Siz Sincan’da tank yürüten orduyu seviyorsunuz

0

Bizdeki muhalefetin Trump’ın gelişiyle yıkıldığı, önümüzdeki dört yıla dair umutlarının tükendiği açıkça görülüyor.

Patinaj yapmaya başlamaları, marjinalleşme kapanına başlarını bile isteye uzatmaları bu yüzden.

Çünkü onlar ABD’nin başında, rakipleri Erdoğan’ı devirmek için Türkiye’deki muhalefeti destekleyeceklerini açıkça söyleyen Biden’ları, başkanlığında 15 Temmuz’un yaşandığı Obama’ları görmek istiyorlar.

Dolayısıyla muhalefet medyasının Trump’ın “Erdoğan çok iyi anlaştığım biri. Büyük bir askeri gücü var ve bu güç savaşlarda yıpranmadı. Çok güçlü ve etkili bir ordu kurdu” sözlerini görmezden gelip “ordumuzun kolu kanadı kırıldı” edebiyatına devam etmeleri normal.

Bugünlerde de birkaç Harp Okulu öğrencisine verilen disiplinsizlik cezası üzerinden, dünyanın dört bir coğrafyasında seferde olan TSK’yı içeride siyasi tartışmalara meze yapıyorlar.

“Ordumuz yıpratılıyor” diye bağırsalar da onlar da çok iyi biliyorlar ki son birkaç yılda ABD başkanının takdir edeceği kadar modernize olan, Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Somali’de, Katar’da, Kafkaslarda… tereyağından kıl çeker gibi operasyonlar düzenleyen TSK altın devrini yaşıyor. Kendine geldi.

Ama bu beyzadelerin ordudan beklentileri farklı. Güçlü ordu deyince siyasetçilerin ve halkın karşısında tir tir titrediği bir TSK’yı anlıyorlar. Onlar için ordu düşmana olmasa da dosta korku versin yeterli. Kıbrıs savaşında olduğu gibi, harekâtlara şehir hatları vapuruyla da gideriz ama yeter ki “kurmay akıl” içeride CHP düşmanlarına göz açtırmasın!

Bu arada iktidar cephesinin ve medyasının Trump’ı küreselcilerin kalıplarıyla, politik doğruculuk klişeleriyle değerlendirmesi ve Türkiye’ye, Erdoğan’a yönelik olumlu çıkışlarını neredeyse görmemesi de başka bir tartışmanın konusu.

***

ATATÜRK’ÜN ÇİZGİSİ

İçeride “Atatürk’ün askerleri ordudan tasfiye ediliyor, Cumhuriyet’in çizgisinden hızla uzaklaşılıyor” ajitasyonu devam ededursun, Türkiye’ye ve sınırlarına gözünü dikmiş düşmanlar TSK’nın hedefini net bir şekilde ortaya koyuyorlar.

Konjonktürün Türkiye için uygun hale geldiğini itiraf eden PKK yöneticisi Bese Hozat’ı dinlediniz mi? “Türkiye Halep’i de içine alacak şekilde Misak-ı Milli planlarını gerçekleştirmek istiyor” diyor. Sizce tasfiye edilen kimin çizgisi?

***

KABUL EDİN, YANLIŞ YAPTINIZ ÖZLEM HANIM

AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, geçtiğimiz günlerde yapılan Adli Yargı Hâkim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hâkimleri Kura Töreni’nde mikrofunu alıp, adaylar arasında yer alan yeğeni Arif Dağhan’ı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile tanıştırmıştı.

Muhalefet bu sahneyi affetmedi elbette.

Haklılar da.

Sık sık tartışmalarla gündeme gelen Özlem Hanım “Üzerime çok geliniyor, siyasi hesaplar var” minvalinde açıklamalar yapıyor.

Olabilir. Bunlar da siyaset oyununa dahil.

Ancak Özlem Hanım bu olayda ve başka konularda AK Parti taraftarlarının da kendisini eleştirdiğini görmezden gelmemeli. Özeleştiri şart.

***

ARKADAŞI İMAMOĞLU’NU ANLATIYOR

Son günlerde mahallesinde linç edilmeyi göze alarak düşündüklerini söyleyen Fatih Portakal geçen gün yine ezber bozuyordu.

Ekrem İmamoğlu ile öğrencilik döneminde ev arkadaşlığı yapan Portakal “İmamoğlu mu yoksa Yavaş mı?” sorusuna şu cevabı verdi:

“Benin gönlümden Mansur Yavaş geçer, çünkü İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı olacağı zaman yıllar içerisinde bir güç zehirlenmesi içerisine girebileceğini düşünüyorum. Sert bir tavrının olabileceğini düşünüyorum, kendi gibi düşünmeyenlere… Mansur Yavaş’ın daha böyle bir devlet adamlığıyla, sakinliğiyle toplumu ikna edebileceğini düşünüyorum. Ama şöyle de bir gerçek var; Hangisi Erdoğan’ın diliyle mücadele edebilir, o denklemde olabilir diyorsanız, o Mansur Bey değil, ortada İmamoğlu. İkisinin de böyle artıları, eksileri var. Artık o artılar eksiler sandıkta belli olacak.”

Leave A Reply

Your email address will not be published.

File not found.