Şair Hilmi Yavuz, İZÜ öğrencileri ile buluştu
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü tarafından düzenlenen “Şiir ve Medeniyet” başlıklı etkinliğe, Türk Edebiyatının önde gelen isimlerinden Hilmi Yavuz, konuk oldu. Abdullah Tivnikli Konferans Salonunda düzenlenen programda usta şair, şiir ve medeniyet kavramlarını ele aldı. Acar: Hilmi Yavuz, birleştirici bir düşünce insanıdır Programa; İZÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan İçener ile İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emin Köktaş’ın yanı sıra akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Etkinliğin açış konuşmasını gerçekleştiren Rektörü Acar, Hilmi Yavuz’u ağırlamaktan duydukları mutluluğu dile getirerek şu ifadeleri kullandı: “Bilim, yalnızca pozitif bilimlerle sınırlı değildir. Edebiyat ve sanatı da bilimin bir parçası olarak görebiliriz. Şiir, hayatın ve ölümün hakikatini keşfetmenin yollarından biri. Bugün bizlerle olan Hilmi Yavuz hocamız, eserleriyle ülkemizin medeniyet birikimine büyük katkılar sunmuş, birleştirici bir düşünce insanı.” Yavuz: Şiir ve edebiyat, medeniyetin aynasıdır Türk Edebiyatının yaşayan efsanesi Hilmi Yavuz ise konuşmasında şiir ve medeniyetin tarihsel süreçteki dönüşümünü ele aldı. Şiir ve edebiyatın, medeniyetin aynası olduğunu vurgulayan Yavuz, medeniyetin gelişim dönemlerini üç aşamada inceledi: Avcılık-toplayıcılık, tarım ve şehirleşme. Yavuz, özellikle Türk şiirinin bu dönüşümlere nasıl tepki verdiğini şöyle özetledi: “Yunus Emre’nin şiirlerinde ‘buğday’ metaforu, tarım toplumunun edebiyata etkisini gösterirken, Divan Edebiyatı ise şehirleşme ile birlikte soyut ve estetik bir düzlemde gelişti. Tanzimat dönemiyle Batı ve Doğu medeniyetlerinin etkileri birleşirken, Yahya Kemal ve Ahmet Haşim gibi şairler bu sentezi ustalıkla yansıttı.” “Tanzimat dönemi şiirde kırılmadır” Hilmi Yavuz, Tanzimat dönemi şiirine de değinerek, bu dönemin Batı ve Doğu medeniyetlerinin etkilerinin bir arada görüldüğü bir kırılma noktası olduğunu belirtti. Tanzimat şairlerinin aidiyet ve mensubiyet kavramları üzerinden bir tartışma yürüttüğünü ifade eden Yavuz şunları söyledi: “Aidiyet, İslam medeniyetine bağlılığı ifade ederken, mensubiyet Batı medeniyetine yönelimi simgeliyordu. Yahya Kemal ve Ahmet Haşim gibi şairler, bu iki farklı medeniyeti birleştiren bir anlayış geliştirdiler. Yahya Kemal’in eserlerinde Osmanlı estetiği ve Batı şiir geleneğinin iç içe geçtiğini, Ahmet Haşim’in ise sembolizm ve bireysel duyarlılığı bir araya getirdiğini görebiliriz.” Hilmi Yavuz, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Şiir, yalnızca bir estetik arayış değil, medeniyetin ruhunu anlama çabasıdır. Medeniyet tarihine bakıldığında, her büyük dönüşümün ardında bir şiir anlayışının yattığını görmek mümkündür. Bu nedenle, şiir ve medeniyet birbirinden ayrı düşünülemez.”