Ortadoğu’da yeni Türk çağı – BERCAN TUTAR

0

Suriye’deki devrim hemen herkese tarihi fırsatlar sunuyor. Hem iç hem de dış güçler eğer uzlaşabilirlerse yeni bir istikrar ve barış ortamı sağlanır. Fakat jeopolitik hırslar ve stratejik açgözlülük baskın gelirse kaotik statüko daha da alevlenerek devam eder.

Fakat bu kez konjonktür ülkemizden yana. Canla başla bölgedeki ateşi söndürmeye çalışan Türkiye’nin eli bu kez çok daha güçlü. Ancak Suriye’nin çehresini değiştiren halk devriminde gözler yapıcı olan Türkiye ve Katar dışında yıkıcı konumdaki İsrail ve ABD üzerinde de odaklanıyor.

Yeni süreç konuşulurken İran, Rusya, Körfez ülkeleri ve hatta Suriye’nin eski efendisi Fransa’nın ise esamisi bile okunmuyor. Şunu da belirtelim ki Suriye’deki gelişmelerden dolayı özellikle İsrail ve Amerikalı neo-conlar zafer sarhoşluğu içinde.

Siyonist-Evanjelik lobinin medya organları, Hamas’ın Aksa Tufanı Taarruzu’nu gerçekleştirdiği 7 Ekim 2023 ile Suriye’de 61 yıllık Esad rejiminin devrildiği 8 Aralık 2024 arasındaki 14 aylık zaman dilimini ‘tarihin hızlandırıldığı aşama’ olarak niteliyor.

Bazı çılgın Siyonistler ise bu süre zarfında Ortadoğu’nun gelecekte II. Sykes-Picot diye nitelenebilecek köklü jeopolitik dönüşümlerden geçtiğine inanıyor.

***
Siyonist lobinin tek ve en büyük endişesi Sayın Erdoğan ile çok iyi bir frekans yakaladığını söyleyen Donald Trump’ın 20 Ocak’ta yemin ettikten sonra izleyeceği politikalar.
Zira her ne kadar Trump’ın kabinesi yeminli İsrail yanlısı neo-conlar ve azılı Siyonistlerle doldurulmuş olsa da Erdoğan faktörü bütün kirli hesapları altüst ediyor.
Hem sahadaki ve masadaki özgül ağırlığımız hem de yeni ABD Başkanı Trump’ın Suriye’nin geleceğinde Türkiye’nin kilit aktör olduğunu bizzat itiraf etmesi, İsrail’in bölgeye yönelik kirli stratejilerinin yeni dönemde birçok engelle karşı karşıya kalabileceğinin birer göstergesi olarak okunuyor.
Çünkü I. Dünya Savaşı’ndan sonra sınırlarımızı keyfi olarak şekillendiren Avrupalı güçlerin ülkemizi hapsettiği Lozan parantezi artık paramparça. Bunun en büyük kanıtlarından biri de MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Şam’da attığı zafer turuydu.
Kuşku yok ki Ortadoğu’da yeni bir Türk çağı başlıyor. Şu an İsrail ve ABD kendilerini kazanan taraf diye lanse etse de onlar da en az diğer Esadçılar kadar ölümcül darbeler aldı.

***
İsrail ve ABD, İran ile Rusya’nın kaybını kendi hanelerine kazanç diye yazarak teselli buluyor. Varsın bulsunlar. Fakat Ortadoğu’da esen Türkiye rüzgârının bütün sinsi projeleri akamete uğratacağının da farkındalar.
Zira Osmanlı’nın evrensel ve cihanşümul imparatorluk refleksleriyle teçhizatlı bir aktörün bulunduğu yerde hiçbir sömürgeci gücün daha fazla barınamayacağını iyi biliyorlar.
Dolayısıyla bu imparatorluk asabiyesi, şimdiye kadar ülkemize karşı güdümlü birer füzeye dönüştürülen bütün siyasi, tarihi, toplumsal ve kültürel tuzakları tuzla buz edecektir.
Çünkü Lozan’dan beri ‘yumuşak karnımız’ haline getirilen farklılıklar artık bize karşı kullanılan bir silah olmaktan ziyade bizi daha da kuvvetlendiren, birleştiren ve bütünleştiren dinamik, tarihi ve toplumsal birer manivelaya dönüşecektir.
Hâsılı kelam, kılavuzu Osmanlı’nın evrensel mefkûresi ve stratejik aklı olan Türkiye’nin evine ve tarihine yürüyüşü sadece ülkemizdeki değil bölgemizdeki bütün sömürgeci denge ve denklemleri de yıkıp yeniden kuracaktır.

Leave A Reply

Your email address will not be published.

File not found.