Mazaka’dan Kayseri’ye
Nükhet Everi | [email protected] Çağ’da Argaeus diye anılan Erciyes Dağı’nın eteklerindeki Kayseri, Orta Anadolu’nun tarihteki en önemli kentlerinden biridir. Önemi de Ege’den doğuya ve Akdeniz’den Karadeniz’e ulaşan pek çok ticaret yolunun kesiştiği noktada bulunmasından kaynaklanır. M.Ö. 11. ve 7. yüzyıllarda Mazaka olarak adlandırılan ve Erciyes’in eteklerine kurulan şehir, daha sonraki yüzyıllarda Medlerin ve Perslerin egemenliğine girmiş ve özellikle de Pers etkisi şehirde kendisini çok yoğun olarak göstermiştir. M.Ö. 3. yüzyılda bağımsız Kapadokya Krallığı’nın başkenti olan Mazaka, M.S. 17’de Roma İmparatorluğu’nun egemenliği altına girmiş ve Roma’nın bir eyaleti olmuştur. Roma’nın kuklası olmaktan öteye gidemeyen Kapadokya’nın son kralı I. Archelaos (M.Ö. 37-M.S. 17) İmparatorluğun şanına uygun olması ve aslında İmparatorluğa yaranmak için şehre Roma’nın ilk İmparatoru Caesar Augustus’un adını verir. Caesarea (Sezareya) şehrinin adı bugün dildeki ufak değişiklikler ile Kayseri olmuştur. Roma’nın eyaleti Cappadocia Prima’nın başkenti olan Caesarea, M.S. 4. yüzyıl sonlarında Bizans egemenliğine geçmiş ve çok önemli bir Piskoposluk yani dini merkez olmuştur.
Stratejik bir nokta
Şehir coğrafi durumu ve çok önemli stratejik konumu nedeniyle Orta Çağ’da Anadolu’ya gelen her halkın ve milletin saldırısına maruz kaldı. Herkes burayı ele geçirmek istiyordu. 7. ve 10. yüzyıllarda defalarca Arap akınları ve yağmalamalarıyla yüzleşen şehre 1067 yılında ilk Türkmen girişi yaşandı. Kayseri 12. yüzyılın başlarında Danişmendlilerin, ikinci yarısında da Anadolu Selçuklularının oldu. 13. yüzyılın ortalarına doğru İlhanlı saldırıları sonucu bir süre Moğol egemenliği altına giren şehir, 1343’te Eretna Beyliği’ne geçmiştir. 14. yüzyılın sonunda her ne kadar Osmanlılar Kayseri’yi almış olsalar da 1402 Ankara Savaşı sonrası Karamanoğulları ve Dulkadiroğulları beylikleri şehre egemen olmuşlardır. Yüzyıllar boyunca elden ele geçen Kayseri en sonunda 1515 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı İmparatorluğu’na dâhil edilmiştir. Şehrin en önemli eserleri, binaları genelde şehrin en güçlü ve en zengin olduğu 13. ve 14. yüzyıllara aittir. Bu dönemdeki imar hareketleri çok iyi bir şehircilik anlayışıyla Kayseri’yi gerçek bir İslam kentine dönüştürmüştür.