Ödülleri toplamaya başladı! Geleceğin trenine İsviçre’den ödül: Kafasında kurduğu senaryolarla ağızları açık bıraktı
Bir tren yolculuğu denince akla ilk Harry Potter serisinin ikonik treni Hogwarts Expresi gelir. Ancak günümüzde Hogwarts Expresini tahtından edecek çarpıcı bir tren yolculuğuyla karşı karşıyayız. Tesla ve SpaceX’in CEO’su Elon Musk, 2012 yılında olağanüstü yüksek hızlarda çalışmak üzere tasarlanan ve devrim niteliğinde bir tren teknolojisi olan ‘Hyperloop’ fikrini tanıttı. O günden bu yana dünya çapında bu alanda çalışmalar sürüyor. Saatte bin 200 kilometre hıza ulaşması öngörülen bu tren teknolojisi üzerinde İTÜ’nün Hyperbee takımı da 2022 yılından beri çalışıyor. 39 kişiden oluşan öğrenci takımı, geliştirdiği Hyperloop treninin prototipi ile İsviçre’de 15-21 Temmuz tarihlerinde düzenlenen EHW Hyperloop Yarışması’nda 3 farklı kategoride birincilik ödülü aldı. 10 ülkeden 28 öğrenci takımın katıldığı yarışmadan ödülle dönen ilk Türk takımı olmayı başaran ekibin kaptanı Hamza Bahadır Çelik ve Tuba Akbulut, geleceğin toplu taşıma aracını ve yarışmadaki başarılarını şöyle anlattı: UÇAĞIN YERİNİ BİLE ALABİLİR “Kara, hava, deniz ve demir yolundan oluşan ulaşım seçeneklerinin ardından Hyperloop, 5’inci nesil ulaşım teknolojisi olarak biliniyor. Bu teknoloji, demir yolu ile çok benzerlik gösterse de yapısal olarak bambaşka. Hyperloop teknolojisi, gelecekte demiryolu ulaşımının hatta havayolu ulaşımının alternatifi olma yolunda ilerliyor. Uçaklar saatte ortalama 600 ile 850 kilometre hıza ulaşırken Hyperloop teknolojisi saatte bin 200 kilometre hıza çıkabiliyor. Diğer yandan ortalama bir uçak saatte 5 bin litre yakıt tüketirken bu teknolojide hiçbir şekilde fosil yakıt kullanılmıyor. TREN HAVADA SÜZÜLEREK İLERLİYOR Hyperloop teknolojisi aslında bilim kurgu filmlerinde görmeye alışık olduğumuz araçlardan biri. Bu tren, elektrik enerjisiyle çalışıyor ve havası alınmış vakumlu tünelin içinde ilerliyor. Tren bu tünelin içinde hava direnciyle karşılaşmaksızın raylar üzerinde bir kaç santimetre yükselerek ilerliyor. . Trenin yükselmesi aynı mıknatıstaki gibi ters kutupların birbirini itmesiyle gerçekleşiyor. Böylece tren havada süzülerek ilerliyor. Bu nedenle biz bu araca ‘uçan tren’ diyoruz. Çin ve Japonya’da benzer manyetik sistemle çalışan trenler var. Ancak Hyperloop teknolojisinin onlardan ayrılan özelliği havası alınmış kapsülün içinde gitmesi nedeniyle daha yüksek hızlara çıkabilecek olması.
TASARIMIMIZ GERÇEĞE UYARLANABİLİR
Takım olarak Hyperloop teknolojisinin prototipi üzerinde çalışıyoruz. Yani çok daha küçük boyutlarda bu teknolojiyi geliştirmeye çalışıyoruz. Bu yıl yarışmaya katılırken hazırladığımız aracın ağırlığı 90 kilogram, boyu 1 metre 60 santim, genişliği de 50 santimetreydi. Aracımız saate 85 kilometre hızla gidebiliyor ve 600 watt elektirk enerjisine ihtiyaç duyuyor. Aynı zamanda kapsül yani vakumlu tünel üzerine de çalışıyoruz. Hazırladığımız bu sistem prototip olmasına rağmen gerçek boyutlarda hazırlandığında yolcu ya da yük taşıyabilecek durumda. Yarışmada da bize ödül kazandıran etkenlerden biri çalışmamızın gerçeğe uyarlanabilir olmasıydı. Ayrıca diğer takımların tasarımlarında hata payı çok yüksekti ve hassas bir sistemleri vardı. Ancak biz bu teknolojiyi gerçek hayatta da kullanılabilecek şekilde tasarladık. Bu da jürinin dikkatini çekti.”
TÜRK BAYRAĞINI İLK KEZ BİZ AÇTIK
ÖNE ÇIKAN VİDEO
İsviçre’de düzenlenen uluslararası yarışmaya Türkiye’den Yıldız Teknik, Gebze Teknik ve Gazi Üniversitesi’nden 3 ekibin daha katıldığını dile getiren takım kaptanları, şöyle devam etti:
“Onlar yarışmanın sunum kategorisinde yarıştı. Yani bir araç değil fikir sunumu yaptılar. Yarışmanın böyle bir alanı da var ve geçen sene biz de bu kategoriden katılmıştık. Ancak bu yıl biz yarışmaya ‘gelecek vaat eden alt sistemler’ kategorisinden katıldık. Bu kategoride de 3 alana başvurduk. Teknik olarak aracımızın bazı özellikleri incelendi ve katıldığımız çekiş, yönlendirme, algı ve kontrol alanlarında birincilik ödülü aldık. Türkiye’den geliştirdiği araçla yarışmaya giden, teknik alanda yarışan ve ödülle dönen ilk takım biz olduk. Yarışmadan bu başarıyla dönmeyi bekliyorduk, hedeflediğimiz gibi de oldu. Sahneye 3 kez çıkıp Türk bayrağını açmak çok gurur vericiydi.
BU TEKNOLOJİNİN ÖNCÜSÜ OLACAĞIZ
Bu teknolojinin gerçek boyutlu versiyonun kullanıma açılması ve yolcu veya yük taşıması için daha 15 yıl olduğunu düşünüyoruz. Biz de bu süre zarfında sistemlerimizi geliştirmeye devam edeceğiz. Yeni bir teknoloji üzerine çalışıyoruz ve Türkiye’de bunun öncüsü olma konusunda iddialıyız.”