Siyanür sadece üretimde kullanılıyor

0


Altın madenciliği söz konusu olduğunda ilk gündeme gelen konu da siyanür oluyor. Siyanür hakkında öylesine çok asılsız iddia ortaya atılıyor ki bazen hangisi doğru hangisi yanlış ayırt etmek zor oluyor. Altın Madencileri Derneği’nin internet sitesinde ve Uluslararası Metallar ve Çevre Konseyi’nin Altın Üretiminde Siyanür Yönetimi raporunda (International Council on Metals and the Environment-ICME) yer alan bilgilere göre siyanür ve altın madenciliğini derledik. Öncelikle siyanürle altın aranmıyor. Altın madenciliğinde siyanür sadece üretim safhasında kullanılıyor. Siyanür, sulu ortamda altını çözebilen çok az sayıdaki kimyasaldan biri. Gerek teknik gerek ekonomik nedenlerle siyanür, cevherden altının elde edilmesinde tercihi zorunlu olan kimyasal. Altın cevheri çıkarıldıktan sonra prosese girene kadar kullanılmıyor. Dünyada madenlerin büyük çoğunluğunda altını cevherden ayrıştırmakta kullanılıyor. Siyanür, 1887 yılından beri metallerin eldesinde kullanılagelmiş ve günümüzde de altın eldesinde tüm dünyada güvenli bir şekilde kullanılıyor. Altın madenciliğinde genellikle yüzde 0,01 ila yüzde 0,05 siyanür içeren (milyonda 100 ila 500 kısım) sodyum siyanürün çok seyreltik çözeltileri kullanılıyor.

KİMYADA TEMEL HAMMADDE

Siyanür, esas itibariyle naylon ve akrilikler gibi geniş bir sınai organik kimyasal ürün yelpazesinin sentezinde kullanılan az sayıdaki bileşenlerden biri olarak yılda yaklaşık 1,4 milyon ton üretiliyor. Yine ICME’nin raporuna göre altın üretiminde kullanılan siyanür miktarı, dünya toplam siyanür üretiminin yaklaşık yüzde 18’ini oluşturuyor. Önemli olanın bir kimyasalın ortamdaki varlığı değil, miktarı olduğu belirtiliyor. Türkiye’deki altın madenlerinde kullanılan siyanürün gaz ve sıvı halde bulunan miktarının AB’nin belirlediği güvenli doz oranlarının çok altında olduğu kaydediliyor. Aslında siyanür sadece altın madenciliğinde kullanılmıyor. Türkiye’de kullanılan toplam siyanür kimyasallarının sadece yüzde 4’ü altın üretiminde kullanılıyor. Diğerleri ise başta sentetik iplik ve kumaş imalatı, naylon, plastik, kuyumculuk, metal kaplama, eczacılık olmak üzere birçok sanayi dalında kullanılıyor.

SEBZE-MEYVEDE DE VAR

Siyanür, karbon ve azottan oluşan doğal bir molekül olduğu için doğada örneğin, pek çok böcekte ve çok çeşitli sebzeler, meyveler ve kabuklu yemişler dahil pek çok bitkide zararlılara karşı koruma unsuru olarak düşük konsantrasyonlarda bulunuyor. Hidrojen siyanürün (HCN) doğal kaynağı amigdalin adı verilen şekerimsi bir bileşik olup; kayısı, fasulye filizi, mahun cevizi, kiraz, kestane, mısır, kuru fasulye, mercimek, nektarin, şeftali, yer fıstığı, antep fıstığı, patates, soya fasulyesi ve ceviz dahil pek çok meyve, sebze, çekirdek ve kabuklu yemişte var. Ayrıca kışın yollara dökülen tuzda, otomobil egzoz gazında ve dengeleyici olarak sofra tuzu gibi günlük hayatımızda maruz kaldığımız çevrede sık sık siyanürle karşılaşıyoruz.

SiYANÜR KALICI DEĞİL

Siyanür doğal fiziksel, kimyasal ve biyolojik süreçlerle daha az toksik başka kimyasallara dönüşüyor. Çünkü siyanür, havaya veya diğer oksitleyicilere maruz kalınca oksitleniyor, bozuluyor ve kalıcı olmuyor. Düşük konsantrasyonlarda alındığında kronik sağlık veya çevre sorunlarına yol açmıyor.

Leave A Reply

Your email address will not be published.

File not found.