Şımarık Instagram’a ağır tokat: Türkiye yolgeçen hanı değil
İsmail Kapan, sosyal medyada getirilen erişim yasakları ve Türkiye’nin milli menfaatlerini savunma politikalarını ele aldı. Kapan, Instagram ve Wikipedia gibi platformlara karşı alınan tedbirlerin Türkiye’nin haklarını koruma amacı taşıdığını belirtti. Sosyal medyada Türkiye’yi eleştiren grupları ihanetle suçlayan Kapan, Batı’nın çifte standartlarına dikkat çekti. Türkiye’nin milli duruşunu ve bağımsızlığını savunma kararlılığının altını çizen Kapan, Türkiye gazetesindeki yazısında şunları kaydetti: “Bazen amiyane tabirlere başvurmak bir ihtiyaç hâline gelir… Aksi hâlde meseleyi çarpıcı şekilde ortaya koymanız zorlaşır. Bir kısım sosyal medya bağımlısı Instagram’a erişim yasağına çemkiriyor!.. Daha önce Wikipedi olayında da benzer tartışmalar yaşanmıştı… Her durumda hiç tereddütsüz Türkiye’nin ve menfaatlerinin karşısında yer alma hastalığı ile malul tipler, o zaman da yalınkılıç saldırmışlardı. Bu saplantılı, onulmaz hastalıklı tiplere kalırsa, Türkiye her vakit peşinen edilgen bir ülke olma durumunu kabullenmeli ve hariçten gelen menfi her türlü davranışa katlanmalıdır… Hakikaten, böylesine zelil ve böylesine sefil bir zihniyetin, kendi milletinin ve kendi devletinin hak ve menfaatleri söz konusu olduğunda, şahsiyetli ve millî bir duruş göstermesi ne yazık ki mümkün olmuyor. Kimi zaman ideolojik saplantı, kimi zaman da şahsi menfaat dürtüsüyle, hariçten gelen olumsuz davranış ve tutumlara karşı, düpedüz rakip veya hasmın safında yer alabiliyor. Hatta bazen suyunu içtiği, havasını teneffüs ettiği memleketine karşı; tamamen haksız ve sebepsiz şekilde, ihanet derecesine varan bir tavır içine girebiliyorlar… Bunu da hep özgürlükle, fikir hürriyeti ile ilericilikle vs. kamufle etmeye çalışırlar. Vakada onlar için karşı tarafın ne düşündüğü de pek mühim değil. Onlar için önemli olan, bir şekilde başkaları adına muhalif cephede yer almak veya şahsi olarak devam eden bir menfaat varsa (fondaş medya örneğinde olduğu üzere), nemalanmayı devam ettirmek… Mesela Gazze’de yapılan soykırım ve katliamın, kimi sosyal medya mecrası tarafından sansürlenmesi, bunları hiç rahatsız etmez! Siyonistlerin Filistinlileri (insansı yaratıklar) diyerek imha etmeye devam etmesi ve Batı dünyasının da bunu onaylayıp desteklemesi, aynı şekilde zerre miktarı bunları düşündürmez. Bu güruhun görüşlerine kalırsa, yabancı şahıs veya kuruluşların, herhangi bir külfet yüklenmeden bu ülkenin toprakları üzerinde dilediği gibi ticaret ve menfaat yollarını kullanması normaldir. Yani vergi falan ödemelerine hatta ve hatta bu ülkenin düzenini korumaya dönük kanunlarına uymalarına bile gerek yoktur! İnsanın inanası gelmiyor. Lakin maalesef gerçekler de bu minvalde. Wikipedi olayını yukarıda hatırlattık. İlk günden itibaren Türkiye’yi sansür uygulamakla itham edenler ve onların yerli iş birlikçileri neticede hizaya gelmek zorunda kaldı. Ancak yerli-yersiz tartışmalar ve suçlamalar dört sene kadar sürdü. Batı’nın kibirli kuruluşları ilk başlarda yapılan çağrılara kulak tıkamıştı. Ama daha sonra Türkiye’nin kararlılığını görünce geri adım atmak zorunda kalmıştı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu haklı olarak soruyor: “Sınırları dâhilinde faaliyet gösterdiğiniz bu ülkenin kanunları yok mu? Sizin bu kanunlara uyma mecburiyetiniz yok mu?..” Yazının başlığına Türkiye “yolgeçen hanı” değil ifadesini koymamızın sebebi de bu! Dün Wikipedi, bugün Instagram yarın bir başkası… Peki, bunlar ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkelerde asla yapamadıkları ve yapamayacakları faaliyetleri nasıl oluyor da bizim memleketimizde kolayca sürdürebiliyorlar? Bunu sormak gerekmez mi? Hatta bugüne kadar nasıl olmuş da, bunların gerekli prosedüre uyması için tedbir alınmamış veya müeyyide uygulanmamış?
ÖNE ÇIKAN VİDEO Instagram’a erişim yasağı getirilmesinden yana yakıla şikâyet edenlerin bir kısmı, gerçekten sosyal medya esiri olmuş kişiler. Üsluplarına bakılırsa bunların ne derece basit ve zavallı kişiler olduğu derhâl anlaşılır. Kimisi teşhircilik derekesinde, her hâlini ortaya dökme saçmalığına kapılmış gidiyor. Bunların zaten bir kıymet-i harbiyesi yoktur. Fakat diğer yandan bazıları da bu mecralarda ciddi manada ticari faaliyet yapıyor. Hâliyle kazançlarının aksaması onları tepki vermeye sürüklüyor. Bu kişilerin menfaati peşinde koşması bir yere kadar anlaşılabilir bir durum. Velakin, kamu düzeninin korunması, amme menfaati şahsi çıkarlardan önce gelir. Mesela “katalog suçlar” diye ifade edilen suçlara dair, özellikle iletişimle ilgili tedbirlerin uygulanabilmesi son derece kritiktir. İlgili bakanlar her vesileyle bu hususa dikkat çekiyor. Üstelik Türkiye devlet olarak, başka ülkelerin uyguladığı hükümlerden fazla bir şey de istemiyor. Ne var ki, bu kadarına bile tahammülleri yok. Bazıları sanki doğuştan “muhalif” veya başkaları hesabına kullanılmaya müsait kansız tipler, kılıçları çekmiş yel değirmenleriyle savaşıyor… Tepinsinler bakalım! Bugüne kadar hak, hukuk, adalet, özgürlük, insan haysiyeti, demokrasi, medeniyet gibi kavramlarla hep başkalarına ders vermeye kalkışan mağrur Batı, tarihte sayısız kez ika ettiği cürümlerin benzerini bir asırdan beri Filistin topraklarında işlemeye devam etmekte… Amma, Batı dünyasının hep başkalarına pazarladığı sözde değerler artık kökünden iflas etmiştir. Gazze faciası, “Batı ruhunun” tabutuna çakılan son çividir. Batı siyonizme uşaklık ederek bir yere çıkacağını hesaplıyorsa, bilsin ki iflası kaçınılmazdır. Kalleşçe katledilen İsmail Heniyye için yayınlanan taziye mesajlarını bile sansürleyen bir sosyal medya kanalını fikir özgürlüğü adına savunmak, bunun için Türkiye’yi körü körüne suçlamak ahmaklıktan başka bir şey değildir. Tekrar belirtelim; Türkiye yolgeçen hanı değildir. Instagram eninde sonunda uyması gereken kaideleri öğrenecek ve kabullenecektir. Başka yolu yoktur.”