Kübra Ünlü yazdı! Dilek Taşı dizisinde; 6- 7 Eylül Olayları ve Gesi Bağları!
11.01.2024 13:50Son Güncelleme: 11.01.2024 14:24 “Rona Köşkü” bu kez ‘6-7 Eylül 1955 İstanbul olaylarında, başından geçenler ve tanıklarının hesaplaşmalarıyla bölümün öne çıkanı oldu.Türkiye’nin yakın tarihinde yaşanmış 1955 yılında Selanik’te Atatürk’ün doğduğu eve atılan bomba haberinin duyulmasının ardından İstanbul’da, özellikle Beyoğlu’nda başlayan toplumsal olaylar, Rumlar’ın yaşadığı evler ve dükkânlarının yağmalanmasıyla sonuçlanmıştır. Dizinin 18. Bölümünde yaşanan yüzleşme öyküsü ise bu çerçeve içerisine yerleştirilmiş.Hikâyenin aksiyonu ise karakterlerin incelikli yazılmış diyaloglarında. Dizinin müdavimleri Dilek Taşı’nın yayına girdiği günden bu yana seksenli yılların toplumsal olaylarını dizinin içerinde işlendiğine şahit.Ancak dizinin hikayesinin aslında 1955 ‘li yıllarda yani 25 yıl önce başlıyor olması ve bu başlangıcı izleyiciye 18. Bölümde aktarıyor olması ise oldukça iyi düşünülmüş.Diğer taraftan bölümün, öne çıkan “ana karakteri” Ronalar’ın Köşkü ve köşkün tarihi olsa da diğer taraftan ‘Figen ve Mustafa’nın sevdalarının düştüğü açmazlar ise yürek dağladı.Dizinin ana karakterleri Figen ve Mustafa sevdasında ayrılığa gelinen süreçte, kendilerine kurulan planların farkında olmadan düştükleri tuzak da ayrıntılı yan hikayelerle izleyiciye aktarıldı. Ayrılma aşamasında gölet başında yaptıkları konuşma diyalogları ise oldukça etkileyici yazılmış. Cümleler aynı dakikalarsa sosyal medya kullanıcıları tarafından çok sayıda paylaşımda da yer aldı.Sahnelerine eşlik eden türküler içerisinde, Muzaffer Sarısözen derlemesi olarak repertuarımızda yer alan ‘‘Gesi Bağlarında Dolanıyorum’ adlı türkünün seçilmiş ve kullanılmış olması ise yerinde düşünülmüş. İzlerken adeta türkü hikayesi ile dizinin başkahramanı Figen’in öyküsü birleştirilip, bugünün izleyicisine aktarılmış diye düşündüm.Dizinin olay örgüsüne manidar göndermesi olan türkünün repertuarımızda bilinen üç kıtasının dışında anonim ilavelerle tam 125 kıtası mevcut.Kadim Anadolu topraklarının bir arda yaşayan halklarının ortak sevinçleri, üzüntülerinin aktarımı söz konusu türkülerimiz olunca, ben de soluğu, çok yönlü araştırmaları ile aktarıcılığını devam ettiren, kıymetli eşim, TRT İstanbul Radyosu Ses Sanatçısı ve Gençlik Korosu Şefi olan Ulaş Kurtuluş Ünlü’ nün çalışmaları içerisinde, alıyorum. Kendisinden edindiğim bilgilere göre, ‘Gesi Bağları Türkü’ hikayesi ise şöyle şekillenmiş. “Gesi bağları, son derece zor ve çileli bir hayatın ve gözyaşlarının türkü olarak dile gelmiş halidir.Türkünün kahramanı 1880 yıllarda yaşandığı anlaşılan “Gesi Bağları” türkü hikâyesinin kahramanı Necmiye Hanım’dır. Necmiye, Kayseri’de yaşamakta olan fakir bir ailenin kızıdır. Küçük yaşlarda iken babasını kaybetmiş ve kendinden daha küçük iki kız, bir oğlan kardeşi ve annesi ile kalmıştır. Aile olarak maddî ve manevî sıkıntılar içinde kıvranmaktadırlar. Şehir eşrafından ŞükrüEfendi, Necmiye’nin yaşının küçüklüğüne aldırmadan ona talip olur. Aile için başka seçenek olmadığından bu talebe olumlu cevap verirler ve Necmiye, Şükrü Efendi’nin evine gelin gider.Yeni hayatında daha ilk günlerden itibaren umduğu ilgi ve saygıyı görmez birçok baskı ve zulme uğrar. Necmiye bu kadar cefaya sabır ve çaresizlikle katlanırken Şükrü Efendi günün birinde Necmiye Hanımı boşayarak evden kovar.Küçük yaşlarda büyük sıkıntılara düşen Necmiye ve annesi, bir müddet sonra Gesi’den gelen başka bir talibe olumlu cevap verirler. Ancak evlenme haberini alan Şükrü Efendi, Onu başkasına yar etmeyeceğini söyleyerek Necmiye Hanımı yaka paça tekrar kendi evine getirir. Bir zaman sonra, Şükrü Efendi kendini vurarak intihar eder. Necmiye çok genç yaşında yine ortada kalmıştır. Yeniden kardeşleri ile oturmakta olan annesinin evine taşınır.Zaten had safhada geçim sıkıntısı içinde olan annesine yük olduğunu düşünerek yaşamaya çalışırken ve haline üzülürken Gesi’den gelen ‘yeni bir evlenme teklifini’ hiç düşünmeden kabul eder, evlenir. Zaman içinde yeni ailesine alışır. Hatta kocası ile aralarında bir aşk başlar. Bu arada bir de kızları olur. Artık mutluluğu yakaladığını düşünmektedir. Ancak bu mutluluğu da fazla uzun sürmez. Çünkü kocasını askere alırlar. O da hasretle ve sabırla beklemeye başlar. Bu bekleyiş uzun seneler sürer ancak kocası askerden bir daha dönmez. Bu arada kaynanası da ölmüştür. Necmiye Hanım gurbette küçücük kızı ile tek başına kalakalır.Hem kocasının hasreti hem de bir daha yanına dönmeyi kendine yediremediği annesinin hasretini bir arada çeken Necmiye derdini yine de annesinden başkasına yanamaz; çünkü bilse bilse onu ancak annesi bilir, annesi anlar. Uçan kuşlardan anasından, yâren ve dostlarından haber bekler. Onlara sorar onlarla konuşur. Ancak tek güvencesi olan annesinin de ölmüş olduğunu öğrenir. Sonrasında neler oldu bilmiyoruz. Necmiye’nin bu çileli hayatından bize kalan ise anonim ilâvelerle birlikte 125 kıtaya ulaşan bu türkü.Bu hikâyeyi Dr. Erol Aksoy ve Dr. Erhan Çapraz tarafından hazırladığı Kayseri Türküleri ve Oyun Havaları adlı kitaptan aktardım. Hikâye Halit Erkietlioğlu’ndan alınarak kitaba aktarılmış. Peki Halit Erkiletlioğlu kimmiş onu da şöyle ifade edelim. Hikâyenin kahramanı Necmiye Hanımın küçük kız kardeşi Mahiye Hanım İncearabın İbrahim Efendi ile evlenir. Doğan kızlarına da Necmiye adını verirler. Bu Necmiye Hanım’ın kızı olan Münire Hanımın torunu da Halit Erkiletlioğlu imiş.İşte Türküyü yakanın trajik duygularını yüreğinin derinliklerinde yaşayan ve yaşatan halk usta, zaman içinde kendi dramını, hüznünü de işin içine katmış ve bu Gesi Bağları türküsünden yeni türküler doğmuş o gün bu gündür söylenegelen b Bu bakımdan sözlerine baktığımızda Verdiğin Yazmayı Bürüneyim mi, Bir Of Çeksem Karşıki Dağlar Yıkılır, Çırpını Çırpını Sılamdan Uçtum, Dağdan Yuvarlandı Kayalarımız, Posta Yollarını Dolanıyorum gibi türküler başta olmak üzere, birçok Kayseri türküsünün Gesi Bağlarından doğan kardeş türküler olduğunu da söyleyebiliriz. Ulaş Kurtuluş Ünlü “Dizinin çok yönlü derinlikli aktarımlarına bakınca açıkçası geriye kalan tüm eksiklikleri benim için bir teferruattan ibaret oluyor. İzleyicinin takdirini kazanmış, Her Çarşamba saat 20 :00 d Kanal D’de ekrana gelen Dilek Taşı dizinin tüm bölümlerini www.kanald.com dan ‘da izleyebilirsiniz.