‘Niçin İslam Birliği?’ – Yeni Akit

0

İşte İslam Birliği Platformu tarafından hazırlanan o raporun tamamı;İttihad-ı İslâm yani İslâm Birliği, bütün müslümanları derecelerine göre alâkadar eden ehemmiyetli bir mes’eledir. Zira İttihad-i İslâm sadece siyasi bir mes’ele değildir. Bu ittihad, iki mü’minin imani kardeşlik rabıtaları ile irtibat ve tesanüdlerinden başlayarak tâ Alem-i İslâm genişliğinde bütün müslümanların yardımlaşma ve teşrik-i mesailerine, işbirliği yapmalarına kadar gider. Müslümanların bu dinî kardeşliğinden gelen ve tesanüdden, dayanışmadan hâsıl olan muazzam kuvvetle, dinimiz, milletimiz, vatanımız, ümmetimiz her türlü tehlike ve her çeşit düşmanlardan muhafaza edilir ve sulh-u umumiye vesile olur. Bunun içindir ki, bu maddi ve manevi kuvvetin karşısında dayanamayan düşmanlar, bu kuvvetin dağılıp parçalanması için her çeşit hile ve plânlarla Âlem-i İslâm’ın ittihad ve tesanüdünü bozmaya çalışırlar. 2 İşte bu bozguncuların ifsadlarına karşı uyanık olmaya ve dinimizin çok ehemmiyetle emrettiği İslâm Kardeşliğinin manâ ve mahiyetini ve ehemmiyetini bilmeye ve icablarını yapmaya gayret göstermek gerektir. ۪ذي َن ِا وهُ اَّل اَْولَِي َب ْع ٍۜض ٓ َب ْع ُض ُه ا ُء ْم َكَف َوال ُروا َّ َعلُ ِفت ِفي ْ َنةٌ َت ُك ْن َتفْ ا َوَف َساٌد اْلَ ْر ِض ۪ يٌۜرٌۜ َكب İnkâr edenler de birbirlerinin dost ve yardımcılarıdır. Siz de böyle (yardımlaşma) yapmazsanız yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozulma olur. (Enfal-73) Bu Ayette, müslümanlar arasında yardımlaşma ve dayanışma olmazsa büyük fesadların zuhura geleceğine dikkat çekilmektedir. İSLAM KARDEŞLİĞİNİ VE İTTİFAKINI EMREDEN BAZI AYET VE HADİSLER َما ِان و َن َّ ُمْؤ ِمنُ الْ ِا ْصلِ ُحوا ْخَوةٌ اَ َخ وا َوْي ُك َبْي َن ْم َفاَ قُ َواتَّ َ هّٰللا َعلَّ ُكْم ل ْر َح ُمو َن َ تُ 3 Müminler ancak kardeştirler, öyleyse iki kardeşinizin arasını düzeltin, Allah’a itaatsizlikten sakının ki rahmetine mazhar olasınız. (Hucurat Suresi-10) Allah’a ve âhiret gününe iman eden bir topluluğun, Allah’a ve peygamberine düşmanlık eden kimselere -babaları, oğulları, kardeşleri yahut diğer akrabaları da olsa- sevgiyle bağlandıklarını göremezsin. İşte Allah bu müminlerin kalplerine imanı nakşetmiş ve onları katından bir ruh ile desteklemiştir. (Mücadele Suresi-22) Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı yapışın. Dağılıp ayrılmayın ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler oldunuz. Yine siz tam bir ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size âyetlerini işte böyle açıklar. (Ali İmrân,103) Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velileridirler (sadık dostudurlar). İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah’a ve Rasûlüne itaat ederler. İşte 4 Allah’ın kendilerine rahmet edeceği kimseler bunlardır.. (Tevbe, 71) Kendilerinden önce o yurdu (Medine’yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, kendilerine hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı da içlerinde bir ihtiyaç duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimri ve bencil tutkularından korunmuşsa, işte onlar, felah bulanlardır. (Haşr, 9) Allah Rasûlü Mescid-i Nebevî’nin inşasından sonra Muhâcirler ile Ensâr’dan doksan sahabe arasında ikişer ikişer kardeşlik akdetti. Kendisi de Hz. Ali’yi kardeş edindi. Muhacirler Medine’ye geldikleri zaman aralarında akrabalık bağı olmaksızın, Rasûlüllah’ın ihdas ettiği kardeşlik dolayısıyla Ensara varis oluyorlardı. Âyette şöyle buyruluyor: “O kimseler ki iman edip hicret ettiler ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda mücadele ettiler. O Ensar ki Muhacirleri barındırdılar ve onlara yardım ettiler. Onlar 5 birbirinin velileridirler (yardımcı ve dostlarıdır). (Enfâl, 72). Hiçbiriniz kendi nefsiniz için istediğinizi, kardeşiniz için de istemedikçe tam iman etmiş olmaz. (Buhârî, imân, 7) Siz mümin olmadıkça Cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de mümin olamazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şeyi söyleyeyim mi: Aranızda selamı yayın. (Riyad-üs Salihin, c.2, Hadis 851) Mü’minin mü’mine bağlılığı, parçaları birbirini bütünleyen bir bina gibidir. Hadisi rivâyet eden Ebû Musa El-Eş’arî’nin bunu tarif için parmaklarını birbirine geçirdiği zikredilmektedir. (Buhârî, salat, 88, Mezalim, 5; Müslim, birr, 65; Tirmizî, birr, 18; Nesâî, zekat, 67) Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar. (Hicr Suresi, 47) Birbirinizle kinleşmeyiniz hasetleşmeyiniz birbirinizden yüz çevirmeyiniz. Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz.. (Buhârî, Edeb, 57; feraiz 2; Müslim, birr, 23; Tirmizi, birr, 24) 6 Bir kişiye, müslüman kardeşine hakaret etmesi kötülük olarak yeter. (Müslim, I, 32) Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu haksızlıklara teslim etmez. (Buhari, Mezalim, 46) Kul, kardeşinin yardımında bulunduğu sürece Allah da onun yardımında olur. (Müslim, Zikir, 48) Şeytan, Kıbleye dönen mü’minlerin artık kendisine ibadet etmesinden ümidini kesmiştir; fakat onları birbirine düşürmekte (hala ümitlidir). (Tirmizi, Birr, 25; Müslim, Münafikun, 65) Bu Ayet ve Hadislere göre kardeş olmak, arkadaş ve sadık dost olmak; sevinçte ve kederde beraber olmayı göze almak demektir; bunu fiili olarak göstermek demektir; yardımlaşmak ve dayanışmak demektir. Kur’an’ın öngördüğü kardeşlik bunu gerektirmektedir. Kardeşliği bozan hususlar : Kardeşliği bozan ve dolayısıyla bireysel ve toplumsal ahengin zedelenmesine yol açan pek çok husus vardır : 7 1) Zan. 2) Gizlilikleri araştırma. 3) Gıybet, dedikodu ve kulis. Yukarıdaki üç hususun şu ayette toplandığını görüyoruz: “Ey iman edenler! Zandan çok kaçının, çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin. Kiminiz de kiminizin gıybetini yapıp arkasından çekiştirmeyin. Sizden biriniz, ölü kardeşinizin etini yemeyi sever mi?” (Hucurat, 12) 4) Kardeşlerin birbirleriyle alay etmeleri. 5) Birbirlerine kötü lakaplar takmaları. Bu iki husus da şu ayette dile getirilir: “Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin; zira onlar kendilerinden daha iyi olabilirler. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler; çünkü alay edilenler edenlerden daha iyi olabilirler. Biriniz diğerinizi aşağılamayın, birbirinize kötü ad takmayın. İman ettikten sonra fâsıklıkla anılmak ne kötüdür! Günahlarına tövbe etmeyenler yok mu, işte zalimler onlardır. (Hucurat, 11) 6) Kin, hased ve hakaret. 8 Kendilerinden övgüyle bahsedilen müminlerin her türlü haset ve kinden arındıkları şöyle vurgulanır: “Onların göğüslerinde kinden ne varsa tümünü sıyırıp çektik. Kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar”. (Hicr, 47) Kardeşliği bozucu davranışlarda bulunmak çok olan iyiliklerin, kötü zannedilen az bir kısım davranışlara ezdirilmesi açısından bir zulümdür. Bu da tıpkı içinde bir caninin bulunması ihtimali yüzünden dokuz masumla birlikte geminin batırılmasına benzer. Ayrıca önemli hususların önemsizlere ezdirilmesi bakımından da zulümdür. Birlik, kardeşlik nedenleri çok olduğu halde düşmanlık ve ihtilaf beslenmiş olur. Yukarıdaki hususlar göz önünde bulundurulduğunda şu noktalar vurgulanabilir: 1) Kişi mesleğini hak bildiği vakit, ‘Mesleğim haktır veya daha güzeldir” demeye hakkı var. Fakat “yalnız hak benim mesleğimdir” demeye hakkı yoktur. 2) Kişinin her söylediğinin hak olması gerekir. Fakat her hakkı söylemenin kendisine ait bir hak olmadığını da bilmesi gerekir. 9 3) Düşmanlık yapmak isteniyorsa kişinin kendi kalbindeki düşmanlığa düşmanlık etmesi gerekir. 4) Yapılan tüm amellerde ilahi rıza esas alınmalı. Çünkü: eğer O razı olsa bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. 5) Kardeşlerin birbirleri üzerine üstünlük taslamamaları gerekir. (Bediüzzaman, Mektubat, 242) Çünkü Yüce Allah buyuruyor ki: “Ey insanlar biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Tanışabilmeniz için sizleri kavim ve kabilelere ayırdık. Allah’a karşı en çok takvâ sahibiniz kim ise, işte Allah katında en üstününüz odur”. (Hucurat, 13) Kısacası, insanı yücelten dindir. Nesebe dayanarak takvadan uzaklaşmamak gerekir. Nitekim Farisi olan Selman’ı yücelten İslam olduğu gibi, Kureyşi olan Ebu Cehli alçaltan da cehalettir. Mehmet Akif, Kınalızade Ali Efendi’nin şöyle dediğini nakleder: “İnsan -hatta peygamber sülalesinden de olsaasalet davasıyla meydan-ı tefahure atılmamalıdır. 10 Zira bu davayı isbat edebildiği takdirde bir şey kazanamayacak. Çünkü bütün şan ve şeref cedd-i muhteremine ait olup kendi yabancı mevkiinde kalacak. Asaletini isbat edemediği surette ise fazla olarak bir de yalancılık rezilesini yüklenecek.” Yine Akif şöyle bir nakilde bulunur, der ki: Şah-ı Nakşibend’e sorarlar: “Silsile-i nesebiniz nereye varır?” Cevabı şu olur: “Silsile-i nesebi ile hiç bir yere varılmaz.” (Mehmet Akif, Kur’an Tefsiri, 35) İSLAM BİRLİĞİ’NİN TARİFİ VE YAPISI Bediüzzaman Hz’nin tarif ettiği İslam Birliği en geniş manasıyla şöyledir : İslam Birliği, doğudan batıya, güneyden kuzeye uzanan nurâni manevi bir zincir ile birbirine bağlı bir Birliktir. Bu Birlikte bugün 2 milyara yakın Müslüman dahildir. 11 İslam Birliğinde bütün Müslümanları birleştiren ve bağlayan cihet ve unsur, Tevhid’dir yani Bir Tek ve Aynı Allaha imandır. Bu iman sayesinde Müminler, İslam Birliğine âzâ/üye olmaya yemin etmişler demektir. Bu Birliğe intisab edip alaka kuranlar, Kalû Belâ’dan beri dâhil olan umum mü’minlerdir. Birliğin üye kayıt defteri de Levh-i Mahfuz’dur. İslam Birliği’nin fikirlerini neşredenler, bütün islami kitablar ve eserlerdir. En başta Kur’an ve tefsirleri ve bu zamanda bir tefsiri, Risale-i Nur’dur. Günlük gazeteleri de i’lâ-i Kelimetullahı, Kur’an ve iman hakikatlarını yaymayı hedef-i maksad edinen umum dini ve müstakim gazetelerdir. Şube ve dernekleri, Camiler, Mescidler, Medreseler ve Tekkelerdir. Merkezi de, Haremeyn-i Şerifeyn’dir yani Mekke’deki Kâbe ile Medine’deki Ravza-i Mutahhara’dır. Bu Birliğin Reisi, Fahr-i Âlem’dir (a.s.m.). 12 Birliğin mesleği, yolu, herkesin kendi nefsiyle cihad-ı ekber etmesi, yani ahlâk-ı Ahmediye (a.s.m.) ile ahlaklanması ve Sünnet-i Nebeviyeyi ihya ve başkalara da muhabbet ve kavl-i leyyin / yumuşak söz ile -eğer zarar vermezse- nasihat etmektir… İslam Birliği’nin nizamnamesi yani kurallar defteri, Sünnet-i Nebeviyedir. Kanunnamesi, Anayasası da İslamiyetin emir ve yasaklarıdır. Ve kılınçları, silahları da, kesin deliller ve bürhanlardır. Zîrâ medenîlere galebe çalmak ikna iledir, icbar ile, zorlama ile değil… Hakikatı araştırmak, muhabbet ve sevgi gerektirir. Husumet, düşmanlık ise, Avrupa’nın geçmiş asırlardaki vahşet ve taassubuna, yobazlığına karşı idi. Gayrimüslimlerin, hususan Avrupa ve Amerika’nın medeniyet, fikir hürriyeti ve insan hakları seviyesi, onlara düşmanlık yapmamızı gereksiz kılıyor. 13 İslam Birliği’nin hedef-i maksadı yani ana gâyesi i’lâ-i Kelimetullah’tır. Kur’an Hakikatlerini âleme neşretmektir. Şeriatta mes’elelerin yüzde doksan dokuzu ahlâk ve ibadet ve fazilete aittir. Yüzde bir nisbetinde siyasete, devlet idaresine bakar. Onu da Ulü-l emirlerimiz, islam ülkelerini yönetenler düşünsünler. İslam Birliği’ni hedef alan cemaat ve cemiyetler de Müslüman Siyasetçileri ve Devlet Adamlarını irşad yolunda ilmi mes’uliyetlerini ifâ edeceklerdir. Şimdiki maksadımız: O manevi nurani zinciri, bağı, titreşime ve harekete geçirmekle, her müminde bir şevk ve vicdani arzu uyandırarak, herkesi ve her islam ülkesini Kalkınma yolunda kâ’be-i kemâlâta yâni herkesin teveccüh etmesi gereken en yüksek kemalât merkezine sevketmektir. Zîrâ i’lâ-i Kelimetullahın, bu zamanda en büyük bir sebebi, maddeten terakki etmektir. Yani İslamiyetin ulviyetini, yüceliğini duyurmak, Kur’an ve İman 14 hakikatlerini âleme yaymak, bu devirde, maddeten kalkınmak, zenginleşmek ile mümkündür… (Âsâr-ı Bediiye 422, 423’den izah edilmiştir…) Heyetimiz olarak, Müslümanların birlik beraberlik içinde olmalarını, müslümanların, temiz giyimli, eğitimli, kibar ve hoşgörülü olduğunu, politik olarak topluma kabul ettiren ve Dünya İslam Birliğini savunarak, nüfusu 50 milyon’un üzerindeki Müslüman ülkelerle D8 Teşkilatını kuran Merhum Hocamız Prof. Necmettin Erbakan’ı rahmetle anıyoruz. Kalkınmanın yurt içinde Ağır Sanayi ve Sanayi Üretimi ile, yurtdışında ise ortak üretimle olacağını beyan etmişti… İSLAM BİRLİĞİNİN ZARURETİ İslam ümmetinin ve teşkil ettikleri ülkelerin haklarını ve çıkarlarını korumak, birbirleri arasındaki sevgi bağları, maddi ve manevi konularda iş birliği ve dayanışmayı güçlendirmek için, görünürlük kazanmış resmî bir kurumun varlığına olan ihtiyaç artık bir zorunluluk halini almıştır. 15 Müslümanlar olarak zayıflığımızın, içerde ve dışarıda İslam düşmanlarına güç yetiremeyişimizin önemli bir sebebi de maalesef böyle bir “İslâm Birliği”nin var olmamasıdır. Eğer bugün Türkiye, Pakistan, Mısır, Suriye, Irak, Endonezya, Malezya, Sudan, İran -yalnız bunlar bile yeterli, bir birlik kursalar -ki, diğerleri de arkadan gelecektir- İslâm ümmetinin askerî, ekonomik, ilmî, teknolojik gücü ve stratejik konumu, kısa zamanda eksikleri tamamlanarak mevcuttaki haksız dünya düzenini zulümden adalete çevirmeye ve tüm insanlık için refah ve iyiliğe ulaşmaya yetecektir. Günümüzde Demokrasiyi benimsemiş ve sözde insan haklarını savunan ülkelere baktığımızda “bütün etnik ve dînî gruplara eşit muamele” yapmadıkları açıkça görülmektedir. Eskiden Hristiyan olmayanlara nasıl dini dayattılar ve İspanya’da ve Latin Amerika’da olduğu gibi Hristiyan olmayı kabul etmeyen Müslümanları ve Amerika Yerlilerini kılıçtan geçirdilerse bugün de bir İslâm korkusu/tehlikesi (İslâmofobi) uydurarak ayrımcılık ve zulüm yapıyorlar, bütün etnik grupları, özellik ve 16 farklılıklarını kaybederek kendi uluslarından olmaya zorluyorlar. Teşkil edilecek bir İslam Birliği bu tür sıkıntıları ortadan kaldıracağı gibi ilgili coğrafyada yaşayan müslüman ve gayrimüslimlerin huzurunu temin edecektir. Bilindiği gibi İslam Birliği düşüncesi bütün müslümanların kardeşliğini esas alıp, hiçbir kavmin diğerine üstünlüğü yoktur, müslüman olan bütün etnik grupların hakiki milliyeti İslâm’dır ilkesi ve gayrimüslim vatandaşlar için ise her ne kadar din kardeşi değilseler bile “İslâm yurdu ahalisidir, Dâr-ül İslâm Ehlidirler”, şiarınca temel insan haklarında müslüman ahali ile eşit muamele göreceklerdir. İnançlarının gerekleri ile kendilerine dayatılanlar arasında tercih yapmak zorunda kalan müslüman bireyler kalpleri ve fiilleri arasında uyumlu bir hayatı ancak İslam Birliği şemsiyesi altında bulabileceklerdir. Aslında temelde samimi bir kalbi birlikteliğin üzerine bina edilmekle bir iman ve sevgi birliği olan İslam Birliği tahakkuk ettiği takdirde dünyada umumi barışı temin edeceği gibi terör belasını da yok ederek bu konuda sadece müslümanları değil müslüman olmayan dünyayı da rahatlatacaktır. 17 Barışla birlikte silahlanma ve savunmaya giden milyarlarca dolar artık insanlığın hayrına, kültürel faaliyetlere, eğitim ve bilime vs harcanacaktır. Zengin yeraltı kaynakları sebebiyle sürekli işgallere uğrayan İslam toprakları artık rahatça işgal edilemeyecek ve bu kaynaklar kendi öz sahipleri tarafından toplumlarının menfaatine kullanılacaktır. Kurulacak İslam Ortak Pazarı sayesinde ekonomi canlanacak ticaret hacmi artarak ciddi bir zenginliğe sebep olacaktır… İslam Birliği tabandan tavana doğru şu tür yardımlaşma, dayanışma, ittihad ve ittifakları ihtiva eder : * Ülkemizde ve İslam Dünyasındaki STK’lar arasında işbirliği ve yardımlaşma projeleri * İslami Cemaatler ve Tarikatlar arasında işbirliği, ittifaklar ve yardımlaşma projeleri * Âli Beyt/Ehli Beyt’in Seyyidleri arasında ittihad, tesanüd, muavenet 18 * Dine hürmetkâr ve Hürriyetçi Siyasi Partiler arasında ittifaklar ve dayanışma * İslam Ülkelerinin Üniversiteleri arasında işbirliği projeleri * Spor ve Kültür alanında Ortak Faaliyetler * Aydınlar, Yazarlar, Mütefekkirler arasında işbirliği * Özel sektör şirketleri arasında işbirliği, ticaret, ortaklık projeleri * İslam Ülkelerinin hükümetleri arasında işbirliği * Finans alanında işbirliği * Yüksek İslam Şurası / Meclisi * İslam Birliği Anayasa Mahkemesi * İslam Barış Gücü 19 İSLAM BİRLİĞİ VE İSLAM DEVLETLERİ YÖNETİMDE ŞÛRA/ MEŞVERET/ İSTİŞÂRE’Yİ EN BİRİNCİ ESAS DÜSTUR ALMALIDIR ! Müslümanların hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyedeki saadetlerinin anahtarı, Meşveret-i Şer’iyedir. رى َو ْم ُر ُه ْم ٰ َبْيَن ُهْم ُش اَ و âyet-i kerimesi, Şûrayı esas olarak emrediyor. Evet nasılki nev’-i beşerdeki “telahuk-u efkâr” unvanı altında asırlar ve zamanların tarih vasıtasıyla birbiriyle meşvereti, bütün beşeriyetin terakkiyatı ve fünununun esası olduğu gibi; en büyük kıt’a olan Asya’nın en geri kalmasının bir sebebi, o Şûra-yı hakikiyeyi yapmamasıdır. Asya kıt’asının ve istikbalinin keşşafı ve miftahı, Şûradır. Yani nasıl ferdler birbiriyle meşveret eder; taifeler, kıt’alar dahi o şûrayı yapmaları lâzımdır ki, üçyüz 20 belki dörtyüz milyon İslâmın ayaklarına konulmuş çeşit çeşit istibdadların kayıdlarını, zincirlerini açacak, dağıtacak, Meşveret-i Şer’iye ile şehamet ve şefkat-i imaniyeden tevellüd eden hürriyet-i şer’iyedir ki, o hürriyet-i şer’iye, âdâb-ı şer’iye ile süslenip, garb medeniyet-i sefihanesindeki seyyiatı atmaktır. İmandan gelen hürriyet-i şer’iye, iki esası emreder: َل اَل اَ ْن ِّ ل َل اَل ُيذ َو َ لَّ َك ًدا َي َم ْن ا َن َتذَ َعْب ِ هّٰلِل َعْبًد ِعَباِد َي ا ُك ُون اَل اَل لِلْ ِم ْن َب ْع ُض َب ْع ًضا ْرَباًبا ُك َي ْجَع ْل ْم ِون اَ ِ ُد هّٰللا رَّيةُ َن َعْم ِّ ُح اَلْ ال َّش ْر ِعَّيةُ م ِن َع ِطَّيةُ ٰ ال َّر ْح Yani: İman bunu iktiza ediyor ki; tahakküm ve istibdad ile başkasını tezlil etmemek ve zillete düşürmemek ve zalimlere tezellül etmemek. Allah’a hakikî abd olan, başkalara abd olamaz. Birbirinizi -Allah’tan başka- kendinize Rab yapmayınız!… Yani Allah’ı tanımayan; her şeye, herkese nisbetine göre bir rububiyet tevehhüm eder, başına musallat eder. 21 Evet hürriyet-i şer’iye; Cenab-ı Hakk’ın Rahman, Rahîm tecellisiyle bir ihsanıdır ve imanın bir hâssasıdır. َي ْحَيا ص َفل ْد ُق ْ َو َعا َش ُس اَل ال ِّ َياْ الْ ِ َتُدوم ُم َحَّبةُ َفلْ وى ْ ال ٰ َتقْ َولْ ورى ش ٰ ُّ َماَل ال ُم َوال ى ْ ٰ َم َب َع ِن َعل وى َّ ٰ ات َه َوال َّس ى اَل ال ُم ْ ٰ َم َب َع ِن َعل اتَّ دى ٰ ُه الْ Yaşasın sıdk! Ölsün yeis! Muhabbet devam etsin!. Şûra kuvvet bulsun!. Bütün levm ve itab ve nefret, heva ve hevese tâbi olanlara olsun. Selâm ve selâmet Hüda’ya tâbi olanlar üstüne olsun. Âmîn… Eğer denilse: Neden Şûraya bu kadar ehemmiyet veriyorsun?. Ve Şark’ın, hususan Asya’nın, hususan İslâmiyet’in hayatı, terakkisi nasıl o Şûra ile olabilir? Elcevab: Nur’un Yirmibirinci Lem’a-i İhlasında izah edildiği gibi; haklı Şûra ihlas ve tesanüdü netice verdiğinden; üç elif, yüzonbir (111) olduğu gibi, ihlas ve tesanüd‑ü hakikî ile üç adam yüz (100) adam kadar millete fayda verebilir. 22 Ve on (10) adamın hakikî ihlas ve tesanüd ve meşveretin sırrı ile; bin (1000) adam kadar iş gördüklerini çok vukuât-ı tarihiye bize haber veriyor. Madem beşerin ihtiyacatı hadsiz ve düşmanları nihayetsiz ve kuvveti ve sermayesi pek cüz’î, hususan dinsizlikle canavarlaşmış tahribatçı, muzır insanların çoğalmasıyla; elbette ve elbette o hadsiz düşmanlara ve o nihayetsiz hacetlere karşı, imandan gelen nokta-i istinad ve nokta-i istimdad ile beraber, hayat-ı şahsiyesi ve insaniyesi dayandığı gibi; hayat-ı içtimaiyesi de yine imanın hakâikından gelen Şûra-yı şer’î ile yaşayabilir. O düşmanları durdurur, o hacetlerin teminine yol açar. (Hutbe-i Şamiye 60- 63) İslam dünyasının önde gelen Alimlerinden oluşan İhtisas Şuraları, İslam Birliği’nin alt yapısını teşkil eder. Örnek: Hukuk şurası, Ekonomi şurası, Kültür ve Sanat şurası, Askeri Şura, Sanayi Şurası gibi… 23 İSLAM ÂLEMİNİN DURUM ÖZETİ WPR tarafından yayımlanan rapora göre, dünya genelindeki Müslümanların nüfusu 2 milyar 7 milyona ulaştı. (Akit-2023-04-18) İslam alemi, küresel nüfusun yüzde 25’inden fazlasını temsil ediyor. Nüfus yoğunluğuna göre en fazla Müslümanın yaşadığı ülke ise Türkiye. Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu ülkeler: 24 Sıra Ülke Nüfus 1 Endonezya 274,000,000 2 Pakistan 220,000,000 3 Nijerya 215,000,000 4 Bangladeş 168,000,000 5 Mısır 102,334,000 6 Türkiye 84,400,000 7 İran 83,900,000 8 Sudan 41,236,378 9 Fas 33,241,259 10 Cezayir 32,930,091 11 Afganistan 31,056,997 12 Uganda 28,195,754 13 Özbekistan 27,307,134 14 Suudi Arabistan 27,019,731 15 Irak 26,783,383 16 Malezya 24,385,858 25 17 Yemen 21,456,188 18 Mozambik 19,686,505 19 Suriye 18,881,361 20 Fildişi Sahili 17,654,843 21 Kamerun 17,340,702 22 Kazakistan 15,233,244 23 Burkina Faso 13,902,972 24 Nijer 12,525,094 25 Senegal 11,987,121 26 Mali 11,716,829 27 Tunus 10,175,014 28 Çad 9,944,201 29 Gine 9,690,222 30 Somali 8,863,338 31 Azerbaycan 7,961,619 32 Benin 7,862,944 33 Tacikistan 7,320,815 26 34 Sierra Leone 6,005,250 35 Ürdün 5,906,760 36 Libya 5,900,754 37 Togo 5,548,702 38 Kırgızistan 5,213,898 39 Türkmenistan 5,042,920 40 Lübnan 3,874,050 41 Filistin 3,700,000 42 Arnavutluk 3,581,655 43 Moritanya 3,177,388 44 Umman 3,102,229 45 Birl. Arap Emirlikleri 2,602,713 46 Kuveyt 2,418,393 47 Gambiya 1,641,564 48 Gine-Bissau 1,442,029 49 Gabon 1,424,906 50 Katar 885,359 27 51 Guyana 767,245 52 Bahreyn 698,585 53 Komorlar 690,948 54 Cibuti 486,53 55 Surinam 439,117 56 Brunei 379,444 57 Maldivler 359,008 Toplam Nüfus : 1,468,119,824 İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ekonomisi, 57 üye ülkenin ekonomisini birleştirir. Bunların 53’ü ağırlıklı olarak Müslüman nüfuslu devletlerdir. 2013 itibariyle, çoğunluğu Müslüman olan 49 ülkenin toplam GSYİH’sı (nominal) 5,7 trilyon ABD dolarıdır. 2016 itibarıyla dünya nominal gelirinin toplamının %8’ine katkıda bulundular. Bu 57 İKT ülkesinin toplam GSYİH’si (Satın alma gücü paritesinde; SAGP) 22.149 trilyon ABD dolarıdır. 28 Toplam SAGP ve Nominal GSYİH’ye dayalı en büyük ekonomik ülke Endonezya’dır. SAGP’de kişi başına düşen GSYİH bazında en zengin ülke Birleşik Arap Emirlikleri’dir. Kişi başına düşen GSYİH temelinde Katar kişi başına 133.357 ABD dolarını aşan geliriyle en zengin ülkedir. Satın alma gücüne göre Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) olarak da ifade edilen ülkelerin yurt içi alım gücü bazlı senelik gelirine göre Müslüman ülkelerin gelir miktarları, sıralanması ve dünya ekonomisindeki sıraları 2021 itibariyle şu şekilde: 7. Endonezya 3,56 trilyon dolar 11. Türkiye 2,87 trilyon dolar 17. Suudi Arabistan 2,4 trilyon dolar 21. Mısır 1,346 trilyon dolar 23. Nijerya 1,156 trilyon dolar 24. Pakistan 1,152 trilyon dolar 25. İran 1,148 trilyon dolar 29. Bangladeş 996 milyar dolar 30. Malezya 979 milyar dolar 33. Birleşik Arap Emirlikleri 647 milyar dolar 41. Kazakistan 541 milyar dolar 43. Cezayir 519 milyar dolar 49. Irak 413 milyar dolar 58. Fas 292 milyar dolar 29 59. Katar 289 milyar dolar 62. Özbekistan 270 milyar dolar 65. Kuveyt 220 milyar dolar 70. Sudan 193 milyar dolar 76. Azerbaycan 152 milyar dolar 79. Umman 141 milyar dolar 83. Tunus 129 milyar dolar 88. Ürdün 112 milyar dolar 91. Libya 105 milyar dolar 95. Türkmenistan 101 milyar dolar Kişi Başına Milli Gelirde En Zengin İslam Ülkeleri : GDP nominal GDP PPP GDP/capi ta GDP PPP cap Qatar 193,906,00 0,000 326,731,000 ,000 68,977 133,357 United Arab Emirates 501,354,00 0,000 890,171,000 ,000 39,802 70,143 Brunei 14,791,100 ,000 38,216,000, 000 33,623 86,873 Northern Cyprus 4,234,000, 000 35,195,000, 000 30,520 40,751 Kuwait 186,610,00 0,000 259,640,000 ,000 30,109 68,822 Saudi Arabia 1,040,000, 000,000 2,300,967,0 00,000 29,538 57,041 30 Bahrain 39,703,100 ,000 77,590,000, 000 26,277 51,354 Oman 85,636,500 ,000 201,531,000 ,000 19,487 47,183 Maldives 5,169,800, 000 7,935,500,0 00 13,902 21,344 Malaysia 439,373,00 0,000 1,230,823,0 00,000 12,240 32,673 Russia 1,829,000, 000,000 4,322,616,0 00,000 12,191 30,039 Lebanon 56,379,400 ,000 94,661,000, 000 11,775 19,987 Turkey 1060,000,0 00,000 3,572,551,0 00,000 11,602 29,741 World 79,865,481 ,000,000 126,687,917 ,000,000 10,728 16,779 Kazakhstan 179,323,00 0,000 652,597,000 ,000 10,165 28,254 Gabon 18,096,500 ,000 40,871,000, 000 9,233 20,854 Turkmenistan 46,401,900 ,000 121,303,000 ,000 7,963 20,817 Thailand 522,012,00 0,000 1,389,606,0 00,000 7,510 20,066 OIC Average 7,580,179, 168,739 24,183,456, 500,000 7,360 17,741 31 Libya 46,923,000 ,000 168,371,000 ,000 7,133 12,073 Suriname 4,226,900, 000 9,197,200,0 00 7,076 15,398 Bosnia and Herzegovina 23,358,000 ,000 49,802,000, 000 6,140 14,221 Jordan 44,794,500 ,000 98,001,000, 000 6,011 13,151 Iraq 297,341,00 0,000 560,307,000 ,000 5,709 18,216 Kişi başına Milli Gelirde En Fakir İslam Ülkeleri : GDP (nominal) GDP (PPP) GDP / capita Central African Republic 2,334,200,00 0 3,812,000,000 450 Mozambique 15,017,000,0 00 40,506,000,000 481 Sierra Leone 3,976,200,00 0 13,134,000,000 513 Gambia 1,159,290,00 0 4,174,000,000 517 Niger 10,717,700,0 00 25,274,000,000 537 Yemen 17,452,500,0 47,304,000,000 551 32 00 Afghanistan 22,925,700,0 00 76,714,000,000 627 Togo 6,078,600,00 0 14,925,000,000 740 Uganda 29,690,000,0 00 103,138,000,000 742 Somalia 8,210,000,00 0 20,560,000,000 744 Burkina Faso 15,867,600,0 00 42,026,000,000 793 Guinea 11,698,800,0 00 30,980,000,000 858 Tajikistan 8,176,100,00 0 32,077,000,000 887 Comoros 781,300,900 1,457,000,000 894 Mali 19,247,700,0 00 47,097,000,000 954 Chad 12,240,900,0 00 31,759,000,000 956 Guinea-Bissau 1,728,651,00 0 3,648,200,000 972 Sudan 43,160,800,0 00 209,751,000,000 992 Benin 12,200,000,0 29,845,000,000 1,040 33 00 Kyrgyzstan 8,029,300,00 0 26,030,000,000 1,231 Senegal 21,722,700,0 00 51,758,000,000 1,293 Pakistan 347,000,000, 000 1,582,988,000,00 0 1,301 SİYASİ MANZARA Türkiye, Endonezya, Bangladeş, Mali, Tunus, Maldivler ve Senegal, çoğunluğu Müslüman nüfusa sahip ve Demokrasi ile yönetilen ülkelerdir. Halihazırda Monarşi (Krallık/Emirlik) ile yönetilen islam ülkeleri : Bahreyn Krallığı Brunei Sultanlığı Ürdün Haşimi Krallığı Kuveyt Devleti Malezya Fas Krallığı 34 Umman Sultanlığı Katar Devleti Suudi Arabistan Krallığı Birleşik Arap Emirlikleri Askerin veya Diktatörlerin yönetimde daha etkin olduğu Ülkeler : Cezayir, Sudan, Moritanya, Libya, Mısır, Suriye, İran, Pakistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Afganistan ve Afrikadaki pek çok islam ülkesi… İslam Cumhuriyeti olan ülkeler: Pakistan İslam Cumhuriyeti, İran İslam Cumhuriyeti, Moritanya İslam Cumhuriyeti İç Savaş yaşamakta olan İslam Ülkeleri : Afganistan, Pakistan, Sudan, Somali, Suriye ve Yemen.. Esaret altında yaşayan, zulüm, soykırım ve baskı gören Müslümanlar : Filistinli Müslümanlar, Suriyeli Ehli Sünnet Müslümanlar, Myanmar’lı Müslümanlar, Yemen’li Müslümanlar, Hindistan’lı Müslümanlar, Çin’de Doğu Türkistan’lı Müslümanlar, Çeçenistan’daki Müslümanlar… 35 NİÇİN AVRUPA BİRLİĞİ DEĞİL DE, İSLAM BİRLİĞİ? 1.. AB, Türkiye’nin doğusunda bağımsız Kürdistan devleti kurulmasını ve bunun için savaşan, 40.000 vatandaşımızı öldüren PKK’yı destekliyor. 2.. AB, Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin, Kıbrıs bütünü içinde eritilip entegre edilerek AB’ye bağlanmasını yani Rumların hakimiyetine girmesini istiyor. 3.. AB, Ege Denizinde Yunanistan’in 12 mil karasuları ve adalarda silahlı kuvvetler isteklerini destekliyor. 4.. AB, Ege ve Akdeniz’de Petrol ve Doğalgazın Yunanistan tarafından çıkartılmasını destekliyor. 36 5.. AB, istanbul’un dünya Ortodoks Hristiyanlarının merkezi yapılmasını, Konstantinopolis ismini ve Yunan Megali İdeasının yolunun açılmasını destekliyor. 6.. AB, LGBT’ye özgürlük, zina’ya serbestlik gibi kanunları Türkiye’ye empoze ederek, islami ve sosyal yapımızın bozulmasını istiyor. 7.. AB, Ülkemizi üye olmadan ve İslam Dünyasına öncü / önder olmadan, üyelik hayali ile beklemede tutarak, 85 milyonluk pazarı kaybetmek istemiyorlar. AVRUPA BİRLİĞİ’Nİ TEHDİD EDEN GELİŞMELER : 1.. Üye ülkeler arasında Kültür farklarının (dil, mezhep, tarih..) ön plana çıkarılması. 2.. Ulusal milliyetçi akımların gelişmesi. Pekçok üye ülkede bunlar % 15-50 arası destek görüyor. 3.. AB’de özellikle Almanya tarafından işlenen etnik azınlık milliyetciliklerinin güçlenmesi. 37 4.. Almanya’nın AB içindeki hakimiyet ve kontrolünün derinleşmesi. 5.. AB Üyeleri arasında ekonomik, sosyal, politik rekabetin şiddetlenmesi. 6.. AB Konsey ve Parlamentosunda etkisiz, başarısız, aşırı formaliteci işleyiş. 7.. Avrupalı nüfusun yaşlanması, genç nüfusun üretim, hizmet ve yönetime yetersiz kalması. 8.. Hristiyan Dininin manevi terbiyesinden de uzaklaşan, dinsiz ekseriyetin Anarşi ve iç patlamalara sebeb olması. 9.. Hızla güçlenen Çin, Hindistan, Japonya, G.Kore, Endonezya gibi Pasifik Bloku karşısında Avrupa’nın 5 asırlık merkezi rolünü kaybetmesi. 10.. İngiltere/Birleşik Krallık AB’den ayrılmakla (Brexit) gelecekteki jeopolitik gelişmeleri daha doğru tahmin etmeleri ve Avrupa Birliği idealini terketmeleri, diğer üye ülkelere de sıçrayabilir. 38 İSLAM BİRLİĞİ’NİN DÜNYA BARIŞINA ETKİSİ Günümüzde dünya güç dengelerini şekillendiren Güçler : ABD, AB, RUSYA, ÇİN ve JAPONYA’dır. 2 milyarlık İslam Dünyasının bu güçlerle eşit saygınlıkta masaya oturamaması, İslam Ülkelerinin ve Müslüman Ümmetin büyük zulümlere ve adaletsizliklere uğramasına yol açmaktadır. Darbeler, iç savaşlar, iki islam ülkesi arasında savaşlar, fakirlik, işsizlik, temel insani hak ve hürriyetlerden yoksunluk, bazı İslam Ülkelerinde anarşi ve teröre ve dahili kargaşalara kaynaklık ediyor. Bu anarşi ve terör, sonunda, Avrupa ve Amerika’ya da zarar verecek şekillere giriyor veya girdiriliyor. 100 yıl öncesinden bugünleri ilhamen gören Bediüzzaman Hz diyor ki : Şimdi bu zamanda en büyük tehlike olan zındıka ve dinsizlik ve anarşilik ve maddiyyunluğa karşı yalnız ve yalnız tek bir çare var: O da Kur’anın 39 hakikatlarına sarılmaktır. Yoksa koca Çin’i, az bir zamanda komünistliğe çeviren musibet-i beşeriye; siyasî, maddî kuvvetler ile susmaz. Yalnız onu susturan hakikat-i Kur’aniyedir. Rehber Risalesindeki Leyle-i Kadir mes’elesi; şimdi hem Amerika, hem Avrupa’da eseri görülüyor. Onun için şimdiki bu hükûmetimizin hakikî kuvveti, hakaik-i Kur’aniyeye dayanmak ve hizmet etmektir. Bununla ihtiyat kuvveti olan üçyüz elli milyon uhuvvet-i İslâmiye ile ittihad-ı İslâm dairesinde kardeşleri kazanır. Eskiden Hristiyan devletleri bu ittihad-ı İslâma tarafdar değildiler. Fakat şimdi komünistlik ve anarşistlik çıktığı için; hem Amerika, hem Avrupa devletleri Kur’an’a ve ittihad-ı İslâma tarafdar olmağa mecburdurlar. Emirdağ-2 – 54 Biliniz ki: Bizim muradımız medeniyetin mehasini (güzel yönleri) ve beşere menfaati bulunan iyilikleridir. Yoksa medeniyetin günahları, seyyiatları (kötü yönleri) değil ki; ahmaklar o seyyiatları, o sefahetleri mehasin zannedip, taklid edip malımızı harab ettiler. Ve dini rüşvet verip, dünyayı da kazanamadılar. 40 Medeniyetin günahları iyiliklerine galebe edip seyyiatı hasenatına racih (kötülükleri, iyiliklerine üstün) gelmekle, beşer iki harb-i umumî ile iki dehşetli tokat yiyip, o günahkâr medeniyeti zîr ü zeber (darmadağın) edip öyle bir kustu ki, yeryüzünü kanla bulaştırdı. İnşâallah istikbaldeki İslâmiyet’in kuvveti ile medeniyetin mehasini galebe edecek, zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek, sulh-u umumîyi de temin edecek. (Hutbe-i Şamiye – 35) Şimdi umum beşerde sulh-u umumî için yani beşerin ifsad edilmemesi için çareler aranıyor, paktlar kuruluyor. Ve madem bu hükûmet-i İslâmiye musalahat-ı umumiye ve hükûmetin selâmeti için Yugoslavya’ya tâ İspanya’ya kadar onları okşayarak dostluk kurmaya çalışıyor. (Emirdağ-2 – 185) Bediüzzaman Hz, Celal Bayar ve Adnan Menderes’e gönderdiği bir mektubun girişinde diyor ki: Sizlerin Pakistan ve Irak’la gayet muvaffakıyetkârane ittifakını, bu millete kemal-i samimiyetle, sürur ve ferah ile kazanmanızı bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz. Bu ittifakınızı, inşâallah dörtyüz milyon İslâm’ın sulh-u umumîsine ve selâmet-i âmmenin teminine kat’î bir mukaddeme 41 olarak ruhumda hissettim. Ve namaz tesbihatındaki kuvvetli bir ihtar ile bunu size yazmaya mecbur kaldım. Otuz-kırk seneden beri dünyayı ve siyaseti terkettiğim halde, şiddetli bir alâka ile bu ihtar-ı kalbînin sebebi: Elli seneden beri imanı kurtarmak için gayet kısa bir yolu bulan ve Kur’anın bu zamanda bir mu’cize-i maneviyesi olan Risale-i Nur’un Arabistan ve Pakistan’da her yerden daha ziyade tesiratı olduğu ve makbul olması, hattâ aldığımız habere göre, mahkemece tesbit edilen mikdarın üç misli Risale-i Nur’un talebelerinin o havalide bulunmalarıdır. Bu sır için âhir hayatımda kabir kapısında bu netice-i azîmeyi görmek ve beyan etmeye ruhen mecbur oldum. (Emirdağ-2 – 222) Aynı mektubun ortasında : Sizin bu defaki Irak ve Pakistan’la pek kıymetdar ittifakınız, inşâallah bu tehlikeli ırkçılığın zararını def’edecek ve dört-beş milyon ırkçıların yerine, dörtyüz milyon kardeş Müslümanları ve sekizyüz milyon sulh ve müsalemet-i umumiyeye şiddetle muhtaç Hristiyan ve sair dinler sahiblerinin dostluklarını bu vatan milletine kazandırmaya tam bir vesile olacağına, ruhuma kanaat geldiğinden size beyan ediyorum. (Emirdağ-2 – 222) 42 Her kıştan sonra bir bahar, her geceden sonra bir sabah olduğu gibi, nev’-i beşerin dahi bir sabahı, bir baharı olacak inşâallah. Hakikat-i İslâmiyenin güneşi ile, sulh-u umumî dairesinde hakikî medeniyeti görmeyi, rahmet-i İlahiyeden bekliyebilirsiniz. (Tarihçe-i Hayat – 94) Türk ve Arab iki hakikî kardeş millet inşâallah yakın bir âtide ittihad edecek. Ve o ittihad sayesinde, o müdhiş düşmanların Müslümanlar içine saçtıkları fesad tohumları kendi yüzlerine atılacak. Ve zincirler altında inleyen dörtyüz milyon Müslümanlık, yeniden hayat-ı kudsiye-i İslâmiye ile, nev’-i beşerin başına geçip, sulh ve müsalemet-i umumiyeyi temin edecek, inşâallah. (Tarihçe-i Hayat – 618) Risale-i Nur hariçten hücum eden küfr-ü mutlaka (ateizme, materyalizme) karşı bu milleti ve âlem-i İslâmiyeti muhafaza edecek Kur’an-ı Hakîm’in mu’cize-i maneviyesinden bir derstir ki, dinsiz feylesoflardan hiçbirisi ona karşı mukabele çaresi bulamadılar. Kat’iyyen haber aldık ki: Hariçte bazı yerde bir milyon gençler “Müsalemet-i umumiyeyi (dünya barışını) temin edecek Risale-i Nur’dur” demişler. Sulh-u umumî taraftarı Almanya ve Amerika gibi bazı ecnebilerin de Risale-i Nur’u 43 tercümeye başladığını haber aldık. (Tarihçe-i Hayat – 705) Bu mübarek vatan ve milletin ve âlem-i İslâmın ebedî saadetini ve kurtuluşunu ve dolayısıyla yeryüzünde umumî sulh ve selâmeti temin edecek bir inayet ve kudrete mâlik olan Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsinde şöyle gayet sağlam kuvvetler toplanmış ve imtizac etmiştir: 1 – Yüksek bir kuvvet ve bütün kemalâtın üstadı olan, hakikat-i İslâmiye… 2 – Şehamet-i imaniye. Yani tezellül etmemek, bîçarelere tahakküm ve tekebbür etmemek… 3 – Müslümanlığın insana verdiği izzet ve şeref, terakki ve tealinin en mühim âmili olan izzet-i İslâmiye… (Konferans – 23) Şimdi milletin arzusuyla şeair-i İslâmiyenin serbestiyetine vesile olan Demokratlar, hem mevkilerini muhafaza, hem vatan ve milletini memnun etmek çare-i yegânesi; ittihad-ı İslâm cereyanını kendine nokta-i istinad yapmaktır. Eski zamanda İngiliz, Fransız, Amerika siyasetleri ve menfaatleri buna muarız olmakla mani olurdular. Şimdi menfaatleri ve siyasetleri buna muarız değil; belki muhtaçtırlar. 44 Çünki komünistlik, masonluk, zındıklık, dinsizlik; doğrudan doğruya anarşistliği intac ediyor. Ve bu dehşetli tahrib edicilere karşı, ancak ve ancak hakikat-i Kur’aniye etrafında ittihad-ı İslâm dayanabilir. Ve beşeri bu tehlikeden kurtarmağa vesile olduğu gibi, bu vatanı istila-yı ecanibden ve bu milleti anarşilikten kurtaracak yalnız odur. Ve bu hakikata binaen Demokratlar bütün kuvvetleriyle bu hakikata istinad edip komünist ve masonluk cereyanına karşı vaziyet almaları zarurîdir. (Emirdağ-2 – 24) Bu üç-dört madde ile bizi ittiham edenler ve lüzumsuz, mahkemeleri bizimle meşgul eden gizli düşmanlarımız, şübhe yoktur ki; onlar ya siyaseti dinsizliğe âlet etmek istiyorlar veya komünist perdesi altında bu mübarek vatanda, bilerek veya bilmeyerek anarşiliği yerleştirmek istiyorlar. Çünki bir müslüman İslâmiyet dairesinden çıksa, mürted ve anarşist olur, hayat-ı içtimaiyeye zehir hükmüne geçer. Çünki anarşi hiçbir hakkı tanımaz, insaniyet seciyelerini canavar hayvanların seciyesine çevirir. Âhirzamanda gelecek Ye’cüc ve 45 Me’cücün komitesi, anarşistler olduğuna Kur’an işaret ediyor. Said Nursî (Emirdağ-2 – 159) Cenab-ı Hakk’a şükür Kur’an-ı Hakîm’in işarat-ı gaybiyesi ile kahraman Türk ve Arab milletleri içinde lisan-ı Türkî ve Arabî ile bu asrı kurtaracak bir mu’cize-i Kur’aniyenin Risale-i Nur namıyla bir dersi intişara başlamış. Ve onaltı sene evvel altıyüzbin adamın imanını kurtardığı gibi, şimdi milyonlardan geçtiği sabit olmuş. Demek Risale-i Nur; beşeri anarşistlikten kurtarmağa bir derece vesile olduğu gibi, İslâm’ın iki kahraman kardeşi olan Türk ve Arab’ı birleştirmeye, bu Kur’anın kanun-u esasîlerini neşretmeğe vesile olduğunu düşmanlar da tasdik ediyorlar. (Emirdağ-2 – 244) Yeis; ümmetlerin, milletlerin “seretan” denilen en dehşetli bir hastalığıdır. Ve kemalâta mani ve اََنا َد ۪ َعْب۪د ى َظ ى ُح ْس ِّن ِن ِعنْ ب hakikatına muhaliftir; korkak, aşağı ve âcizlerin şe’nidir, bahaneleridir. Şehamet-i İslâmiyenin şe’ni değildir. Hususan Arab gibi nev’-i beşerde medar-ı iftihar yüksek seciyelerle mümtaz bir kavmin şe’ni olamaz. Âlem-i İslâm milletleri Arab’ın metanetinden ders almışlar. 46 İnşâallah yine Arablar ye’si bırakıp İslâmiyet’in kahraman ordusu olan Türklerle hakikî bir tesanüd ve ittifak ile el ele verip Kur’an’ın bayrağını dünyanın her tarafında ilân edeceklerdir. Hutbe-i Şamiye – 44 İSLAM BİRLİĞİ’NİN EKONOMİK FAYDALARI Ekonomi, Politika ve Sosyal alanlarda EN BÜYÜK ve BİRİNCİ HEDEFİMİZ İslam Birliğini kurmak olmalıdır..! Bu Birlik, Türkiye olarak, Milli Gelirimizi 2000 Milyar $ ve kişi başına 20.000 $ seviyesine çıkartabilmemiz ve G10’a girebilmemiz için gereken Yatırımların finansmanını da çok kolaylaştıracaktır. Amerika ve Avrupa’da bankalarda yatan Arab petro-dolarları kesinlikle Türkiye, Endonezya, Pakistan ve Mısır gibi 47 mühendislik altyapısı güçlü ülkelerde teknolojik yatırımlara kaymalıdır. Dünyanın en zengin ülkeleri bazı islam ülkeleri (Körfez Arabları, Brunei Sultanlığı..) ve dünyanın en fakir ülkeleri yine bazı islam ülkeleri (Yemen, Nijer, Somali, Mali vs)… İslam Birliği ve islam işbirliği gerçekten kurulsa, bu zengin ülkeler ile mühendislikte ve teknolojide ileri olan Türkiye, Mısır, İran, Pakistan, Malezya birlikte ortak fabrikaları kursalar, hem istihdam sorunu çözülecek hem ithalata yani gayrimüslim ülkelere giden milyarlarca dolar cebimizde kalacak ve çok hızlı bir kalkınma yaşayacak islam ülkeleri… inşaallah bunu acilen hayata geçirmek lazım. Amma islam birliğini kurmak ve teknolojik ve politik işbirliği mükemmel hale gelirse İB olarak, toplam GSMH sıralamasında ilk 5 ülke arasinda daima olacaktır biiznillah… Zaten G20 listesindeki Endonezya ve Türkiye ve Suudi Arabistan in milli gelirleri toplansa yani İB’nin sadece 3 ülkesi şu anda 3.4 trilyon $ toplam GSMH ile 5. sıraya yükseliyor… 48 Şayet, Türkiye +İran +Irak +Pakistan +Azerbaycan bu 5 komşu zincir devlet ekonomi ve dış politikada tam uyumlu birlikte hareket edebilirlerse Toplam GSMH’ları 2.1 Trilyon $ oluyor ve G10 sırasında milli gelire denk geliyor.
ÖNE ÇIKAN VİDEO GSMH’YA GÖRE EN BÜYÜK 30 EKONOMİ NOMINAL GDP United States 26,854,599,000,000 China 19,373,586,000,000 Japan 4,409,738,000,000 Germany 4,308,854,000,000 India 3,736,882,000,000 United Kingdom 3,158,938,000,000 France 2,923,489,000,000 Italy 2,169,745,000,000 Canada 2,089,672,000,000 49 Brazil 2,081,235,000,000 Russia 2,062,649,000,000 South Korea 1,721,909,000,000 Australia 1,707,548,000,000 Mexico 1,663,164,000,000 Spain 1,492,432,000,000 Indonesia 1,391,778,000,000 Netherlands 1,080,880,000,000 Saudi Arabia 1,061,902,000,000 Turkey 1,029,303,000,000 Switzerland 869,601,000,000 Taiwan 790,728,000,000 Poland 748,887,000,000 Argentina 641,102,000,000 Belgium 624,248,000,000 Sweden 599,052,000,000 Ireland 594,095,000,000 Thailand 574,231,000,000 50 Norway 554,105,000,000 Israel 539,223,000,000 Singapore 515,548,000,000 KESİN SOMUT ÇÖZÜM Türkiye’nin de, tüm İslam Ülkelerinin de ekonomik sorunlarının çözümü, İslam Birliği’dir !! İslam ülkeleri dış ticaretlerinin % 90’ını gayrimüslim ülkelerle, sadece % 10’unu kendi aralarında yapıyorlar. Yani zengin veya fakir olsun, islam ülkelerinin milli gelirlerinin, kazançlarının % 90’ı ecnebileri zengin ediyor. Ekonomik İşbirliği hususunda bazı önerilerimiz : * Sadece tankın palet fabrikası değil, tüm tank, top, helikopter, uçak, siha, füze, vs savunma sanayi şirketlerimize Katar, Kuveyt, BAE, Suud, Bahreyn, 51 Endonezya, Malezya, Pakistanlı sermayedar şirketler ortak alınmalı ve o finansmanlar sayesinde üretimleri ve satışları, 3-5 katına çıkartılmalı. * İhracat yapan tüm özel fabrikalarımıza da güçlü finansör ortaklar, zikrettiğimiz ülkelerden kazanılmalı ve 5 sene içinde ihracatımız 500-700 milyar $ seviyesine yükseltilmeli. * Üretim ve Milli Gelirimiz 2’ye, 3’e katlanırsa zaten ülkemizde işsiz kalmaz, ayrıca 5-10 milyon göçmen de tarım ve sanayide ve alt yapı (yol, köprü, baraj vs) projelerinde istihdam edilebilir. * Ekonomik rekabetçi üretilmesi gereken ürünler için fabrika yatırımları, maaşların en düşük olduğu islam ülkelerinde yapılmalıdır. Bu yatırımların finansını Körfez Arab sermayesi, teknoloji ve yönetimini de Türkiye, Pakistan, Mısır, Endonezya, Malezya üstlenmelidir. * Her islam ülkesi, belli birkaç konuda ihtisaslaşarak üretimde ölçek ekonomisine ulaşmalı ve diğer ülkelere kendi odak sanayilerinin ürünlerini satmalıdır. Elbette islam birliğine üye ülkeler arasında gümrük ve ithalat vergisi sıfır olacaktır. Fabrikatör, Tüccar ve işadamları 52 ile akademik ve resmi kadrolar için vizesiz seyahat serbestliği olacaktır. * Türkiye, kilosu 1-2 $’a sattığı ürünlerden çekilerek yani onları Bangladeş, Nijerya, Senegal, Afganistan gibi ülkelerin fabrikalarına transfer ederek, bizim şirketlerimiz, Almanya, İngiltere, İtalya, Kore, Japon şirketleri ile rekabet edecek ürünlere yoğunlaşmalıdır. Yani birim fiyatı 5-10-100 $/kg olan yüksek katma değerli, teknolojik ürünleri üretip ihraç etmeliyiz. * 1980 : 1 $ = 35 TL….. 2002 : 1 $ = 1.688.000 TL 22 senede TL’nin değer kaybı : 48.228 kat 2003 : 1$ = 1.750.000 tl (1.75) 2022 : 1$ = 18.60 TL 20 senede TL’nin değer kaybı : 10,6 kat Dolar karşısında TL’nin tek başına değer kaybetmemesi imkansız. ABD dünya ticaretinde %25 paya sahip. Biz Türkiye olarak %1 paya sahibiz… Avrupa Euro diye ortak kıtasal bir para cinsine geçmek sayesinde Dolara karşı güçlü para birimi kazandı. 53 İslam Birliği kurulunca derhal TL terkedilip İslam Dinarı veya İslam Lirasına geçilmeli. 55 islam ülkesi tek bir Merkez Bankasında para basmalı.. Ve aralarındaki ticareti % 11’den %50’lere çıkartmalı… İşte o zaman Dolar ve Euro karşısında gücünü, değerini koruyan bir Paramız olur.. * Dolar, Euro, Sterlin karşısında değerini koruma şansı olmayan TL, ve diğer 60 milli paradan derhal vazgeçilmeli ve İslam Birliği’nin ortak Parası olarak “İslam Lirası” veya “İslam Dinarı” basılmaya başlanmalıdır. Bu para, körfez arab paraları gibi dolar ve euro ile veya Altın ile baştan sabitlenmeli ve dalgalı kur sistemi çöpe atılmalıdır. 30 senedir değeri değişmeyen Riyal ve Dirhem gibi, “islam Dinarı” da değeri değişmez para olmalıdır.. * Elbette büyük günah/kebair olan Faiz ilga ve iptal edilmeli, bankalar ve finans kuruluşları ancak fabrikalara ve ticari ve zirai şirketlere ve müteşebbislere ortak olarak para kazanabileceklerini, başka bir alternatiflerinin olmadığını bilmelidirler ! 54 * Bu sistemi uygulamaya geçen ülkelerde hızlı bir kalkınma ve zenginleşme olacağı, enflasyonun yıllık % 2-4 arasında gideceği, işsizlik ve fakirliğin çok azalacağı kesindir. Kalan fakir ve işsizlere de Hükümetlerin ve İslam Birliği Ortak Zekat Fonu’nun zekat dağıtımı çare olur. İSLAM BİRLİĞİ’NİN SİYASİ VE JEOPOLİTİK FAYDALARI 1.. Amerika, Avrupa, Rusya, Çin ve Hindistan gibi güç odaklarına karşı eşit ortaklik ve saygın işbirliği yolu açılacaktır. 2.. Ülkemiz ve İslam Ülkeleri üzerinde emperyalist, sömürücü, sadece kendi çıkarını düşünen yabancı devletlerin iştahları kursaklarında kalacaktır. 3.. BM ve diğer uluslararası kuruluşlarda olması gereken prestij ve güce kavuşuruz. 55 4.. Filistin, Myanmar, Doğu Türkistan gibi beldelerde Müslümanlara yapılan zulümleri, katliamları önleyebiliriz. 5.. Amerika, Avrupa, Rusya ve diğer güç odakları ile barış içinde, daha adil, daha verimli işbirliği projeleri gerçekleştirebiliriz. 6.. Türkiye’nin jeopolitik konumunun getirdiği gücü 10 katı artırabilecek bir kaldıraç kazanmış oluruz. 7.. Suriye ve Irak’taki iç savaş, dahili bölünmeler ve politik kargaşalar, İslam Birliği Meclisinin kararları ve İslam Barış Gücü’nün caydırıcı kuvveti sayesinde ortadan kalkar. İSLAM BİRLİĞİ’NİN ASKERİ FAYDALARI 1.. NATO ile beraber, hem Dünya barışına hem İslam Ülkelerinin güvenliğine hizmet edecek ikinci bir kuvvet olacak, İSLAM BARIŞ GÜCÜ derhal kurulmalıdır. 56 2.. İslam Barış Gücü, Suriye, Irak, Yemen, Somali, Çad, Mali gibi problemli bölgelerde barışı, emniyeti, huzuru temin edecektir. 3.. Dahili çatışmaları ve kardeş kanı dökülmesini önleyecektir. 4.. BM Barış Gücü ile beraber, dünyada ihtiyaç duyulan yerlerde, insanlığın sulh ve selametine ve canların korunmasına hizmet edecektir. 5.. İsrail’in de kendine çeki düzen verip, adalet ve insan haklarına uygun, ve Ortadoğu’da müslüman milletler ile barış ve uyum içinde hareket etmesini sağlayacaktır. İSLAM BİRLİĞİ’NİN SOSYAL/İÇTİMAİ FAYDALARI 1.. Bazı İslam ülkelerindeki terörist örgütleri ve faaliyetlerini ortadan kaldıracaktır. 57 2.. Hem o ülkelere hem Batı Dünyasına huzur ve emniyeti temin edecektir. 3.. Özellikle geri kalmış islam ülkelerinde Eğitim, Kültür, Bilim, Teknoloji, Ahlak, Maneviyat alanlarında büyük bir kalkınma hamlesine sebeb olacaktır. 4.. Doğru şehirleşme, köy ve kasabalarda kendine yeterlilik, iklim ve çevre konularında BM standartlarına uyum sağlanacaktır. 5.. Alkol, uyuşturucu, kumar, zina, HIV-AIDS, ve diğer sosyal problemlerin azaltılması veya en aza indirilmesi için gereken teknik ve finansal desteği kolaylaştıracaktır. İSLAM BİRLİĞİ’NİN KÜLTÜREL VE DİNİ FAYDALARI 1.. İslam Ümmetinin, Hz Muhammed ahlakı ile ahlaklanmasını ve Kur’an ve Sünnet-i Seniyye eksenli bir hayat yaşamasını kolaylaştıracaktır. 2.. Yani 2 milyar müslümanın hem dünyada sağlıklı, mutlu, huzurlu yaşamasını hem de ebedi hayatlarını 58 kurtararak ebedi bir saadeti kazanmalarını temin edecektir. 3.. İslam Ülkelerinin bazı Yöneticilerinin, kendi halklarına, vatandaşlarına, dindaşlarına zulmetmesini önleyecektir. 4.. İslam ülkelerindeki aşırı akımları, Kuran ve Peygamberimizin Sünnet-i Seniyyesi çerçevesinde, İslam Alimlerinin verecegi eğitim ve ikazlar ile törpüleyip hilm, şefkat, tolerans ve müsamaha iklimini tesis edecektir. 5.. Üniversiteler, Akademik çevreler arasında işbirliği projeleriyle, maddi ve manevi kalkınmaya öncülük edecek fenni ve sosyal yardımlaşma başlayacaktır. 6.. İslam Ülkeleri arasındaki bu güzel işbirliği ve terakki, Amerika, Avrupa ve Rusya’daki Hz. İsa a.s. muhibbi dindar İseviler ile de, hususan ateizm, materyalizm, lgbt, anarşi, alkol ve uyuşturucu gibi sorunların çözümlerini oluşturmakta, işbirliği ve ittifakların tesis edilmesine kapı açacaktır. Böylece dünyada yüzlerce yıldır özlenen bir Sulh ve Huzur devresine geçiş gerçekleşecektir. Ayrıca karşılıklı yardımlaşma ve işbirliği, Tevhid Akidesinin 59 Hristiyanlar arasında ve diğer kıtalarda sağlamlaşmasını temin edecektir. 7.. İslam Alimleri Şurası gibi heyetlerin bu zamanda ortaya çıkan yeni konularda Kur’an ve Sünnete dayanarak içtihad yapması daha kolaylaşacak ve bu heyetin icması, icma-yı ümmet sikkesini kazanacaktır. 8.. Geniş bir Alimler /Bilim İnsanları heyeti tarafından, Bediüzzaman Hz’nin tavsiye ettiği Kuran-ı Kerim Tefsiri hazırlanabilecektir. 9.. İslam Ülkelerinde eğitimin Tevhid odaklı bir şekilde tesis edilmesi ve sürdürülebilir olması için Yaradılış Gerçeğini esas alan ders içeriklerinin Eğitim Bakanlıkları müfredatında zorunlu eğitim şeklinde yer alması temin edilmelidir. Ülkemizde ve diğer islam ülkelerinde, Fulbright ve Chatham House gibi zararlı faaliyetlerden kurtulacak adımların atılması ve her şeyde Türkiye’yi önder gören diğer dost ve kardeş ülkelere rol-model olacak şekilde Egitim Müfredatı düzenlenmelidir. 10.. Gayri Milli Eğitim sistemimizin, gerçekten Milli Eğitim Sistemine dönüştürülmesi hayati önemi haizdir. 60 Öğrencilerin beynini Vesayetçi ideoloji ve Yalan Tarihle zehirleyerek, deist, dinsiz gençlik yetiştiren, mevcut Eğitim sistemimizdir. Bu eğitim ile müslüman çocukları, kendi okullarımızda, kendi öğretmenlerimiz eliyle; Ateist, Deist ve Evrimci Müşrik olarak eğitiliyor ve adeta, avuçlarımızın içinden kayıp gidiyorlar. Vatanına, Milletine düşman ve soğuk, İslam ve müslümanlara nefretli, batılı devletlere hayran olarak yetiştiriliyorlar. Sistem ve müfredat milli olmadığı müddetçe, Okullarımız, İslam ve Müslüman düşmanı siyasetçilerin lehine çalışmaktadır. Ülkemizdeki siyasi ve içtimai bir İslam Birliği ve Dindar Muhafazakarların ittifakı, Eğitim alanındaki bu büyük hataları tamir etmeli ve hakikaten dindar ve bilim insanı, teknoloji tutkunu genç nesiller yetiştirmelidir. 61 İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI’NIN BAŞARISIZLIKLARI Denis Michael Rohan adında Avustralyalı radikal bir Yahudi’nin 21 Ağustos 1969 tarihinde Mescid-i Aksa’yı kundaklamasından sonra İslam ülkeleri başkanları (özellikle Şehid Kral Faysal’ın büyük gayretleri ile) BM’de daimi olarak temsil de edilen İslam Konferansı Teşkilatını kurdular. Pakistan’daki ikinci toplantılarında İslam Kalkınma Bankası’nın kuruluş planı gündeme getirildi. Bunun ardından İKÖ maliye ve ekonomik işleri bakanları 1973 yılında katıldıkları Cidde toplantısında mali ve parasal bir müessesenin kuruluşunun önemini vurguladılar. Nihayet İslam Konferansı Teşkilatı’nın 20 Ekim 1975 tarihli zirve toplantısında İslam Kalkınma Bankası’nın kuruluş planı onaylandı. Bugün İslam ülkelerinin tek çatı altında toplandığı tek kuruluş sıfatına sahiptir. 25 Eylül 1969 tarihinde Cidde, Suudi Arabistan’da kurulan örgütün 57 üyesi bulunmaktadır, Türkiye kuruluşundan beri üyedir. 2011 yılında Kazakistan’ın başkenti Astana’da düzenlenen İslam Konferansı Teşkilatı’nın 38. Dışişleri 62 Bakanları toplantısında alınan karar gereğince örgütün ismi, İslam Konferansı Teşkilatı yerine, İslam İşbirliği Teşkilatı olarak değiştirildi. Siyaset yapan en yüksek organı olan, üye devletlerin devlet başkanları ve hükûmet yetkililerinin katıldığı ve her üç yılda bir yapılan İslam Zirvesi’nde alınan kararların işleyişini incelemek için üye ülkelerin dışişleri bakanları her yıl toplanır. Organizasyonun yönetici organı ise daimi sekreterya, iki organın kararlarının uygulanması ile görevlendirilmiştir ve merkezi Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde yer alır. Şu anki genel sekreter 17 Kasım 2021’den beri Çad’lı diplomat Hüseyin İbrahim Taha tarafından yürütülmektedir. 1969’dan bugüne dek, 53 senede Devlet Başkanları seviyesinde 21 Zirve Toplantısı yapılmıştır. ORGANİZASYON YAPISI : 1. İslam Zirvesi 2. Dışişleri Bakanları Konseyi 3. Daimi Komiteler 63 4. İcra Komitesi 5. Uluslararası İslami Adalet Divanı (Statüsünün yürürlüğe girmesi sonrası örgütün asli yargı organı olması öngörülmektedir) 6. Bağımsız Daimi İnsan Hakları Komisyonu 7. Daimi Temsilciler Komitesi 8. Genel Sekreterlik 9. Alt Organlar 10. Uzmanlık Kuruluşları 11. İlgili Kuruluşlar Komiteler İslam İşbirliği Teşkilatı’nın başlıca organları şunlardır : Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (COMCEC-İSEDAK) 64 Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği Daimi Komitesi (COMSTECH) Enformasyon ve Kültürel İşler Daimi Komitesi (COMIAC) Daimi Mali Komite Kudüs Komitesi Ekonomik, Kültürel ve Sosyal Sorunlar İslami Komitesi Destekleyici kurumlar İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (SESRIC), Ankara, Türkiye. İslami Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA), İstanbul, Türkiye. İslami Teknoloji Üniversitesi, Dakka, Bangladeş. İslami Ticaret Geliştirme Merkezi, Kazablanka, Fas. İslami Fıkıh Akademisi, Cidde, Suudi Arabistan. Islamsate İslami Ağı, Riyad, Suudi Arabistan ve Pakistan. İslami Dayanışma Fonu Yönetici Bürosu ve Vakfı, Cidde, Suudi Arabistan. Nijer İslami Üniversitesi, Niamey, Nijer. Uganda İslami Üniversitesi, Mbale, Uganda. Uzmanlaşmış kurumlar İslami Kalkınma Bankası (IDB), Cidde, Suudi Arabistan. 65 İslami Eğitim, Bilim ve Kültürel Organizasyonu (ISESCO), Rabat, Fas. İslami Devletler Yayın Organizasyonu (ISBO) ve Uluslararası İslam Haber Ajansı (IINA), Cidde, Suudi Arabistan. Bağlı enstitüler İslami Ticaret ve Sanayi Odası (ICCI), Karaçi, Pakistan. Dünya İslam Ekonomi Forumu (WIEF), Kuala Lumpur, Malezya. İslami Başkentler ve Şehirler Organizasyonu (OICC), Cidde, Suudi Arabistan. İslami Dayanışma Oyunları Spor Federasyonu, Riyad, Suudi Arabistan. Uluslararası İslâm Âlemi Komitesi (ICIC), Bingazi, Libya. İslami Gemi Birliği (ISA), Cidde, Suudi Arabistan. Uluslararası Arap-İslami Okullar Dünya Federasyonu, Cidde, Suudi Arabistan. İslami Bankalar Uluslararası Birliği (IAIB), Cidde, Suudi Arabistan. İslam İş Birliği Gençlik Forumu, (ICYF) İstanbul, Türkiye. İslami Bankalar ve Finansal Kurumlar Genel Kurulu (CIBAFI), Manama, Bahreyn. 66 Standartlar ve İslam Ülkeleri Metroloji Enstitüsü (SMIIC), İstanbul, Türkiye. BAŞARISIZLIKLAR : İslam İşbirliği Teşkilatı, kısmen Birleşmiş Milletler Teşkilatını, kısmen Avrupa Birliği organizasyonunu örnek almasına rağmen, 53 yıllık performansını değerlendirirsek, genelde başarısız ve zayıf ve etkisiz olduğu görülmektedir. 53 yıldır dünyadaki müslüman devletlerin, halkların, ümmetin başına gelen zulümleri, katliamları, soykırımlarını durdurmak ve önlemekte başarısız olmuştur. 24 Aralık 1979’da Rusya Afganistanı işgale başladı. 15 Şubat 1989’a kadar süren savaşta Mücahidler, Rus Ordusunu mağlub etti ama 100.000 Mücahid şehid oldu, 2 milyon Afgan sivil öldürüldü. Milyonlarca Afgan başka ülkelere hicret etti. 1980-1988 arasında İran-Irak savaşını önleyemedi. 1 milyon müslüman öldü, 2 milyon müslüman yaralandı, sakat kaldı. 150 milyar dolarlık zarar ve tahribat oldu. 67 İki taraf da galip gelemedi ve BM GK kararıyla savaş sona erdi. 1992-1995 arasında Bosna-Hersek’te 200.000 müslümanın Sırplar tarafından katledilmesini önleyemedi. Amerika ve NATO güçleri müdahale ederek, iç savaşı durdurdu. 1999-2009 arasında Rusya Çeçenistanı işgal ederek, Çeçen mücahid ordusuyla savaştı ve sonuçta mağlub ederek kendine bağlı bir hükümet kurdu. 20.000 Çeçen mücahid ve 50.000 sivil Çeçen şehid oldu. 7 Ekim 2001’de Amerika, Afganistan’da Taliban ve El Kaide’ye karşı savaşa başladı. Amerika Birleşik Devletleri tarafından 11 Eylül 2001 saldırıları gerekçesi ile yapılmıştır. ABD Başkanı George W. Bush’un “terörle mücadele” politikası kapsamında yaptığı bir savaştır. Harekât Usame bin Ladin’in yakalanmasına değin sürecekti. Aynı zamanda Taliban ve diğer Taliban yandaşı güçlerin ortadan kaldırılması ile harekât sona erecekti. Böylelikle Afganistan’da iç güvenlik sağlanmış olacaktı. 31 Ağustos 2021’de Amerika’nın Kabil’den çekilmesiyle 20 yıllık savaş bitti. Amerika 3500 kişi, Resmi Afgan ordusu 66.000 asker, Taliban ve Mücahidler 52.000, Afgan Siviller 50.000 68 ölü/kayıp verdiler. Milyonlarca Afgan yine başka ülkelere hicret etmek zorunda kaldı. Teşkilat, Irak’ta, Suriye’de, Myanmar’daki Müslüman katliamında, Yemen’de etkisiz ve başarısız olmuştur. Ekonomik işbirliği alanında pekçok alt birim kurulmasına rağmen, İslam Ülkelerinin birbirleriyle ticareti % 9-10 seviyesindedir. Gayrimüslim ülkeler ile %90 mertebesinde olması bile teşkilatın ekonomik birliği kurmaktan çok uzak olduğunu gösteriyor. Teşkilat, İslam Kalkınma Bankasının teknolojik yatırımlarında, kültür ve eğitim programlarında kısmen bazı başarılar göstermiştir. Lakin 57 İslam Ülkesinin Devlet Başkanları bir araya gelip de Islam Ülkelerinin en büyük problemlerine çare ve çözümler üretememeleri, milyonlarca müslümanin katledilmesine, yaralanmasına, ev ve mülklerini kaybedip göçmen haline düşmelerine çare bulamamaları hayli düşündürücüdür. Sonuç olarak 53 yıldır var olan bu teşkilat, İslam Birliğini kuramamış, üye ülkeler arasında ekonomik ve 69 siyasi işbirliği ve dayanışmayı sağlayamamıştır. İslam Dünyasının hak ve çıkarlarını korumakta çok az başarı göstermiş, İslam Ümmetini yabancıların ve süper güçlerin zulümlerine karşı koruyamamıştır. ÇÖZÜME DOĞRU…. ÇEKİRDEK İSLAM BİRLİĞİ NASIL KURULABİLİR? Bugüne kadar dünya tarihinde hiçbir nesil, şecere ile ve senedlerle ve an’ane ile birbirine bağlantılı ve en yüksek şeref ve yüce haseb ve asil neseb ile mümtaz hiçbir nesil yoktur ki, Peygamberimizin s.a.v. Âl-i Beyt’inden gelen Seyyidler nesli kadar kuvvetli ve ehemmiyetli bulunsun. Eski zamandan beri bütün ehl-i hakikatın fırkaları başında onlar ve ehl-i kemalin namdar reisleri yine onlardır. Şimdi de, sayıca milyonları geçen mübarek bir nesildir. Hadiselerden ders alıp uyanık davranan, 70 kalbleri imanlı ve muhabbet-i Nebevî ile dolu ve Allah’ın Elçisine s.a.v. cihandeğer bağlılıklarının şerefiyle başları yukardadır. Böyle büyük bir cemaat içindeki mukaddes kuvveti harekete geçirecek ve uyandıracak büyük hâdiseler vücuda geliyor. Elbette o büyük kuvvetteki yüksek bir hamiyet duygusu feveran edecek ve İslam Alemine lâyık Liderler kadrosu, bu kuvvetin başına geçip, hak ve hakikat yoluna sevkedecek. Böyle olmasını, bu kıştan sonra baharın gelmesi gibi, âdetullahtan ve rahmet-i İlahiyeden bekleriz ve beklemekte haklıyız. Bundan dolayı, hem memleketimizde, hem de İslam Âleminde, Peygamberimizin s.a.v. neslinden gelen Seyyidlere büyük bir mes’uliyet ve vazife düşüyor. Bu vatanda Müminlerin ittifak ve ittihadına vesile ve sebeb oldukları gibi, Ortadoğu’da ve geniş Âlem-i İslam’da Dindar Cemaatlerin, Cemiyetlerin ve Hükümetlerin ittifak ve ittihadına vesile olmalarını âcilen bekliyoruz. 71 İki Cihan Harbinden dehşetli tahribat ile çıkan Avrupa’nın kurtuluş çaresi olarak 1951 yılında 6 ülke ile Kömür ve Çelik Birliğini ve 1957’de AET Avrupa Ekonomik Topluluğunu ve 1958’de Avrupa Atom Enerjisi Topluluğunu kurmaları, bizim için güzel bir örnektir. İslam Ülkeleri de derhal çekirdek bir birlik tesis ederek, hem kendi aralarında barış, kardeşlik ve sinerjiyi güçlendireceklerdir. Hem de dünya barışına ve huzuruna büyük bir katkıda bulunacaklardır. Bu çekirdek birlik için bazı alternatifler : 1.. Türkiye+ Azerbaycan+ İran+ Pakistan+ Türkmenistan+ Özbekistan 2.. ECO : EİT : Ekonomik İşbirliği Teşkilatı bünyesindeki Türkiye, Azerbaycan, İran, Türkmenistan, Tajikistan, Kazakistan, Pakistan, Afganistan, bu 8 devlete Irak, Suriye ve Ürdün’ü de dahil etmek 3.. Türkiye + Azerbaycan + Suriye + Irak + İran 4.. Türkiye + Libya + Mısır + S.Arabistan + Katar + Kuveyt + BAE + Suriye + Irak + Ürdün 72 Bu devletlerin kamuoyu, aydınları, halkı, siyasetçileri açısından hangileri daha büyük bir istek ve coşku ile İslam Birliği’nin kurulmasını istiyorlarsa, o şekilde katılımlar ile Başlangıç Birlik Devletleri bir araya gelip, ortak dış politika, savunma işbirliği, ekonomik işbirliği, ve eğitim ve kültürel işbirliğine başlayacaklardır. Çekirdek Birliğin gücünü, saygınlığını, başarılarını gören diğer İslam Ülkeleri Birliğe girmenin mecburi şartlarını kabul edip onlar da Birliğe katılacaklardır. Yüksek İslam Şurasına katılacak Üyeler : ● Her islam ülkesinin Milli Meclislerinin seçeceği 2 Siyasetçi Parlamenter üye. ● Her islam ülkesinin Milli Meclislerinin seçeceği 2 İslam Alimi. ● İslam Aleminden Seyyid Mürşidlerin kararıyla katılacak 5-10 Seyyid. ● Her islam ülkesinin Hükümetlerinin seçeceği Fen ve Teknoloji Bilgini, Profesörler. ● Her islam ülkesinin Meclislerinin seçeceği 2 Askeri Strateji Uzmanı Muvazzaf veya Emekli General. 73 ● Ve ihtiyaç duyulan diğer alanlardan birkaç Uzman Bilim İnsanı… KÜRD-TÜRK-ARAB İHTİLAFININ ÇÖZÜMÜ DE İSLAM BİRLİĞİ’DİR Osmanlı Devletinde Lazistan, Kürdistan, eyalet / bölge adıdır.. Elbette osmanlıca kitaplarda, haritalarda Kürdistan adı geçiyor. Ama Tarih boyunca bağımsız bir Kürdistan devleti kurulmamıştır. Kürdler ve Türkler Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye’yi beraber yönetmişlerdir. Eski Said’in eserlerindeki Kürdistan kelimesi de Osmanlı Devletinin bir eyaleti, bölgesi olduğu içindir. Bediüzzaman, bağımsız bir Kürdistan Devletine şiddetle karşı çıktı ve gazetelerdeki bu yazıları, bugün ASAR-I BEDİİYYE kitabında. İnşaallah, Bediüzzaman Hz’nin müjdelediği Müttefik İslam Cumhuriyetleri, İslam Birliği şeklinde kurulduğu zaman, ırkçılık, kavmiyetçilik, menfi milliyetçilik zehiri/şarabı Müslümanları zehirleyemeyecek ! Çünki Ümmetin Alimleri ve Siyasileri, Ümmetin Topraklarını 74 birlikte yönetecekler… El İslamiyetü Cebbetül asabiyyetel Cahiliyye Hadis-i Şerifi, menfi bir milliyetçiliği, ırkçılığı kesinlikle yasaklıyor. Kürd, Türk, Arab ihtilafını çözecek kesin çözüm İslam Birliği ve İslam Parlamentosu ve İslam Ordusudur. Elbette yerel konuları en iyi yerel yönetimler bilir ve dertleri takip ederler. Yerel Yöneticiler o bölgeleri yönetmeli. Lakin bugün otoyollar, hızlı tren ağları, havalimanları, enerji santralleri, doğalgaz ve petrol boru hatları, yiyecek üretimi ve dağıtımı, savunma, dış düşmanlara ve tehdidlere karşı hazırlık, Merkezi Yönetimi ve İslam Parlamentosunu muzaaf farz-ı ayn haline getirmiştir. İslam Birliği, Ümmetin siyasi, askeri, ekonomik bütün dertlerine hakiki ve tek çözümdür. 75 GENİŞ İSLAM BİRLİĞİ NASIL TEŞEKKÜL EDER? Çekirdek İslam Birliği kurulduktan sonra, Ekonomi, Savunma, Dış Politika, Eğitim, Kültür, Sosyal Adalet, Manevi Terakki alanlarında gösterilecek bir kaç senelik başarılı performans, 57 islam ülkesinin çoğunu yada büyük bir kısmını Birliğe kendi istekleriyle girmeye teşvik edecektir. İslam Ülkelerindeki Hükümetlere, Fikir Önderlerine, STK ve Cemaatlere mühim vazife ve mesuliyetler düşmektedir. İslam Birliği Meclisinin ve Barış Gücü Ordusunun ve genel olarak İslam Birliğinin teşekkülü ve başarıyla yürümesi için : ▪︎ Alem-i islam Uleması ▪︎ İslam ülkeleri STK’ları ▪︎ İslam ülkeleri Siyasileri ▪︎ İslam ülkeleri Sanatçıları ▪︎ İslam ülkeleri Akademisyenleri ▪︎ İslam ülkeleri Medya Patron ve Genel Yayın Yönetmenleri 76 başta olarak ortak toplantılar düzenlenmeli, ortak yol haritaları belirlenmelidir. İslam ülkelerinin istiklal ve istikballerinin ve bağımsızlık ve hürriyetlerinin yegane unsuru, bu ittihad ve birlik olduğunun bilincinde olarak, bunun iki cihan saadetinin vesilesi olduğunu bilerek çalışmalı ve fiili adımlar ve fiili neticeleri ortaya koymalıyız. Başta Peygamberimizin ve Hulefa-i Raşidinin, İslam tarihinde başarılarıyla Müslümanların gönlünde taht kurmuş devlet büyüklerinin, devlet yönetimine dair fikir ve uygulamalarının okutulduğu siyaset mekteplerinin kurulması çok mühimdir. İslam Birliğinin istikbalde devamı için tüm İslam ülkelerinden öğrenci alacak bu mektepler fikir olarak Birliğin gelecek nesillere aktarılması için önemlidir. İslam dünyasına uygun film, müzik, edebi eserler gibi sanat metinlerinin üretilmesi, çoğaltılması, dağıtılması, kontrol edip desteklenmesi, başarılı eserlerin belirlenip ödüllendirilmesi için, İslam Birliği Kültür Şurası sorumlu olacaktır. 77 İslam Birliği, islam dünyasına ait, facebook, youtube, instagram gibi Sosyal Medya platformlarını kurmalı ve muhafaza etmelidir. Bu platformların dünya çapında geniş Meşveret ve Fikir Üretim, Müzakere meclisleri haline gelmesini teşvik etmelidir. İslam Birliği ve Kardeşliği şart hatta farzı ayn olduğu için, Türkiye’nin başta Suudi Arabistan ve Mısır olmak üzere tüm Arab ülkeleriyle ve Asya’daki İslam Ülkeleriyle, eğitim ve kültürel işbirliginde, geniş kapsamlı olarak, tüm kurumlarımızı kapsayacak ortak projeler, geziler, burslar, etkinlikler organizesi, bekamız için şarttır. Arap kardeşlerimizi, Asya’daki Mümin kardeşlerimizi, batıdan daha fazla sevebilmemiz ve Avrupa muhabbetini tersine çevirmemiz gerekli. Bu bizim gelecek nesillerimize karşı belki en önemli mirasımız olacaktır. Karşılıklı Muhabbeti artıracak, maddi ve manevi projeler düzenlemeliyiz. Mesela, gençlik kampları, bilimsel araştırma projeleri, bilgi yarışmaları, Teknofest ve benzeri fuarlar, tanışma fuarlarının olması, forumlar ve sempozyumlar gibi… Arab kardeşlerimizde ve Asyalı ve Afrikalı kardeşlerimizde biz Türklere karşı güven arttırıcı neler yapılması gerekiyorsa yapmalıyız. 78 NETİCE Ey âlem-i İslâm! Uyan, Kur’ana sarıl; İslâmiyet’e maddî ve manevî bütün varlığınla müteveccih ol! Ve ey Kur’ana bin yıllık tarihinin şehadetiyle hâdim olan ve İslâmiyet nurunun zemin yüzünde naşiri bulunan yüksek ecdadın evlâdı! Kur’ana yönel ve onu anlamaya, okumaya ve onu anlatacak, onun bu zamanda bir mu’cize-i maneviyesi olan Nur Risalelerini mütalaa etmeye çalış. Lisanın, Kur’anın âyetlerini âleme duyururken, hal ve etvar ve ahlâkın da onun manasını neşretsin; lisan-ı halin ile de Kur’an’ı oku. O zaman sen, dünyanın efendisi, âlemin reisi ve insaniyetin vasıta-i saadeti olursun! Ey asırlardan beri Kur’anın bayraktarlığı vazifesiyle cihanda en mukaddes ve muhterem bir mevki-i muallâyı ihraz etmiş olan ecdadın evlâd ve torunları! 79 Uyanınız! Âlem-i İslâm’ın fecr-i sadıkında gaflette bulunmak, kat’iyyen akıl kârı değil! Yine Âlem-i İslâm’ın intibahında rehber olmak, arkadaş, kardeş olmak için Kur’anın ve imanın nuruyla münevver olarak, İslâmiyet’in terbiyesiyle tekemmül edip hakikî medeniyet-i insaniye ve terakki olan medeniyet-i İslâmiyeye sarılmak ve onu, hal ve harekâtında kendine rehber eylemek lâzımdır. Avrupa ve Amerika’dan getirilen ve hakikatta yine İslâm’ın malı olan fen ve san’atı, nur-u tevhid içinde yoğurarak, Kur’anın bahsettiği tefekkür ve mana-yı harfî nazarıyla, yani onun san’atkârı ve ustası namıyla onlara bakmalı ve saadet-i ebediye ve sermediyeyi gösteren hakaik-i imaniye ve Kur’aniye mecmuası olan Nurlara doğru “İleri, arş!” demeli ve dedirmeliyiz! Ey eski çağların cihangir Asya ordularının kahraman askerlerinin torunları olan muhterem din kardeşlerim! Beşyüz senedir yattığınız yeter! Artık Kur’an’ın sabahında uyanınız. Yoksa Kur’an-ı Kerim’in güneşinden gözlerinizi kapatarak gaflet sahrasında 80 yatmakla, vahşet ve gaflet sizi yağma edip perişan edecektir. Kur’an’ın mecrasından ayrılarak birleşmeyen su damlaları gibi toprağa düşmeyiniz. Yoksa toprak gibi sefahet ve şehvet-i medeniye sizi emerek yutacaktır. Birleşen su damlaları gibi, Kur’an-ı Kerim’in saadet ve selâmet mecrasında ittihad ederek, sefahet ve rezalet-i medeniyeyi süpürüp, bu vatana âb-ı hayat olan, hakikat-i İslâmiye sularını akıtınız. O hakikat-i İslâmiye suları ile bu topraklarda iman ziyası altında hakikî medeniyetin fen ve san’at çiçekleri açacak, bu vatan maddî ve manevî saadetler içinde gül ve gülistana dönecektir inşâallah. (Bediüzzaman, Tarihçe-i Hayat – 157)

Leave A Reply

Your email address will not be published.

File not found.