Siyonizm’e komisyon ödeyen ‘asker’! Merih’e ‘bozkurt işareti yaptı’ diye ceza veren UEFA, bakın nasıl iyi bir şeye vesile oldu
Akşam gazetesi yazarı Bedir Acar, UEFA’nın Merih Demiral’a bozkurt işareti yaptığı için ceza vermesini ele aldı. Acar, UEFA’nın bu tutumunun Avrupa’nın Türkler ve Türkiye’ye karşı olan kurumsal terbiyesizliğinin bir yansıması olduğunu belirtti. Bu olayın, bozkurt işaretinin Türk milletinin tarihsel ve kültürel bir simgesi olduğunu hatırlattığını vurgulayan Acar, UEFA’nın bu haksız kararı sonrasında Türk milletinin bozkurt işareti yaparak tepki gösterdiğini ifade etti. Acar, şunları kaydetti: “Avrupa Futbol Şampiyonası’nda attığı iki golle Avusturya’yı bozguna uğratan Merih Demiral’a ‘bozkurt işareti yaptı’ diye iki maç ceza veren UEFA (hiç arzu etmeyeceği biçimde) iyi bir şeye vesile oldu. Haksız karar sonrasında, kafamıza saksı düşmüşçesine, UEFA’nın (Almanların, Fransızların, Avusturyalıların) görmeye bile tahammül edemediği Bozkurt’un aslında Türk milletinin simgesi olduğunu hatırlamış olduk. Türkiye ve Türkler söz konusu olduğunda Avrupa’nın kurumsal/geleneksel terbiyesizliklerinin bir yansımasıydı UEFA’nın ‘ilkesiz’ tutumu.
ÖNE ÇIKAN VİDEO Ama ne oldu? Bozkurt işaretinin yalnızca bir siyasi düşünceye değil, bütün Türk milletine ait tarihsel ve kültürel bir işaret olduğunu anımsadık. Bu sefer 7’den 70’ye herkes UEFA’ya tepkisini bozkurt işareti yaparak gösterdi. Uyuyan Bozkurt tabiri caizse uyandı; bir şerden (inşallah) hayır doğdu. İsrail’in Gazze saldırıları da dünya halklarının uyanışına vesile olması bakımından benzer bir etkiyi göstermedi mi? İsrail, neredeyse bir yıldır, insanlık tarihinin en vahşi soykırımlarından birine imza atıyor ancak kendi itibarını da yerle bir ediyor. İdeolojik Yahudiliği, parayı ve gücü her şeyin üstünde tutan İsrail, insanların medeniyet algısında ve vicdanlarda tamiri mümkün olmayan hasarlara yol açtı. Hazır bu konuya gelmişken, geçen hafta içinde yayınlanan “Kültür Sanat Camiasının Soykırımcı İsrail’e Karşı Tutumu (Dünya ve Türkiye)” başlıklı rapordan bazı tespitlerle devam edelim. Rapor aslında bildiğimiz şeyler söylüyor; dünyada İsrail’e karşı organize ve sürekli tepkiler mevcutken, Türkiye’deki tepkilerin daha bireysel ve cılız kalışından söz ediliyor. Raporun 12 maddelik Tespitler bölümünde, Batı’nın sermaye ve medya desteği sayesinde kültür-sanat alanında tekel oluşturduğuna vurgu yapılıyor. Sadece kültür sanatta mı? Aslında Siyonist sermayenin gelip gırtlağımıza dayandığını, midemize kadar indiğini söylersek yanlış olmaz. Reklam ve imajlarla örümcek ağı gibi ördükleri dünyanın her yerinde mankurtlar topluluğu yaratmışlar, kaleleri içten fethetmişler, tüketim alışkanlıklarımızla bizi ‘bağımlı’ haline getirmişler. Modernizm boyunduruğu altında giydiğimiz marka kıyafetten, içtiğimiz marka kahveye kadar her alanda Siyonizm’e ‘komisyon’ ödeyen birer gönüllü asker haline getirilmişiz de haberimiz yok! Bu küresel yapı kitleleri susturma, insanları veya kurumları itibarsızlaştırma, ses çıkaranları gelir ve itibar kaybına uğratma gücünü elinde bulunduruyor. Bu yüzdendir ki bizdeki anlı şanlı ünlüler, Amerikalı oyuncu Susan Sarandon gibi eline mikrofonu alıp Filistin için meydanlara çıkamıyor, bedel ödemektense konfor alanlarında sessizce beklemeyi tercih ediyor, hadi bilemedin, Gazze’de insanlar kendiliğinden ölüyormuş gibi faili olmayan paylaşımlarda bulunuyorlar. Söz konusu raporda Türkiye’de kurumsal tepkilerin zayıflığına vurgu yapılıyor ve “Bazı konularda farklı düşünmenin maliyeti, Filistin Davasına çıkarılmamalıdır. İsrail saldırganlığına karşı durmada asgari müşterekler korunmalı ve Siyonizm ve emperyalizme karşı mücadelede işbirliğini artırmanın yolları araştırılmalıdır.” deniliyor. Peki ama nasıl? Siyonist düşünceye göbekten bağlı ürünlerin ve imajların peynir ekmek gibi tüketildiği bir dünyada köşedeki ‘küresel’ hamburgercinin ‘menüsünü’ mideye indirirken mi emperyalizme karşı mücadele vereceğiz! (…)”