SON DAKİKA | TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’tan Yeni Anayasa açıklaması: Herkes milletin iradesine saygı duyacak!
SORU- Efendim, ilk tur görüşmeleri yaptınız. Bundan sonraki takvim nasıl olacak? Şimdi usul dediniz konuştuk, ama içeriğe ne zaman geçilir?
“Tabii ki benim de bu konuda bazı fikirlerim var, partilerimizin fikirleri var, iktidar partisinin de fikirleri var. Şimdiye kadar yaptığımız temaslarda kesinlikle esasa ilişkin, anayasanın içeriğine ilişkin bir görüşme içerisinde olmadım, buna görüştüğümüz tüm partiler şahittir. Bence önemli olan şey, doğru yöntem ve doğru zemindir. Doğru zemin tabii ki TBMM’dir, ama bu şu anlama da gelmiyor, Anayasa sadece Meclis’te konuşulacak… Tam tersi, TBMM başkanı olarak Ekim ayından sonra üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının, hukuk camiasının, STK’nın ve bu konuda benim fikrim var diyen bütün platformların görüşlerini de dinleyeceğim.
“ASLOLAN MİLLETİN İRADESİDİR, HERKES MİLLETİN İRADESİNE SAYGI DUYACAK”
Bazıları bu konuda algı operasyonları yapmaya kalkıyorlar, onların gizli ajandasının aksine, anayasaya katkıda bulunmak istiyorum diyen tek bir yurttaşımız dahi olsa, onu dinleyeceğiz ve görüşlerinden istifade etmeye çalışacağız.
Ben buna karşıyım, engelleyeceğim diyene de yapacak bir şey yok, onlar da kendi köşelerinden bağırmaya devam etsinler. Aslolan milletin iradesidir, herkes milletin iradesine saygı duyacak.”
SORU- Ana muhalefet partisi ve Sayın Cumhurbaşkanının siyasetteki bir yumuşama evresinden bahsettiği bir sürecin emarelerini görüyoruz. Toplumumuz bu gelişmeyi benimsedi ve destekledi. Bu toplumsal uzlaşmanın, yeni bir anayasa yapma süreçlerine katkı sunacağını düşünür müsünüz?
“Bu çift taraflı bir süreç olacak, hem yeni anayasa yapma çabaları siyasetin yumuşamasına katkıda bulunacak, hem de siyasetin yumuşaması Türkiye’de anayasa başta olmak üzere birçok önemli problemin çözülmesine imkân sağlayacaktır.
Türkiye olarak önümüzde iki yol var; ya kendi aramızda sorunlarımızı demokratik olgunluk içerisinde konuşup tartışacağız ve milletin iradesi, istikameti yönünde çözmeye çalışacağız ya da bölgemize ilişkin kötü hedefleri olan güçler bizi de etrafımızdaki ülkeler gibi biçimlendirmeye kalkacak. Zaten terör örgütleri başta olmak üzere her türlü aparatı kullanarak bu yönde baskılar oluşturmaya da çalışıyorlar.
Tüm siyasi partilerin, tüm farklılıklarıyla birlikte, kendi göbeğimizi kendimiz keseriz diyerek hareket etmesi gerekiyor. Farklı görüşleri bir konsensusla anlamlandırarak, uluslararası arenada nasıl daha güçlü ve etkili bir konuma geliriz diye gayret etmemiz gerekir. Fikirlerimiz birbirine zıt olabilir, uzak olabilir ama mühim olan, bu farklılıkları yakınlaştıracak mekanizmaları kurabilmektir ki demokraside aslolan da karşılıklı rızaya dayalı müzakereler yürütebilmektir. Çatışma ve kutuplaşma biraz da işin kolayına kaçmaktır.
Meclis Başkanı seçildiğim ilk gün yaptığım konuşmada şunu söylemiştim: Siyaset; birbirine yumruk sallayarak değil, el uzatarak çözüm üretebilecek bir mekanizma olmalıdır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın ana muhalefet partisi liderini kabul etmiş olması, peşinden “ben de iade-i ziyarette bulunacağım” diye eklemesi, Sayın Özgür Özel’in de ilk başta randevu talebinde bulunması çok önemli gelişmelerdir.”
SORU- Efendim ne zaman kamuda tasarruf meselesi açılsa, tartışmaların ve eleştirilerin odağını maalesef TBMM oluşturuyor. Meclis Başkanı olarak kamunun tasarruf uygulamalarına ne tür önlemlerle katkıda bulunacaksınız?
“Göreve başladığımız andan itibaren ilk yaptığımız işlerden birisi tasarruf tedbirlerini hayata geçirmektir. TBMM’nin tasarruf tedbirlerini güçlü bir şekilde uygulaması, tüm kamu kuruluşlarına da örnek olacaktır. Görev süremiz bir seneye yaklaşıyor, bu süre içerisinde önemli tasarruf tedbirlerini hayata geçirdik. Şu anda detaylı olarak söylemeyeyim, çünkü önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşacağız. Ama oransal bir şey söylemem gerekirse, görevde olduğumuz 10 aylık süre içerisinde harcama bütçesinin 3’te 1’i kadar tasarruf ettik ve bu tasarrufları daha da artırarak devam edeceğiz.
Bir yanlış algıyı da özellikle düzeltmem gerekir, Türkiye’de siyaseti bulandırmak isteyenler ilk olarak Meclis’in ve milletvekillerinin itibarına kılçık atıyorlar. Buna da hassaten dikkat etmek lazım. Meclis’in itibarıyla bu şekilde oynanması doğru değil ve demokrasimiz için de zedeleyici bir tavırdır.”
SORU- Görüşmelerinizde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması da gündeme geldi mi?
“Uluslararası platformlarda gündeme getirdiğimiz konulardan birisi de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasının artırılmasıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın girişimleri ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne Türk Devletleri Teşkilatı’nda gözlemci statüsü verildi. Hem Kazakistan’da hem de Özbekistan’da muhataplarımıza özellikle Nahçıvan anlaşmasının ratifikasyonu (tasdiki) sağlanarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin üye olarak Türk Devletler Teşkilatı’na kabul edilmesini ısrarla ifade ettik. Hepsinden de olumlu bir yaklaşım gördük. Gözlemci üye statüsü bir adımdır, ümit ederiz ki KKTC önündeki engeller böyle yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlar.”