SABAH, uyuşturucu ve suç ilişkisini masaya yatırdı: 10 suçludan 9’u madde bağımlısı

0

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) raporları, madde bağımlılığının özellikle genç nüfusta yaygın olduğunu ve bağımlılık vakalarının önemli bir kısmının suç işleme potansiyelini artırdığını gösteriyor. Özellikle son zamanlarda işlenen cinayetlerin birçoğunun ardından suçu işleyenin madde bağımlılığı olduğu ortaya çıktı. SABAH’a konuşan uzmanlar madde bağımlılığı ve suç işleme ilişkisini değerlendirdi.

* İSTANBUL EMNİYETİ: 2023’e gören ele geçirilen uyuşturucu miktarı yüzde 36 arttı.

* ADLİ BİLİŞİM UZMANI İSA ALTUN: Kişinin gerçeklik algısı bozuluyor. Beyin zehirleniyor, suça itiliyor.

* PSİKOLOG ÖZGENUR TAŞKIN: Dünyada uyuşturucudan 500 bin ölüm yaşanıyor. Aile doğru yaklaşımla tedaviye katkı sağlayabilir.

* SOSYAL BİLİMCİ DOÇ. TUĞBA ÖZTÜRK: Ebeveynler çocuklarına daha dikkatli yaklaşmalı.

* SOSYOLOG ŞEYMA YILMAZ: Aile dinamikleri bağımlılığı tetikliyor.

* 16 YIL SONRA KURTULAN HAKAN KAYA: Bir kereden bir şey olmaz düşüncesi batağa çekiyor. İstanbul genelinde uyuşturucuyla mücadele çalışmaları kapsamında, 2024 yılı içerisinde bir önceki yıl ile kıyaslandığında yüzde 36’lık bir artışla 16 ton 14 kilogram 280 gram uyuşturucu madde, 13 milyon 295 bin 830 adet ekstazi, captagon ve sentetik ecza hapı ele geçirildi. Yapılan operasyonlar neticesinde uyuşturucu madde ticareti yaptığı değerlendirilen 5 bin 642 şahıs tutuklanarak cezaevine gönderildi. Tutuklanan şahıs sayısı bir önceki yıla göre yüzde 41 oranında artış gösterdi.

10 SUÇLUDAN 9’U MADDE KULLANIYOR

Adli Bilişim Uzmanı ve Bağımlı Danışmanı İsa Altun bağımlı kişinin maddenin etkisi ile zamanla gerçeklik algısının bozulduğunu ve sağlıklı kararlar veremediğinin altını çizerek, bağımlılığın beyni zehirlediğini söyledi. Altun; “Adliyeye getirilen 10 suçludan 9’unun madde bağımlılığı var. Özellikle metamfetamin çok yaygın hem daha kolay ulaşılıyor hem de vücutta dopamin patlamasına yol açıyor. Kişide özgüven üst seviyelere çıkıyor ve kendisini tanrı zannediyor. Maddeden yoksun kaldığı durumlarda da agresifleşme, öfke durumları yoğunlaşıyor, insanlardan nefret etmeye başlıyor ve bu durum kişiyi intihara ve suç işlemeye itiyor. Burada aile yapısı büyük önem taşıyor. Bozuk ve parçalanmış aile yapısı içerisinde olan 15-21 yaş arasındaki ergen bireyler, sosyal medyadaki algıya daha çabuk kapılabiliyorlar. Ailede değer görmeyen birey uyuşturucu, alkol ve sigara kullanarak kendini kanıtlamaya çalışıyor. Bu durumun yarattığı fiziksel ve psikolojik etkiler de suç işlemeyi kaçınılmaz hale getiriyor.” İfadelerini kullandı.

UYUŞTURUCUYA OLAN TALEP ÖNLENMEDEN TİCARETİYLE MÜCADELE EDİLEMEZ

Altun sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Toplumlar için büyük bir problem haline gelen madde kullanımı ve bağımlılığı ile mücadele çok boyutlu bir sorun olmakla birlikte, böyle bir sorunla etkili ve başarılı mücadele ise ilgili tüm kurum/kuruluşların koordinasyonu, birlikteliği ve desteği ile yürütülmesi gereken bir süreci kapsar. Uyuşturucu kaynaklı suçlar hem sağlık hem de güvenlik sorunu oluşturuyor. Küreselliği nedeniyle çok boyutlu bir mücadelenin ulusal ve uluslararası paydaşlarca uyum içerisinde yürütülmesini gerektiren bir alandır. Uyuşturucuya olan talebi önlemeden, ticaretiyle mücadele etmek oldukça güçtür.”

SATICILAR ÇOCUKLARI KULLANIYORLAR ÇÜNKÜ ÇOCUKLAR CEZA ALMAZ ANLAYIŞI VAR

Uyuşturucu madde satıcılarının sosyal medyada özel emojiler kullandıklarına değinen Altun, “Torbacılar son dönemlerde çocukları kullanıyorlar. Çocukların ceza almayacaklarını bildikleri için suç çeteleri çocukları kullanıyor. Torbacılar ve kullanıcılar sosyal medya hesaplarında özel işaretler ve rakamlar (hint keneviri sembolü, 7/24, eros tanrıçası, şırınga, kaşık) gibi semboller ve emojiler kullanıyorlar.” dedi.

GENÇLERİ SOSYAL MEDYA İLE ZEHİRLİYORLAR

Altun sözlerinin devamında şunları kaydetti; “Bağımlılıkla mücadelede ‘sokak çalışması’ olmadan başarı sağlamak mümkün değildir. Sokağın ruhunu teneffüs etmeden yapılan çalışmalar ve projelerin sağlıklı sonuçlar sağlaması düşünülemez. Torbacılar daha çok genci etkilemek için gençler arasında kullanımı artan metamfetaminin ‘kişiye sonsuz güç enerji verdiği, mutluluk sunduğu, farklılık sağladığı, kilo verdirdiği, statü kazandırdığı, özgüvenini artırdığı’ gibi akla mantığa aykırı, saçma sapan ve bilimsel olmayan yalan ve tuzaklarla kandırıyorlar. Torbacıların hedefinde uzun yol şoförleri de var. Uzun yola çıkan şoförleri uykuyu baskılayan, uyanık ve diri tutacak tek maddenin metamfetamin olduğu yalanını söylüyorlar.”

MADDE KULLANIMI BİREYİN SALDIRGANLAŞMASINA YOL AÇIYOR

Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın madde kullanımının ciddi bir sorun olduğunu ve bu bireylerin dürtü kontrol bozukluğu yaşadığının altını çizerek şu ifadeleri kullandı; ”Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, dünya genelinde her yıl yaklaşık 35 milyon kişi madde kullanım bozukluğuna sahip. Türkiye’de yapılan araştırmalara göre de, suça karışan kişilerin yüzde 50’den fazlasının geçmişinde veya mevcut durumda madde bağımlılığı hikayesi bulunmaktadır. Madde kullanımı, bireylerde dürtü kontrol bozukluklarını tetikleyerek saldırganlık ve suça meyilli davranışlara yol açabilir. Bu tür bağımlılıklar, bireylerin toplumsal normları göz ardı etmesine ve yasa dışı faaliyetlerde bulunmasına neden olabilir.

UYUŞTURUCU KULLANIMINDAN YILDA 500 BİN ÖLÜM GERÇEKLEŞİYORTaşkın sözlerini şöyle sürdürdü; “Bağımlılığın bireye bireysel etkilerine bakıldığında ise, araştırmalara göre, uyuşturucu kullanımına bağlı olarak dünya genelinde yılda yaklaşık 500 bin ölüm meydana geliyor. Bağımlılık tedavi edilmediğinde, bireyin fiziksel sağlığı kadar psikolojik sağlığı da büyük zarar görebilir. Bu durum, suç eğilimlerini artırmakta ve özellikle saldırgan davranışlar ile hırsızlık gibi suçlarla ilişkilendirilebilir. Madde kullanım bozukluğu, bireyin sağlıklı sosyal ilişkiler kurmasını engeller ve yasa dışı davranışlara olan eğilimini yükseltebilir. Alkol ve uyuşturucu madde kullanımı, hem bireyin kendine hem de çevresine zarar verme olasılığını artırır. Araştırmalara göre bu tür bağımlılıkların özellikle genç nüfusu etkilediğini ve toplumda şiddet vakalarının artmasına katkı sağladığını belirtmektedir.”

AİLE DOĞRU YAKLAŞIMLA TEDAVİYE KATKI SAĞLAYABİLİR

Aile bireylerinin tutumuna ve bu konuda toplumun bilinçlenmesine de değinen Taşkın, “Bağımlı bir bireye sahip olmak, aile için zorlu bir süreç. Biz psikologlar bu sürecin yönetiminde ailelerin destekleyici, ancak sınır koyan bir yaklaşım benimsemeleri gerektiğini özellikle belirtmekteyiz. Şu adımlar izlenebilir, destek, tedaviye teşvik, sınırlar koyma, destek gruplarına katılım. Araştırmalara göre, bağımlılıkla mücadelede toplum, aile ve birey iş birliği önemlidir. Yani süreç üç ayaktır. Bu üç ayağında çok güçlü olması önemlidir. Aileler, bağımlı bireylere doğru yaklaşımla, sürece katkıda bulunabilir ve toplum sağlığının korunmasında önemli bir rol oynayabilir. Sağlıklı toplum yapısının korunması için aile, toplum ve devlet iş birliği içinde hareket etmelidir.” İfadelerini kullandı.

MADDE BAĞIMLISI BİREYLERİN ŞİDDET EĞİLİMLERİ VAR

Sosyal Bilimci Doç. Dr. Tuğba Aydın Öztürk, madde bağımlılığı olan bireylerin şiddete eğiliminin fazla olduğunu söyleyerek, “Son haftalarda üst üste aldığımız kadın cinayetleri ve küçük çocuklara uygulanan taciz olayları haberleri herkesin psikolojisini olumsuz yönde etkilemiş durumda. Semih Çelik’in iki genç kızı ve sonrasında ise kendisini öldürmesi olayının pek çok farklı boyutu var. Çelik’in geçmişinde madde bağımlılığı olduğunu öğreniyoruz. Madde bağımlılığında suça yatkınlık vakaları gerçekleştiğini biliyoruz. Bu kişilerin hem maddeye ulaşmak için, hem de madde etkisindeyken suç işlediğini söylemek mümkün. Fakat madde kullanmak her zaman bir sebep değil sonuç olarak da ele alınmalı. Aileyle yapılan röportajlar Çelik’in defalarca kez ‘hayat boş’ ifadesini kullandığını, hayatını kaybeden genç kıza karşı ısrarlı takipte bulunduğunu, şiddet içeren internet sitelerinde çokça vakit geçirdiğini ve gördüğü psikolojik tedavi esnasında ilaçlarını kullanmadığını görüyoruz.” dedi.

EBEVEYNLER ÇOCUKLARINA DAHA DİKKATLİ YAKLAŞMALI

Öztürk sözlerini şöyle sürdürdü; “Kadınlara karşı düşmanca hatta canice tavırlarda ve saldırılarda bulunan erkekleri ifade etmek için kullanılan bir kavram var: İncel erkeklik, Türkçesi istemsiz bekarlık olarak çevriliyor. Bu kişilerin birtakım ortak özellikleri olduğu söylenebilir. En önemlisi kadınlara karşı öfke duyuyorlar ve kendilerini toplumdan izole olmuş hissediyorlar. Böyle gençler bir hayat amacına tutunmamış, çevrimiçi platformlarda aşırı vakit geçiren, cinsiyetçi önyargılara sahip ve düşük özgüvenli olabiliyorlar. Üstüne bir de madde kullanımı eklendiğinde gelinen boyutu görüyoruz. Bu olaylar yaşanmaya devam ettikçe toplumda kadın ve çocuklar başta olmak üzere kimse kendisini tam olarak güvende hissedemiyor. Adalet ve hukuk arayışı toplumun en büyük beklentisi. Fakat uzun vadede bu iş ancak ki aile, okul ve devletin bir araya gelip çözüm getirebileceği bir konu. Ebeveynlerin çocuklarına karşı her zamankinden daha dikkatli yaklaşması, sosyal hizmet uzmanı, psikolog ve sosyologların kurumlar aracılığıyla çocuk ve gençlerle sık sık görüşmeler yapması gerekiyor.”

AİLE DİNAMİKLERİ BAĞIMLILIĞI TETİKLİYOR

Sosyolog Şeyma Yıldırım Yılmaz aile dinamiklerinin madde bağımlılığında etkisinin fazla olduğunu söyleyerek, “Yapılan araştırmalar bağımlılığa birçok etkenin neden olabileceğini ve buna tek bir neden göstermenin mümkün olmadığını göstermektedir. Ancak, ailenin ve aile dinamiklerinin madde kullanımındaki önemi oldukça yüksektir. Diğer taraftan, madde bağımlılığı yaşayan kişi sosyal uyum konusunda ciddi problemler yaşamakta ve madde kullanımının devam ettiği süreçte suça karışma olasılığı kaçınılmaz bir hal almaktadır. Bunun yanında, madde kullanımı/bağımlılığı yaşayan kişinin herhangi bir suça karışmadığı sürece zorla tedavi edilmesi veya hukuki bir yaptırım uygulanması mümkün değildir.” Şeklinde konuştu.

BİR KEREDEN BİR ŞEY OLMAZ DÜŞÜNCESİ UYUŞTURUCU BATAĞINA ÇEKİYOR

Antalya’da yaşayan 37 yaşındaki Hakan Kaya 2000 yılının başında ‘bir kereden bir şey olmaz’ diyerek arkadaş ortamında madde kullanmaya başladı. Yaklaşık 16 yıl uyuşturucu madde kullanan Kaya, sahte mutluluğun kurbanı olduğunu dile getirirken, kendisinde meydana gelen fiziksel ve psikolojik tahribatın ardından bu bağımlılıktan kurtulmaya karar verdi. Rehabilitasyon merkezindeki tedavinin kendisinde işe yaramadığını söyleyen Kaya, vitamin ve mineral takviyeleriyle vücudundaki eksik olan bütün her şeyi tamamlayarak ve kişisel gelişim eğitimleri de alarak madde bağımlılığından kurtuldu. Gençlerin “bir defadan bir şey olmaz” mantığıyla uyuşturucu batağına düştüğünü söyleyen Kaya, ilk kullanımdan sonra beynin o maddenin tadını hatırladığını ve kişinin uyarıcı maddeyi aradığını dile getirdi. Bağımlı hale gelen kişinin uyuşturucu maddenin yoksunluğunda ailesine ve çevresine zarar verdiğinin altını çizen Kaya, ortaya çıkan saldırganlaşmanın bireyi suç işlemeye ittiğini dile getirdi.

MADDE BAĞIMLISI MANTIK DIŞI DÜŞÜNMEYE BAŞLIYOR

Bağımlı insanın düşüncesinin her zaman kafasının güzel olması diyen Kaya, “En büyük yaralarımızdan biri uyuşturucuyken bir diğeri kadın cinayetleri, bunların ikisinin de birbiriyle bağlantısı var. Birçok insan metamfetamin dediğimiz maddenin etkisinde olarak aileye, kadınlara birçok kişiye şiddet uygulamaya başladı. Psikolojik nedenler ve aile içinde yaşanan sorunlardan ötürü yönlenmiş oldukları bu maddelerin vermiş oldukları sonuç, hayatta en sevdiği ve değer verdiği insanlara zarar vermek oluyor. Çünkü maddeyi kullanan insan en sevdiği kişiler olan annesi, babası ona içme, yapma etme deyince ona düşmanmış gibi geliyor. Bağımlılık psikolojik bir beyin hastalığı. Uyuşturucu madde bağımlısı olan kişinin düşüncesi genellikle şöyle oluyor, bir şekilde birini öldürecek, zarar verecek ya da içerken ölecek toprağın altına gidecek. Evde 7-8 tane ham maddeyi kaynatarak kolayca elde edilebilen uyuşturucu madde, uyku hormonunu tamamen kapatıyor, sizi uyutmuyor. Kişi halisünasyon görmeye başlıyor, düşüncelerini kontrol altında tutamıyor ve mantık dışı düşünmeye başlıyor. Bu durum çok kısa sürede cinayete dönüşebiliyor.” dedi.

DAMARLARIMIN İYİLEŞMESİ 5-6 SENEYİ BULDU

Kaya sözlerini şöyle sürdürdü; “Maddenin vücutla ilk teması olanlar kriz ya da istek yaşamaz ama şöyle bir şey vardır birey olarak karakterde sorun varsa yani şımarık bir karaktere sahipse, 2-3 kere içtikten sonra abartarak içecektir çünkü vücut onun yoksunluğunu arıyor. Öncelikle psikolojik daha sonra fiziksel ağrılar başlıyor. Önce beyni ele geçiriyor daha sonra vücutta istek oluyor. Eklem ağrıları, kas gerilmeleri, bel ağrısı, aşırı terleme, mide ağrısı, diş sıkma, burun akıntısı ve saç dökülmesi oluyor. Şöyle söyleyeyim ben 16 yıl içerisinde 6-7 yıl aralıksız madde kullandım, o zamanlar bağımlı olduğumu düşünmüyordum daha sonrasın da uyuşturucu madde kullanmadan iş yapamaz hale geldim. Ben şuan 1.83 boyunda 80 kiloyum, madde kullandığım dönem 46 kiloya kadar düştüm. Bacaklarımda yaralar oluştu, uyuşturucuyu damardan aldığım için kolum kesilecekti. Damarlarımın iyileşmesi 5-6 seneyi buldu. Hastaneye gidiyordum 2 dakikalık kan alma işlemi 2 saati buluyordu.”

BAĞIMLILIKLA MÜCADELESİ SÜRÜYOR

Uzun süredir rehabilitasyon merkezi adı altında bulunan iyileşme köyünde bağımlıların kurtulması için mücadele eden Hakan Kaya, Antalya’nın bağımlılıkla mücadelede pilot bölge olması için çalışmalarına devam ettiğini söyleyerek, “Ben sürecin çok zorlu ve baş ağrıtıcı olduğunu bildiğim için insanlara bir şekilde konuşarak, anlatarak ve motive ederek destek olmaya çalışıyorum. Grip olduğunuzda nasıl ki vitamin takviyesi alarak, vücuttaki negatif olan virüsleri atmaya çalışıyorsanız, bağımlı kişi de kurtulmak için vücudunda eksik olan vitamin ve mineralleri takviye ederek, maddenin vermiş olduğu zararı vücuttan atıp hücreleri tekrardan yenilemeli. Bununla beraber kişisel bilinç eğitimleri de alarak, ailede boşluk kimdeyse bunun psikologlar eşliğinde analizi yapılarak tedavi edilmeli.” dedi.

Leave A Reply

Your email address will not be published.

Siteden backlink almak için : https://join.skype.com/invite/KPVoMIIOqxat
montenegro buy car montenegro sale car montenegro rent apartment montenegro sale apartment