Necip Fazıl Müzik Ödülü sahibi Muzaffer Ertürk: Türküler memleketin tapusudur

0



Akşam Gazetesi Kültür Sanat Editörü Bedir Acar, Türk müziğine verdiği emek, Harput musikisinin klasik eserlerini gün ışığına çıkarma çalışmaları, kendine özgü icrası ve TRT’de yaptığı “Bergüzar” ve “Dem Bu Dem” programlarıyla türkülerimizi yaşatma gayretleri nedeniyle Necip Fazıl Müzik Ödülü’ne layık görülen Muzaffer Ertürk ile Necip Fazıl’ın mücadelesi ve bıraktığı etkileri üzerine konuştu.Necip Fazıl Cumhuriyet döneminin yakın tarihimizin önemli şairlerinden, mütefekkirlerinden biri. Büyük bir mücadelenin içinden geçmiş kendisi. Sizin dünyanızda Necip Fazıl isminin nasıl bir yeri var?Necip Fazıl Kısakürek edebi hassasiyetinin çok ötesinde büyük bir mefkûre insanıdır. Büyük bir yol açıcıdır, öncüdür. Bize ait bir mefkûre olan Büyük Doğu felsefesiyle ortaya çıkmışlardır. Büyük Doğu İslam’dır bana sorarsanız. İslam’ın güneşinden bize ışıklar devşiren bir düşünür olarak yolumuzu aydınlatan kahramanlardandır. Söylemleriyle zaten insanları cezbeden, her konuştuğu sözde bir hikmet ve irfan sayfası açan nadir insanlardandı.Öncülerin ortaya koymuş olduğu bu yol, bu feryat, bu figan bizlere çok şey öğretti. Bugünün nesilleri olarak onların emeklerini görmemek, onların bu feryatlarını bilmemek büyük kayıp olurdu.Bir çile insanıydı aynı zamanda. Zor zamanlarda tek başına kalsa bile elini taşın altına koymaktan çekinmedi…Gençlik yıllarımda büyüklerimizin Necip Fazıl için söylediği bir söz vardı: ‘Doğunun aynası’ derlerdi. Doğunun aynasından kasıt zaten İslam’ın bizatihi kendi ışığıydı. Çünkü o aynadan sızan da Müslümanca düşünmenin ışığıydı. Sonraki kuşaklar olarak onların çekmiş oldukları eziyet ve sıkıntılara bizatihi şahit olmadık ama şahitlerinden dinledik, eserlerinden okuduk. Bu şekilde Necip Fazıl gibi öncülerin manevi mirasları kuşaktan kuşağa aktarılmış oluyor. Bu ödüller de bunun bir nişanesi…Sizi en çok etkileyen şiiri?Kaldırımlar şiirinde görülmemiş etkileyicilikte bir yalnızlık tarifi vardır Üstad’ın. Aynı zamanda onun dikkatleri üzerine çektiği şiirdir.Aynı şekilde Sakar ya şiiri… Gençliğimizde Sakarya’yı dinleyip de duygulanmayan, ağlamayan bir arkadaşımı görmedim. Bize o kadar büyük bir efkâr, o kadar büyük bir sorumluluk yüklerdi ki… Sakarya dendiği zaman ‘Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya’ dendiği zaman içimizde fırtınalar kopardı. Bugün dinlesem yine aynı feryat, aynı âvaz yerini bulur.Nedir Sakarya şiirini bunca etkili kılan?Çünkü orada Türkiye’nin ve İslam dünyasının kaybettiği mefkûrenin dile getirilişi vardır kanaatimce. Hikmet ve irfan aynasının elimizden kayıp gidişine bir ağıt vardır.Necip Fazıl Ödülü’nün size tevdi edilmiş olmasını nasıl karşıladınız?Kültür ve fikir hayatımız açısından böylesine önemli bir şahsiyetle adımın anılmış olmasından çok büyük bahtiyarlık duydum. Efkârı ve melâli yüksek insanların isimlerinin bulunduğu bir yerde şahsıma da ödül verilmiş olması, ‘demek ki emeklerimiz zayi olmamış’ hissi yaşatıyor insana. Bu, büyük bir onurdur. Bugüne kadar müziğimiz adına karınca kararınca çalıştık, sıkıntılar çektik. Müziği sadece eğlence olarak gören bir güruh var memleketimize. Büyük yanılgı içindeler. Bizde musiki aynı zamanda bir inşa yoludur. Yani şiir kadar, edebiyat kadar önemlidir. İnsanı kendi fıtratına döndüren, insana kendi fıtratını bildiren bir yoldur. Türküler çerçevesinde bize ait olan o kadar çok şeye, duyguya, düşünceye, yaşanmışlıklara şahitlik ederiz ki. Ve biliyoruz ki türkülerimiz bu memleketin yazılı olmayan tapusudur. Ayrıştırıcı değil, birleştiricidir. Bunu anlatmak için bütün çabamız…

Leave A Reply

Your email address will not be published.

File not found.