Linç ve sosyal medya kullanma ehliyeti
Bazı günler uyandığımda sosyal medyanın hayatımızdan tamamen çıkmış olmasını diliyorum. Ve bu konuda yalnız olmadığımı çok iyi biliyorum. Sosyal medya, maalesef bazı kullanıcılarını teşhirciye, bazılarını da röntgenciye dönüştürdü. Kimileri, hiç kimseyi ilgilendirmeyen, ilgilendirmemesi gereken fikirlerini, görüntülerini, aklına ne gelirse sosyal medya hesaplarına boca ediyor. Kimileri de bunları takip ederek kendine çıkar elde ediyor. Soyguncuların, dolandırıcıların arenası olan sosyal medya aynı zamanda bir kin ve öfke kusma alanı. İşin içine bir de sosyal ve siyasi mühendislik operasyonları girdiğinde durum çok daha derin bir tehlikeye dönüşüyor. Ama bugünkü konumuz teknoloji titanlarının algoritmik nepotizmi ya da sosyal medyada ülke ve dünya çapında operasyon yapma yeteneği olan kişi ve kurumlar değil. Sosyal medyayı, haftasonu yaşadığımız iki örnekten yola çıkarak, internet görmüş saf köylü tadındaki kullanıcı davranışları üzerinden değerlendirelim.
Türkiye sosyal medya kullanıcı sayıları açısından dünyanın önde gelen ülkelerinden. Birkaç rakam vereyim; wearesocial.com’a göre bugün dünyada internet kullananların sayısı 5.16 milyar. Dünya çapında sosyal medya kullanıcısı ise 4.9 milyar. Bu rakam 2027 yılına kadar 5.85 milyara çıkacak. 86 milyon nüfuslu Türkiye’de ise 71.1 milyon kişi internet kullanıyor. Sosyal medya kullanıcısı 67.1 milyon. Bu rakamın Türkiye’de 2027 yılına kadar 76.5 milyona çıkacağı hesaplanıyor. Düşünün, milyonlarca kişi hiç tanımadığı birine iftira atma ya da atılan bir iftirayı destekleme, yayma ve sonunda da bir linçe katkı sağlama imkanı sunan en az bir sosyal medya hesabına sahip. Ve bunun somut sonuçlarını hissettiğimiz, linç, tehdit ve seviyesizlikte sosyal medyada sınırların zorlandığı bir haftasonu geçirdik. Aklımda iki olay kaldı. Biri milli bir sporcumuzun, bir paylaşımının, bilgi doğru mu değil mi hiç sorgulamadan peşine takılanların başlattığı acımasız bir THY linçi idi. Sonunda THY’nin konuyla ilgili bir sorumluluğu olmadığı ortaya çıktı ama ne yazık ki en az milli sporcularımız kadar gözbebeğimiz milli değerimiz THY yok yere bir linçe konu edildi. Sosyal medyada ahlak satan adalet timsali (!) isimlere baktım, hiçbiri bir düzeltme gereği görmemiş. Ne de olsa kutuplaşma illetinin pençesindeki toplumumuzda karşı tarafın değerlerine saldırmak prim yapıyor. Bir diğer örnek de futboldan. Galatasaray’ın şampiyonluğunun ardından Fenerbahçe (takımların yetkilileri dahil) taraftarları arasında sosyal medya üzerinden yürütülen tartışmalar, akıl alır gibi değildi.
Sosyal medyada birkaç kez haksız yere linç yemiş biri olarak, yaptığı her seferinde yanına kalan azgın kalabalığın paylaşımlarının bireyler üzerinde ne kadar yıkıcı/yakıcı olabileceğini biliyorum. Sadece linç değil, sosyal medyada kurulan yalan dünyanın gençler üzerindeki etkisi de ele alınması gereken bir konu. Sosyal medya linçinin, nefret söyleminin önüne nasıl geçilir, şu ana kadar çözebilmiş değiliz. Benim aklıma şimdilik sosyal medya kullanımı için ehliyet mekanizması oluşturulması ve bu konuda okullarda eğitim verilmesi gibi çözümler geliyor. Nasıl yapılır, bunun için ortak bir insanlık IQ’su gerekiyor. Bugün dünyada sosyal medyanın fiziksel ve psikolojik şiddeti, nefret söylemini körüklediği konusu, sansür ve ifade özgürlüğü gibi kavramlar etrafında tartışılıyor. Çözümün bir parçası olmak için konuyu bizim de tartışmamız gerekiyor.