TDK’dan ilk açıklama: Ortak alfabeye ne zaman geçilecek?
Türk Akademisi ve Türk Dil Kurumu (TDK) iş birliğinde 9-11 Eylül tarihlerinde Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonunun 3. toplantısı yapıldı. Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) kurduğu komisyon, 34 harften oluşan Ortak Türk Alfabesi önerisi üzerinde uzlaştı. Alfabe açıklandıktan sonra pek çok soru da akıllara geldi. TDK Başkanı Prof. Dr. Osman Mert, alfabe hakkında merak edilenleri, Türkiye’de de alfabe değişikliği olacak mı? Süreç nasıl olacak? gibi konuları TRT Haber’den Ayşe Şimşek’e anlattı. “ORTAK TÜRK ALFABESİ 1926’DAN BERİ HAFIZALARDA OLAN BİR PROJEYDİ” Prof. Dr. Osman Mert, Ortak Türk Alfabesi’nin oluşturulurken, bütün lehçelerin farklılıklarını göz önünde bulundurulduğunun altını çizdi ve Alfabe Komisyonu hakkında bilgi verdi: “Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu, Türk Devletleri Teşkilatı tarafından kurulan ve bu konuda görevlendirilen resmî bir komisyondur. Komisyon kurulduğu günden bu yana belirlemiş olduğu ilkeler doğrultusunda çalıştı.” TÜRK DÜNYASINDA ALFABE BİRLİĞİ KONUSU YENİ BİR KONU DEĞİL “Ortak Türk Alfabesi, 1926’dan beri hafızalarda olan, uygun zemin ve zamanı bekleyen bir projeydi.” Başkan Prof. Dr. Mert, Türk dünyasının alfabe birliği konusundaki tarihi çalışmalarını anlattı. “1926’da Bakü’de yapılan I. Türkoloji Kongresi’nden sonra Soveyetler’in dağılmasıyla 1991 yılında Marmara Üniversitesi’nde bir alfabe çalıştayı düzenlenmiş, burada 34 harf üzerinde uzlaşı sağlanmıştı. Ancak bu gelişmenin resmi bir tarafı yoktu. İlk resmî adım olarak, iki yıl önce Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde ortak alfabeyle ilgili Bursa’da bir toplantı yapıldı. Toplantı’da Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde bir ‘Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu’ kurulması kararlaştırıldı. Bu komisyon, ilk toplantısını Astana’da; ikinci ve üçüncü toplantısını da Bakü’de yaptı. Ancak bu arada pek çok resmî, gayriresmî görüşmeler yapıldı. Bu toplantılarda genel prensipler üzerinde uzlaşıldı, fakat detaylara girildiğinde bazı zorluklar ortaya çıktı.” Bazı ülkelerin alfabelerinde ihtilaflı harfler bulunduğunu belirten Prof. Dr. Osman Mert, temel ilkeler üzerine uzlaşıldığının altını çizdi: “Önce üç temel ilke üzerinde uzlaşıldı: Birincisi, sadece anlam ayırt edici seslerin işaretlenmesi; ikincisi, aynı seslerin aynı işaretlerle gösterilmesi; üçüncüsü ise her lehçenin kendine özgü ses farklılıklarının dikkate alınması. Bu prensipler, bizim için yol gösterici oldu ve sonuçta ortak alfabe konusunda önemli bir aşama kaydettik. Bu, herhangi bir lehçenin kullanacağı bir alfabe değil, bu, çerçeve alfabe yani bütün lehçelerin kullanacağı harflerin toplamından oluşan bir harf listesi.” “KÜLTÜREL BİRLİĞİN İLK ŞARTLARINDAN BİRİ YAZIDA BİRLİKTİR” Ortak Türk Alfabesi konusundaki uzlaşının önemine “Türk coğrafyası yakınlaşacak ve birlikte hareket kabiliyeti artacak” ifadeleriyle işaret eden Prof. Dr. Osman Mert, sonuçlarına ilişkin şunları söyledi: “Ortak Alfabenin kabulüyle Türk halkları arasında karşılıklı anlayış ve iş birliğinin teşvik edilmesi hedefleniyor. Kabul edilen harfler ile birlikte eğitimden ekonomiye, siyasetten edebiyata kadar pek çok alanda Türk coğrafyası yakınlaşacak ve birlikte hareket kabiliyeti artacak. Bu gelişme, sadece Türk dünyasının değil, dünyanın ve bölgenin geleceğini derinden etkileyecek bir adım. Kültürel birliğin ilk şartlarından biri yazıda birliktir. Bundan sonra Türk Dünyasındaki birlik ve beraberlik, iş birliklerinin güçlenerek artacağına inanıyorum.”