Kılavuzu Ekrem olanın… | Nedim ŞENER Köşe Yazısı
Ocak 31, 2025 06:29LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı TipiÜç gazeteciye geçmiş olsun derken tutuklanan Toktaş’ın da kısa sürede serbest kalıp işini yapmasını dilerim.Bu konuda sorunun asıl kaynağı, bilirkişiyi hedef gösteren İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’dur.İmamoğlu yeri geldiğinde kitleleri yanıltmaktan, adam kullanmaktan, bahane bulmaktan, çarpıtmaktan, sıkıştığında hedef göstermekten ve herkese hakaret etmekten çekinmez. Etrafına topladığı herkesi ve her şeyi kariyer hırsı için harcamaktan hiç çekinmez. İBB Başkanı olmasında en büyük paya sahip olan Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı Özgür Özel başta olmak üzere CHP’nin önde gelen isimleri ile “gizli zoom” toplantıları ile delege oyunlarıyla hançerlemekten bile çekinmemiştir.MÜLKİYE MÜFETTİŞİNİ DE HEDEF ALMIŞTIGelelim son olaya; haydi bilirkişinin yargı süreçlerinde en etkisiz faktör olduğunu bilmiyorsunuz, peki Ekrem İmamoğlu’nu da mı tanımıyorsunuz? Danışmanı aracılığıyla ünlü ünsüz herkesi, gazetecileri kandırıp; COVID salgını sırasında kendisinin de ekranlara çıkıp “Kanım dondu” dediği “Fazilet durağı yalanı” herkesin gözünü açmaya yetmedi mi?Kamu adına görev yapanları; savcıları, hâkimleri, bilirkişileri hedefe koyması İmamoğlu’nun ilk icraatı değil. Hatırlanacağı gibi İmamoğlu, İBB’de terör iltisaklı personel çalıştırıldığı iddialarını araştıran İçişleri Bakanlığı’nca görevlendirilen ve AK Partili belediyeleri tehdit ettiğini iddia ettiği, buna karşın AKP’li dediği müfettiş Arif Yıldırım’ı da “Bir de müfettişleri var bunların Arif Yıldırım. Müfettişler geldiğinde başkanla nezaketen bir çay içerler. Bu öyle değil, geliş amacı belli tam bir militan…” sözleriyle hedef almıştı.Valilere, bakanlara, YSK üyelerine, gazetecilere, yargı mensuplarına hakaret edip hedef gösterdiği gibi 27 Ocak 2024 günü düzenlediği basın toplantısında yargı sürecinin en etkisiz ve en savunmasız faktörü olan bilirkişiyi hedef alarak gazetecilerin gözaltına alınmasının, bir kişinin de tutuklanmasının yolunu açmıştır.KARARI BİLİRKİŞİ DEĞİL MAHKEME VERİRHukuktan azıcık anlayanlar, bilirkişi raporlarının sadece delillere göre karar veren mahkemeleri bağlamadığını da bilir. Nitekim İmamoğlu “Turpun büyüğü” diye düzenlediği basın toplantısı sırasında sözünü ettiği bilirkişinin, yolsuzluk iddiasıyla yargılandığı dava kapsamında hazırladığı raporuna karşı Sayıştay’da denetçilik yapmış üç kişilik bilirkişi heyetinin kendisi lehine rapor yazdığını da söyledi. Bunun üzerine mahkemenin üçüncü bir heyet atadığını ve 3 kişilik son heyetin de aynı yönde rapor verdiğini açıkladı.Yani bilirkişi raporu mahkeme kararı değildir. Mahkeme raporlara göre değil delillere göre kararını verir.Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 67’nci maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 279’uncu maddesine göre; “Bilirkişi, raporunda ve sözlü açıklamaları sırasında çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama yapamaz; hâkim tarafından yapılması gereken hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz.”Yargıtay’a göre de bilirkişi raporları mahkemeyi bağlayıcı değil delilleri değerlendirme araçlarından birisidir. Hakkında soruşturma yapılan kişi, bilirkişiyi ret hakkına sahip olduğu gibi rapora karşı kendi bilirkişi raporunu da hazırlatma hakkına sahiptir. Bu basit gerçekleri İmamoğlu’nun avukatlarının bilmemesi mümkün değil.TURPUN BÜYÜĞÜAncak basın toplantısında, İETT, İsfalt, İçtaş, İspark ihaleleri soruşturmasından söz etmesi asıl korkusunun nedenini ortaya koyuyor. Öyle anlaşılıyor ki bilirkişi üzerinden yürütülen soruşturmaları etkilemeye çalışıyor. Onun üzerinden tüm bilirkişi ve yargı camiasını baskı altına almaya çalışıyor. Bunlar üzerinden devşirmeye çalıştığı mağduriyet algısıyla cumhurbaşkanlığı adaylığını gündeme getirip İstanbul Başsavcısı Akın Gürlek’e yaptığı gibi parmağını sallayıp mafyavari üslupla çocuklarını da işin içine katıp tehdit edebiliyor.Nasıl olsa her hakaret edip hedef gösterdiğinde onu alkışlayan, soruşturma açılırsa da “Tamam artık cumhurbaşkanlığı adaylığı bu sefer kesin” diye mağduriyet algısı yaratan Saraçhane bülbüllerinin hazır olduğunu biliyor.SES KAYDI NASIL YAYINLANDIİmamoğlu’nun basın toplantısı sonrası Halk TV’den gazeteci Barış Pehlivan bilirkişiye ulaşarak kısa bir görüşme yaptı. Sonra görüşmenin kaydı Halk TV’de yayınlandı. Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın tutuklanmasıyla sonuçlanan soruşturma kapsamında gözaltına alınan Barış Pehlivan, Seda Selek, Kürşad Oğuz’un basına yansıyan ifadelerine göre bilirkişinin ses kaydının yayınlanma süreci şöyle gerçekleşti;Gazeteci Barış Pehlivan: ‘’Kürşad Bey’in görüşmeleri kayıt altına aldığını gördüm. Amacımız bilirkişi ile yaptığımız görüşmeyi kelimesi kelimesine doğru aktarabilmekti. Ancak daha sonra bu kaydın Halk TV’de yayınlandığını öğrendim. Benim böyle bir amacım yoktu.’’Sunucu Seda Selek: ‘“Yayın sırasında rejiden kulaklığıma Barış Pehlivan’ın bir ses kaydı paylaştığı ve bunu yayına alacakları söylendi ve yayına verildi. Benim böyle bir kaydın varlığından ya da yayınlanacağından öncesinde haberim yoktu.”Program Koordinatörü Kürşad Oğuz: “Ses kaydını Suat Toktaş’a gönderdim ancak suç teşkil ettiğini ve yayınlanmaması gerektiğini söyledim.”Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş: “Kaydı bana Kürşad Oğuz gönderdi. Akabinde Barış Pehlivan ile mesajlaştım ve Pehlivan’a kişinin rızasının olup olmadığını, dava açılır mı diye sordum. Pehlivan da bana “Abi biz gazeteciyiz” şeklinde cevap verince şahsın izni var algısına kapılarak ses kaydının yayınladım.”HARCAMAYACAĞI ADAM YOKTURSes kaydının alınması ve bu şekilde yayınlanmasının hukuka aykırı olup olmadığını en iyi kendileri anlatıyor. Başta da belirttiğim gibi dileğim Suat Toktaş’ın da kısa süre içinde serbest bırakılıp işinin başına dönmesidir. Elbette konuyla ilgili nihai kararı mahkeme verecektir. Benim dikkat çekmek istediğim sorunun kaynağı olan Ekrem İmamoğlu’nun tutumudur. Zira kendi kariyer hırsı nedeniyle yapmayacağı şey, harcamayacağı adam yoktur.Onların mağduriyetinden bile kendisine pay çıkarmak, “Asıl hedef benim” diyerek mağduriyet devşirmek gibi bir yeteneği vardır.