‘Post Truht Atatürkçüler’! Son dönemde “iç cephe”ye yönelik saldırılar yoğunlaştı
Mahmut Övür, son dönemde Türkiye’ye yönelik iç cephe saldırılarının arttığını belirtti. Sabah gazetesi yazarı Övür, bu saldırıların Batı Bloku’nun Türkiye’yi sıkıştırma operasyonunun bir parçası olduğunu söyledi. Atatürk üzerinden toplumsal gerilim üretme girişimlerinin sürdüğünü ifade eden Övür, toplumun bu tür oyunlara karşı bilinçli olması gerektiğini vurguladı. Mahmut Övür, şunları kaydetti: “Son dönemde hiç de hafife alınmayacak ve dört koldan “iç cephe”ye yönelik saldırılar yoğunlaştı. Kim ne derse desin, bu saldırılar ABD ve Batı Bloku’nun Türkiye’yi sıkıştırma operasyonundan başka bir şey değil. Çevremizi askeri üstlerle kuşattıkları yetmiyormuş gibi içeride de toplumsal fay hatlarını harekete geçirmek için her şey yapılıyor. Suriyeli göçmenler, Kürt ve Alevi meselesi gibi bütün hassas konulara dokunmaya da devam ediyorlar. Hiç vazgeçmedikleri şey ise; Atatürk üzerinden toplumsal gerilim yaratmak. Bütün kaos süreçlerine ve darbe öncelerine bakın en başat konu, Atatürk… Bugünlerde yine bu konu öne çıkartılıyor. En son askeri okullardaki mezuniyet törenlerini izlediniz, hem Başkan Erdoğan’ın “tarihi” konuşmaları muhteşemdi hem de üç genç kızın üç harp okulunu birincilikle bitirmeleri… O tarihi konuşmalardan cumhurbaşkanının şu uyarısını hatırlatmakla yetinelim: “İç kalemizde gedik açılırsa bunu toparlamak meşakkatli olacaktır. Hepimiz bedel öderiz.” Ne yazık ki biz bunları değil, üzerinde siyaset yapılmaya müsait “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” gösterisini tartışmaya başladık. (…) Böyle bir zeminde, CHP ve çevresinin 2004’ten sonra AK Parti’ye karşı hem de darbe dinamiğinin harekete geçtiği bir dönemde sahiplendiği ve siyasi slogan yaptığı “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sözünü seslendirmek hiç de masum bir hareket değil. O görüntülerin sızdırılması, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Saraçhane medyasının sahiplenmesi de bunu gösteriyor. Bakın, İHA-SİHA’ları KAAN ve TCG Anadolu’yu yapan, kendi yerli uydusunu uzaya gönderen kadrolar için Cumhuriyet gazetesinin güya en makul olması gereken ismi Orhan Bursalı ne yazıyor: “Bunlara kalsa harp okullarında fizik, kimya, matematik değil, mızraklı ilmihal okuturlar öğrencilere.” Gerçekten çok yazık, bu dil kutuplaştırıcı ve ötekileştirici değil de nedir? Bu yazıları referans alan siyasi aktörlerin yaklaşımı da farklı değil. Daha bir yıl önce, “Seçmende bir duygusal kopuş var. Sıkışınca Milli Mücadele’den, Atatürk’ten bahsederek alkış alarak ilerlenemez” diyen Özgür Özel, mal bulmuş mağribi misali o genç çocukların söylemine sarılıyor. Tıpkı 70’lerde gençleri aldatan ve darbecilerle iş tutan Doğan Avcıoğlu-İlhan Selçuk gibi… Allah’tan bugün birçok şey çok daha net görünüyor. Toplum, “Mavi Vatan masal” diyen, “Libya’da Karabağ’da ne işimiz var?” diye nutuk atan, bölgede ABD aparatı PKK’nın siyasi ayağı DEM’le kent uzlaşısı yapan hatta DEM’lilerin “Mustafa Kemal’in itleri” hakareti karşısında susan siyasetçileri görüyor. (…) Rahmetli Uğur Mumcu’nun dediği gibi dün “Gardırop Atatürkçüleri” vardı, bugünse onların yerini “Post Truth Atatürkçüler” aldı. (…)”