Sen nasıl hafızsın be adam! Şu rezilliğe bakın hele
Ahmet Davutoğlu’na yakın Karar gazetesinin hafız yazarı Mehmet Ocaktan, zihninin nasıl iğdiş edildiğini bir defa daha gözler önüne serdi. Solak mahalleye yaranmak için bugüne kadar atmadığı takla kalmayan Ocaktan, bu kez de “dindar nesil” kavramını alaya aldı. Ocaktan, “Sen nasıl hafızsın” dedirten yazısında özetle şu herzeleri yumurtladı: “İktidar bu zihniyet yapısıyla modern bir eğitim sistemi oluşturamayacağını bir gün anlar mı bilmem ama dünyadaki başarılı eğitim modelleri ortada dururken ‘dindar nesil’ yetiştirme ısrarının boş bir hayalden öteye geçemeyeceği kesin. (…) Maalesef kendi ideolojik hayal dünyasının bir adım ötesini göremeyen AK Parti iktidarı, genç kuşakları anlamaktan bile aciz durumda. Çünkü AK parti kuruluş ilkelerinde ortaya koyduğu hukuk, özgürlük gibi hedeflerinden vaz geçti ve şimdi bir tek hedefi var; Anadolu kasabalarındaki teyzelerin, amcaların oyunu alabilmek…
ÖNE ÇIKAN VİDEO Oysa ülkede yepyeni bir genç jenerasyon var ve onların dünyası AK Parti’nin hamasetçi dünyasından teğet bile geçmiyor. Dahası, bizzat AK Partili ailelerin çocukları anne-babalarının siyasal tercihlerini paylaşmıyor ve oy verdikleri partiyi ‘köylü’ olarak görüyor… Öyle AK Partili aileler tanıyorum ki çocukları kendi dünyalarından uzaklaştıkları için çaresiz durumdalar. Çünkü onların dünyaları Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın belki de bin kez tekrar ettiği “Ezan-bayrak-beka” sloganından ibaret.. Bu durum AK Parti açısından son derece dramatik bir durum. Ancak bir gerçek var ki bu parti, dünyanın gidişatını da genç kuşakların beklentilerini de anlayabilmenin çok uzağında bulunuyor. Düşünün ki geçmişte başörtüsü yasağı kapsamında üniversite kapılarında ‘ikna odaları’nın kurulduğu bir dönemden AK Parti iktidarıyla daha özgürlükçü zamanlara gelindi ama bugün dindar ailelerin çocukları başörtüsü pratiğinden uzaklaşmaya çalışıyorlar. Ve en önemlisi de ailelerinin tercihleri doğrultusunda değil, kendi iradeleriyle karar vermek istiyorlar. Galiba 22 yıllık AK Parti iktidarı eliyle yürütülen ‘dindarlaşma’ politikaları, genç kuşaklar nezdinde bir anlam ifade etmiyor.”