Obezite cerrahisinde işlem öncesi multidisipliner çalışma gerekli
KAYNAK DHA Beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi, egzersiz programları, ilaç tedavileri, cerrahi yöntemlerle çözümlenebilen obezitede güncel gelişmelerle birlikte endoskopik işlemlerle de tedavilerin gerçekleştirilebildiğini ifade eden Medicana International İstanbul Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü uzmanlarından Prof. Dr. Barış Yılmaz, “Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz alışkanlıklarının yanında ilaçlardan da yararlanılan obezite tedavisinde son yıllarda bariatrik cerrahi yöntemleri de uygulanıyor” diye konuştu. Obezitenin dünya çapında birçok olumsuz sonucu olan ciddi bir sağlık sorunu olduğunu belirten Prof. Dr. Yılmaz, “Obezite diyabet, kalp, karaciğer hastalıkları ve kanser için risk faktörü oluşturuyor. Bunun için de tedavi edilmesi gerekir. Obezitenin tedavisinde; diyet tedavisi, egzersiz tedavisi, davranış değişikliği tedavisi, ilaç tedavisi, cerrahi tedavi yöntemlerinin yanına son dönemlerde endoskopik yöntemler de uygulanmaktadır” ifadelerini kullandı. Endoskopik yöntemlerden Endoskopik Sleeve Gastroplasti’nin (ESG) sıklıkla uygulandığına dikkat çeken Prof. Dr. Yılmaz, “ESG, obezite tedavisinde kullanılan birçok medikal, endoskopik ve cerrahi işlemler içerisinde gelişmeye açık en güncel yöntemlerdendir. Vücut kitle indeksi 30-40 arasında olan obezite hastalarına önerilir. Hastaların tıpkı laparoskopik yöntemde olduğu gibi diyetisyen desteğiyle kilo vermeyi denemiş ancak diyetle bir sonuca varamamış olması gerekir. İşlem öncesi hasta mutlaka psikiyatri, endokrinoloji, iç hastalıkları branş doktorları ile birlikte multidisipliner olarak değerlendirilir. Bu değerlendirme sonrasında işlem uygulanabilir” dedi. Obezite cerrahisi sonrası kilo alan kişiler için de endoskopik yöntemin uygun olabileceğini belirten Prof. Dr. Yılmaz, “Bununla birlikte endoskopik yöntemden sonra cerrahi yöntem istenirse gerçekleştirilebilir. Kesin bir engel olmamakla birlikte, vücut kitle indeksi 40-45 gibi çok yüksek değerlerde olan hastalarda kişiye özel cerrahi tekniklerin değerlendirilmesi gerekir” diye konuştu. İşlemin genel anestezi altında gerçekleştirildiğine değinen Prof. Dr. Yılmaz, yöntemle ilgili şunları söyledi:“Uygulama öncesi gastroskopik inceleme önemlidir. Mide ile ilgili rahatsızlığı olan hastaların öncelikle tedavisi gerçekleştirilir. Ardından ESG işlemi yapılır. Ancak tümör varlığında bu yöntem uygulanmaz. İşlem sonrasında bir yılda beklenen kilo kaybı hastadan hastaya değişebilmekle birlikte yüzde 30 kilo kaybı beklenebilir. Kilo kaybı hastanın diyete uyumu, egzersiz düzeni, hekimle sıkı iletişimini koparmamasına, kontrollerine düzenli gitmesine bağlıdır. Dolayısıyla diğer obezite tedavilerinde olduğu gibi ESG de sağlıklı yaşam biçimini benimsemede hastalara yardımcı olmaktadır.” ESG sonrası beslenmede ilk bir hafta sıvı tüketildiğini ifade eden Prof. Dr. Yılmaz, “Bir hafta sıvı diyet sonrasında protein ağırlıklı beslenme sistemine geçilir. Beslenme programı beslenme ve diyet uzmanları tarafından hastalara iletilmektedir. ESG işleminden sonra organ kaybı olmadığı için vitamin, mineral veya demir eksikliği ilerleyen dönemlerde görülmemektedir. Obezite takibi amaçlı hastaların 3 ayda bir hekimlerine kontrole gitmeleri önem taşımaktadır. Genellikle ortalama 6 ay sonra endoskopi kontrolleri yapılmaktadır. Sonrasında ise hasta mideyle ilgili bir şikayet yaşamadıkça ve rutin genel sağlık kontrol süresi gelmedikçe endoskopi yapılmamaktadır” ifadelerini kullandı. Endoskopik obezite tedavilerinde mide balonu da uygulandığını ifade eden Prof. Dr. Yılmaz, “Obezite tedavilerinde kullanılan 3 tip balon vardır. Birincisi yutulabilir endoskopi olmadan uygulanan balondur. Bu balon 4 ay sonra eriyerek kaybolmaktadır. Her hastada standart uygulanmaktadır. İkincisi ise altı aylık endoskopiyle uygulanan balondur. Bu balon yine endoskopiyle çıkartılır. Üçüncüsü ise bir yıllık balondur. Bunun da çalışma prensibi altı aylık olanla aynıdır. Altı aylık ve bir yıllık balonlar midenin hacmine göre ve hastaya göre uygulanabilir. Balon, midede şişip yer kapladığı için açlık hormonu baskılanır ve tokluk hissi oluşturur” diye konuştu.