tek sikke. Aralarındaki savaş bittiğinde, barışın anısına basılmış. Diğer yüzünde ise bir aziz tasvir edilmiş.class=”medyanet-inline-adv”>Yaşayan bir mekân Güncel müzecilik faaliyetleri ile ilgili çalışmalarınız var mı? Adından da anlaşılacağı gibi burası arkeoloji ve sanat müzesi. İlk iki kattaki teşhirler sabit arkeoloji sergisi. Fakat günümüz müzeciliğinde kişileri farklı etkenlerle de çekmemiz gerekiyor. Bu mekânı bir kültür merkezi haline getirmemiz gerek. Müzenin kuruluş amacı da bu zaten. Örneğin Erimtan Müzesi ilk açıldığından beri “Müzede Müzik Salı Konserleri”ni pandemi dönemi hariç kesintisiz bir şekilde devam ettirdi. Süreli sergi salonumuz ise çağdaş sanatın her türlü disiplinine yer veren bir alan. Bir fotoğraf sergisinden dijital sanata kadar farklı sanat dallarında sergilere yer veriyoruz.İlgi nasıl?Süreli sergi alanında bir sergi yoksa, ziyaretçi salonunda belirgin bir düşüş yaşanıyor. Bir arkeoloji müzesine kaç kere gidebilirsiniz? Belki çok büyük arkeoloji müzelerini birkaç seferde gezebilmeniz mümkün değil fakat Erimtan Müzesi’ne maksimum üç kere geldiğinizde bütün koleksiyona hâkim olabilirsiniz. Dolayısıyla sürekli ziyaret ettiğiniz bir yer olmaz. Fakat süreli sergiler, konserler, konferanslar, eğitimler ile burayı daha canlı bir kültür alanı haline getiriyoruz. Bunun yanı sıra buranın her hafta gelen inanılmaz bir müdavim kitlesi de var. Geçici serginin ne olduğunu bilmese bile ziyaret eden, sırf konserler için gelen ya da hafta sonu çocuğunu atölyelerimize getiren anne babalar mevcut. Bireysel olduğu kadar okul grupları da burayı ziyaret ediyorlar.class=”medyanet-inline-adv”>Atölyelerin odağı burada bulunan eserler mi? Tabii ki. Okul grupları ile hep arkeoloji odaklı eğitimler oluyor. Hafta sonu yaptıklarımız hem arkeoloji hem de süreli sergilere yönelik oluyor. Mesela yaz aylarında çocuklar için müze bahçesinde arkeolojik kazı atölyesi düzenliyoruz. Askıda Müze Eğitimi Var Projesi ile köy okulları müze eğitimi alabiliyor.Müzenin çevreyle etkileşimi Kale halkının müzeyle bağı nasıl? class=”medyanet-inline-adv”>İlk açıldığımızda esnafı, çevre okulları gezerek ilanlar dağıttık. Onları ücretsiz bir şekilde müzede ağırlayarak, arkeoloji nedir, kültürel miras nedir anlatmak istedik. Çünkü öyle bir durum var ki, her an her yerden tarihi eser çıkabiliyor. İnsanlar bunları bulduklarında ne yapmaları gerektiğini bilmiyorlar. Hem farkındalığı artırmak hem de müze kültürü yaratabilmek için insanları davet ettik. Çevre okullardaki öğrencileri ücretsiz olarak müzeyi gezdirip onlara müze eğitimi verdik. Düzenli olarak bu bölgenin okuluyla eğitimler yapıyoruz. Bunun yanı sıra Askıda Müze Eğitimi Var Projesi’ne müzeye gelen ziyaretçilerimiz, özel kurumlar bağışta bulunabiliyorlar. Askıda Müze Eğitimi Var fonumuz biriktiğinde özellikle köy okulları ile iletişime geçerek, müzeye erişimlerini sağlıyoruz. Hem onları gezdiriyoruz hem de müze eğitimi vermiş oluyoruz.Kale bölgesinin tekinsiz görünümü müzeler sayesinde kırıldı mı? Müzemizin bu konuda etkisi büyük. İlk başlarda sokak lambaları takıldı, geceleri onları kırdılar. Sokağa kameralar konuldu. Çalındı. Bu şekilde devam eden uzun bir süreç geçirdik. Müze binamız bile bu durumdan çok kötü etkilendi. Mesela su oluklarımız bakır. Onları sürekli koparıyorlar. Akşamları gelip birileri onları kesip götürüyor. Son İKİ senedir biraz azalmaya başladı.‘Ücretsiz olursa değeri bilinmiyorZiyaretçi sayıları müzeler için neden önemli? Bunun sebebi maddi değil. Müzeler para kazanan kurumlar değil. Buraya olan ilgiyi ölçebileceğimiz önemli verilerden birisi de ziyaretçi sayılarımız. Zaten giriş ücretlerimiz çok ucuz, yurt dışındaki müzelerle asla kıyaslanamaz.İnsanların müzelere bakış açısı hakkında ne düşünüyorsunuz? Müze ziyaretinde sosyo-ekonomik düzey önemli bir gösterge. Müzeler gününde, ziyareti ücretsiz yapan ilk müzeydik biz. Eğer ücretsizse gelip öyle bir dolanıp iki selfie çekip çıkıyor. Bir müzenin ücretsiz olması kadar yanlış bir şey olamaz. Çünkü kıymeti asla bilinmiyor. İnanılmaz yüksek maliyetlerle döndürülen yerler buralar. Asla kâr eden yerler değil.İnsanlar bilinçli bir şekilde mi geziyorlar? Pompeii’den bir duvar freskimiz var. İnsanlar genelde buraya bakıp geçip gidiyor. Hâlbuki biraz incelese, dijital ekranlardaki resimlerin değişerek müzemizdeki eserlere dönüştüğünü görecek. Buradaki eserlerin o dönemin gündelik yaşamındaki kullanımına dair bilgiyi aktaran bir enstalasyon. Bunlar gözden kaçmaması gereken şeyler. Amaç insan ve eserler arasındaki bağı kurmak.