Sinsi ve sessiz düşman hepatitle savaş
Türkiye Viral Hepatitle Savaşım Derneği’nin (VHSD) düzenlediği ve dünyanın birçok ülkesinden hepatit uzmanlarını buluşturan B-Connected in Istanbul toplantısının ikincisi geçtiğimiz günlerde İstanbul’da gerçekleştirildi. Toplantıya, Çin, Pakistan, İngiltere, Gürcistan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt’ten hepatolojiye hizmet eden 80 hekim katıldı.KONTROL ALTINA ALINABİLİR
VHSD Başkanı Prof. Dr. Rahmet Güner’e, Hepatit B ve Hepatit C tedavisindeki son gelişmeleri sordum… Prof. Dr. Güner “Hepatit B virüsüne bağlı enfeksiyonu tamamen iyileştirmek mümkün değildir ancak şu an var olan etkili oral antiviral tedaviler, virüsün çoğalmasını durdurabilir. Hepatit C virüsü ise 8 haftalık tedavilerle tamamen kontrol altına alınabilmektedir. Hepatit tedavisindeki yeni gelişmeler daha çok tedavinin başlatılması önündeki bariyerlerin ortadan kaldırılması ve tedavinin basitleştirilmesi üzerinedir” dedi. Prof. Dr. Güner, hepatiti şöyle tanımladı: “Çeşitli virüs, bakteri gibi mikro organizmaların veya bazı toksik maddelerin neden olduğu bir karaciğer iltihabıdır. Viral hepatite yol açan beş ana virüsün (Hepatit A, B, C, D ve E) hepsi karaciğer hastalığına neden olurken, bulaşma yolları, hastalığın şiddeti, coğrafi dağılım ve korunma yolları fark göstermektedir.”HEPATİT B’YE AŞI KALKANI
Hepatit A’ya bağlı hepatit hastalığının genellikle hafif seyrettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Güner, “Ancak bazen ciddi, hatta ölümcül olabilir. Aşısı vardır. Hastalığı geçirdikten sonra kalıcı bağışıklık bırakmaktadır. Hepatit B virüsü enfekte kişinin kanı, vücut sıvıları ve cinsel temas yoluyla bulaşır. Hepatit B, akut veya kronik olabilir ve bazen siroz veya karaciğer kanseri gibi ciddi karaciğer hastalıklarına yol açabilir. Hepatit B’ye karşı etkili bir aşı mevcuttur. Yenidoğan aşılama programı çerçevesinde 0., 1. ay, 6. aylarda 3 doz aşılama ile kişi korunabilir” dedi.HEPATİT C, SİROZA ÇEVİREBİLİR
Hepatit C virüsünün de kan yoluyla bulaştığına dikkat çeken Prof. Dr. Güner, şu bilgileri verdi: “Hepatit C enfeksiyonu çoğu durumda kronikleşir. Kronik Hepatit C, yıllar içinde karaciğer hasarına ve siroz gelişimine yol açabilir. Son 10 sene içerisinde geliştirilen çok etkili ilaçlar sayesinde Hepatit C tamamen tedavi edilebilmektedir.” Hepatit D virüsünün, Hepatit B virüsü olmadan bağımsız bir şekilde çoğalamayacağını ve yayılamayacağını belirten Prof. Dr. Güner, “Bu nedenle, Hepatit D enfeksiyonu genellikle Hepatit B ile birlikte görülür. Hepatit D virüsüne karşı aşı mevcut değildir. Ancak Hepatit B aşısı hem Hepatit B hem de Hepatit D’ye karşı koruma sağlayabilir” diye konuştu.YENİDOĞAN AŞILAMA PROGRAMININ BAŞARISI
“Türkiye’de hepatit ne durumda?” sorusuna ise Prof. Dr. Güner, şu yanıtı verdi: “Ülkemizde Hepatit B virüsü ile enfekte kişi görülme sıklığı yüzde 4,5’tan yüzde 3’e gerilemiş durumdadır. Buradaki en büyük pay Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğü yenidoğanlarda aşılama programıdır. Türkiye’de sağlık merkezinde doğan her bebek ilk doz Hepatit B aşısını almaktadır. Birinci ay ve altıncı aylarda birer doz daha alması gerekmektedir. Bu proje kapsamında gelecekte Hepatit B virüsü ile enfekte kişilerin sayısının daha da azalmasını bekliyoruz. Öte yandan bir buzdağının altta kalan kısmı gibi virüsle karşılaştığını bilmeyen çok hastamız var ve bu kişiler hastalığı bulaştırmaya devam etmektedirler.”PIERCING HEPATİT C’YE NEDEN OLUYOR
HEPATİT’LERİN kimlerde en sık görüldüğüyle ilgili ise Prof. Dr. Güner, şunları söyledi: “Ülkemizde Hepatit B virüsünün bulaşında en önemli yollardan biri doğumda anneden bebeğe bulaşması, ancak etkin ve ücretsiz aşılama kampanyası sayesinde bu bulaşı önleyebiliyoruz. Hepatit C virüsü bulaşında ise yine kan yoluyla aktarım olur. Ancak sıklıkla karşılaşılan durum, damar içi uyuşturucu kullanımı sırasında aynı enjektörün paylaşılmasında yaşanır. Ayrıca gerekli hijyen koşulları sağlanmamış yerlerde diş tedavisi görenler, dövme, piercing yaptıranlar, alın, dilaltı, ense kestirme, toplu sünnet ve hacamat yaptıranlar, cezaevi, hapishane ve benzeri yerlerde bulunan mahkum veya tutuklular ve geçmişte kan nakli alanlar belli başlı riskli gruplardır.”GEÇ DÖNEMDE BULGULAR ORTAYA ÇIKAR
“HEPATİT virüsü sinsidir ve sessiz bir enfeksiyon yapar, geç dönemde bulgular ortaya çıkarır” diyen Prof. Dr. Güner, şunları söyledi: “Hastalığı ancak taradığımız zaman bulabiliyoruz. Sıklıkla da normal bir kan tahlili yapıldığında ALT ve AST gibi karaciğer fonksiyonlarını gösteren enzim miktarlarının yükseldiğini görüp, nedeni araştırıldığında ortaya çıkmaktadır. Eğer bir hepatit hastası ile karşılaşırsak genelde yakın çevresini de taramaya gayret gösteriyoruz ve tanı almalarını sağlıyoruz.”BATI ÜLKELERİNDEN DAHA AZ GÖRÜLÜYOR
ÜLKEMİZDE Batı ülkelerine kıyasla daha baskın olan hepatit türlerini ise Prof. Dr. Güner, şöyle açıkladı: “Ülkemizde Hepatit B sıklığı yüzde 3, Hepatit C sıklığı yüzde 0.5 altında ve Hepatit D ise Hepatit B virüsünün sebep olduğu ciddi karaciğer enfeksiyonu ile karşılaşmış kişilerin yüzde 10’unda görülmektedir. Bu verilere göre ülkemiz halen HBV açısından önemli bir yük altındadır. Batılı ülkelerden daha az, Uzak Doğu ülkelerinde görülen Hepatit B sıklığından daha az görülme sıklığına sahiptir. Ülkemizde Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde daha sık görülmektedir. Hepatit C’ye Türkiye’de, Batı ülkelerinden daha az rastlanmaktadır.”HEPATİT TANISI NASIL KONUR?
PROF. Dr. Güner, Hepatit tanısının nasıl konduğunu şöyle anlattı: “Hepatit tanısı sıklıkla şüphe üzerine kanda yapılan testlerle konulmaktadır. Virüsün karaciğerde yarattığı hasarı değerlendirebilmek için ALT ve AST gibi karaciğer fonksiyon testleri ve karaciğerdeki yapısal değişiklikleri görmek ve karaciğerin genel durumunu değerlendirmek için karaciğer ultrasonu kullanılır. Karaciğer hasarı, enflamasyon veya skar (yara izi) dokusu gibi belirtileri değerlendirmek için de karaciğer biyopsisi yapılabilir.”