Sıla bebeğin ölümünde 5 sanık yarın yargılanacak
Sıla bebek (İHA)
Hastane ayrıca Sıla Yeniçeri’den aldığı DNA örneklerini incelenmek üzere Tekirdağ Adli Tıp Kurumu’na gönderdi. Gizlilik kararı verilen soruşturmada, Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Bakiye Yeniçeri’nin de aralarında olduğu 5 şüpheliyi gözaltına aldı.
Soruşturmada Bakiye Yeniçeri, dini nikahla birlikte yaşadığı Sanlı Ö. (57), komşusu ve çocuklardan K.A.’nın babası Kani A. (32) ile bebeğin bırakıldığı komşunun çocukları G.K. (14) ve K.A. (13) tutuklandı.
Tekirdağ Barosu Başkanı Egemen Gürcün, 11 Eylül’de yaptığı açıklamada, Sıla Yeniçeri’nin cinsel istismara uğradığının adli tıp raporlarıyla kesinleştiğini açıkladı.
Tekirdağ İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesi’nin çocuk yoğun bakım ünitesinde tedavi gören Sıla Yeniçeri, 7 Ekim’de 1 aylık yaşam savaşını kaybetti. Tutuklu sanıklardan Kani A., geçen günlerde tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.
FEZLEKE GÖNDERİLDİ
Sıla bebek hakkındaki soruşturma Malkara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tamamlanıp davanın açılması amacıyla fezleke Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi.
Başsavcılık, Bakiye Yeniçeri, Sanlı Ö., Kani A. ile G.K. ve K.A. için 2 ayrı iddianame hazırladı. İddianamede anne Bakiye Yeniçeri için ‘İhmali davranışla kasten insan öldürme’, ‘Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’, ‘Aile hukukundan doğan yükümlülüğün ihlali’ suçlarından toplam 67 yıl hapis cezası talep edildi. Sanlı Ö. hakkında, ‘Suçu bildirmeme, gizleme’ suçundan 1 yıl 6 ay, çocuklardan K.A.’nın babası Kani A. için ise ‘Çocuğun cinsel istismarı’, ‘Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından 28 yıl 6 ay hapis cezası talep edildi. Suça sürüklenen çocuklar G.K. ve K.A. için hazırlanan iddianame ise Tekirdağ 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. İddianamede ise G.K. için, ‘Çocuğun nitelikli cinsel istismarı’, ‘Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından toplam 66 yıl, K.A. hakkında da ‘Nitelikli cinsel istismar’, ‘Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından 48 yıl ile ‘Kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Hazırlanan 2 ayrı iddianame Tekirdağ 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde birleştirildi.
SILA’NIN ÖLÜMÜ, KAFA TRAVMASINA BAĞLI İÇ KANAMA
İddianamede, Sıla Yeniçeri’nin İstanbul 1’inci Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan Adli Tıp mütalaasında, bebeğin ölümünün künt kafa travmasına bağlı kafa içi kanama sonucu meydana geldiğinin bildirildiği belirtilerek, künt kafa travmasına bağlı yaralanmasıyla ölümü arasında illiyet bağı bulunduğu kaydedildi. Tekirdağ Şehir Hastanesi’nde düzenlenen bilirkişi raporunda ise cinsel istismara uğradığı belirtildi. Bebeğin vücudunda ısırık izleri bulunduğu, izlerin K.A.’nın DNA profilini içerdiği ifade edildi.
SILA’NIN KANLI BEZİNİ ÇÖPE ATMIŞ
Bakiye Yeniçeri, savcılıkta verdiği ifadesinde Sanlı Ö. ile dini nikahla birlikte olduğunu ve onun evinde olaydan 2 hafta önce birlikte yaşamaya başladığını, Malkara’da bir barda saat 16.00 ile 02.00 saatleri arasında konsomatrislik yaptığını, çalıştığı sıralarda çocukları Sıla ve A.S.Y.’yi Sanlı Ö.’nün yakın komşusu Kani A. ve çocuklarına bakmaları için bıraktığını anlattı. 2 Eylül günü Sıla’yı bıraktığı komşularından aldığında bezinde kan gördüğünü söyleyen Bakiye Yeniçeri, kimse görmesin diye bezi çöpe attığını ve kızına zarar verildiğini anladığını ancak kimsenin bilgisi olmasın diye örtbas ettiğini söyledi. 9 Eylül günü de bıraktığı Sıla’nın kustuğunu görmesi üzerine hastaneye götürdüğünü anlatan Yeniçeri, çocuklarını Kani A.’nın kızmaması için onun olmadığı zamanlarda evindeki çocuklara bıraktığını belirterek, 6 Eylül tarihinde Sıla’nın bezinde kan gördüğünü ve bezi çöpe attığını, daha sonra Sıla’nın durumunun kötü olacağını ve ailesinin kendisine kızmasından korktuğu düşüncesiyle bezi başka bir yerdeki çöp konteynerine attığını söyledi. Sanlı’ya Sıla’nın bezinde kan gördüğünü söylediğini belirten Yeniçeri, “Cinsel bir şey olabilir mi diye sordum. Sanlı da ‘Çocuk onlar yaa’ dedi. Çocuklardan şüphelendim ancak onların da annesiz büyüdüğünü bildiğim için acıdım” dedi.
Bakiye Yeniçeri, bu ifadelerini 12 Kasım’da Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’nda değiştirip, Sıla’nın bezinde kan görmediğini, önceki beyanlarını psikolojisi bozuk durumda verdiğini savundu. Yeniçeri, “Sıla’nın darbedilmesi ve istismara uğraması neticesinde tekrar darbedilip, istismara uğrayabileceğini ve hatta ölebileceğini düşündüm. Ancak çalışmaya zorlandığım için çocuklarını Kanilere bıraktım” ifadelerini kullandı.
‘SUÇU BİLDİRMEDİ’
İddianamede, Sıla bebeğin velayetinin annesi Bakiye Yeniçeri’de bulunduğu belirtilerek, “Velayetin kendinde bulunması ve hayatın olağan akışında kendi çocuğu olan maktulü korumak ve bakımını sağlamak ile yükümlü bulunduğu zira Türk Medeni Kanunu’nun velayetin kapsamı başlıklı 339’uncu maddesinde, ‘Ana ve baba çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları alır ve uygular’ hükmü gereği bu sorumluluk ve ödevin kanunca kendisine yüklendiği, bununla birlikte Türk Medeni Kanunu 328’nci maddesine göre ‘Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam’ hükmü gereği şüphelinin maktule karşı bakım ve koruma yükümlülüğünün maktulün ergin olmasına kadar devam edeceğinin belirtildiği, tüm bunlara rağmen şüphelinin maktulü daha 2 yaşında bir bebek olmasına rağmen yukarıda anlatıldığı şekilde birçok defa şüpheli Kani ve çocuklarına bıraktığı, maktul bebeğin hiçbir koruma olmaksızın 02/09/2024 tarihinde darbedildiğini bilmesine ve darbın izlerini maktul bebeğin bedeninde görmesine rağmen yine 05/09/2024 tarihinde şüpheli Kani ve çocuklarının ikametine bıraktığı, bu tarihte maktulün şüpheli Kani ve haklarında ayrıca soruşturma yürütülen K.A., G.K. tarafından cinsel istismara uğradığı ve şüphelinin bu durumu maktul bebeğinin bezinin kanlanması ile anlamasına rağmen herhangi bir araştırma, sorgulama yapmaksızın ve beyanında belirttiğine göre maktule cinsel istismar eylemini gerçekleştiren kişilere acıması sebebi ile kanlı bezi çöpe atmak sureti ile cinsel istismara ilişkin bulunabilecek kuvvetli bir suç delilini imha ettiği ve ayrıca çocuğunun istismara uğradığını bilmesine rağmen yetkili makamlara anladığı ve işlendiğini bildiği bir suçu bildirmedi” denildi.