Trump derin devlete savaş açtı! Washington’ı böyle temizleyecek

0

Türkiye gazetesi yazarı Emre Alkin, Trump’ın seçmenler arasındaki cazibesinin Amerikan elitlerinin nefretinden beslendiğini söyledi. Alkin, Trump’ın anti-elitist politikalarının halk nezdinde geniş destek bulduğunu belirtti. “Liderlik Yolu” çalışmasıyla ABD bürokrasisini değiştirmeyi planlayan Trump’ın bu politikalarının Washington’daki elitlerle arasındaki uçurumu derinleştirdiğini ifade eden Alkin, bu yaklaşımın uzun vadede siyasi dengeleri değiştireceğini kaydetti. Alkin, Trump’ın elitlerle savaşa başladığını öne sürdüğü yazısında şunları dile getirdi:
“Herkes birbirine şunu soruyor: “Nasıl oldu da ABD halkı Trump’a oy verdi?” Bu sorunun cevabı her ülkede aşağı yukarı birbirine benzeyen argümanlarla verilse de, bu konuda yapılmış bir çalışmayı son derece başarılı buldum.
Bu sorunun cevabını AB Konseyi Dış İlişkiler Komisyonundan Jeremy Shapiro kaleme aldığı makalede cevaplamaya çalışmış. Avrupalılar için “ABD’yi anlama rehberi” yazarken, bizim için de işleri kolaylaştırmış diyebilirim. Shapiro en başta şunu söylüyor:
“…Trump’ın New York Times’tan ABD Senatosuna kadar ‘kurumsal’ kuruluşlarda oluşturduğu korku ve nefret, onun bir şeyleri başardığının kanıtı olarak görülüyor. Trump’ın 91 ceza davası, aleyhine açılan sayısız medeni dava ve yeniden seçilmesinin ABD’yi yok edeceği yönündeki kıyamet senaryoları, kör bir nefretin ürünü olarak da değerlendirilebilir. Önemli soru aslında şu: ABD Siyaset Odakları neden Trump’tan nefret ediyor?..”
Shapiro’nun makalesi bu soruyla beraber şenlenmeye başlıyor desem yanlış olmaz. Bir anda Washington’daki muhafazakâr Heritage Foundation düşünce kuruluşunun başkanı Kevin Roberts’ın çeşitli kesimlerle yaptığı mülakatlara atıf yapılıyor. Texas’ta bir grup Evangelist radyo yayıncısına “siyasi elit Donald Trump’tan nefret ediyor” demiş Roberts ve şöyle devam etmiş: “Çünkü o onların, onların gündeminin, onların ayrıcalıklarının, onların yükseklik arzularının tehdidi. Ve en önemlisi, onları en çok rahatsız eden şey, onların güçlerinin tehdidi.”
Aslında Roberts’ın temsil ettiği her ne kadar New York Times’da “Trumpizm’i kurumsallaştırmak” olarak lanse edilmiş gözükse de, çok radikal, çok daha büyük bir değişim için harekete geçmiş…
Heritage, benzer düşünce kuruluşlarıyla birlikte, yeni bir Cumhuriyetçi yönetimin ülkeyi nasıl yöneteceğine dair 800 sayfayı aşan devasa bir “Liderlik Yolu” belgesini ortaya çıkarmış.
Şimdi buraya dikkat edelim: İlk Trump yönetiminin ana başarısızlığı, Roberts ve birçok diğer Trump destekçisinin görüşüne göre, eski elitlerle bir devrim yapabileceğine inanmakmış. Onlar için, Trump’ın muhafazakâr politikalarını engelleyenler şunlar: Devletin kökleşmiş bürokrasisi, Amerika’nın medya ve kültürel kurumları ve hatta Trump’ın kendi atadığı politikacılar.
Yeni döneminde, önce bu elitleri yok etmezse tekrar aynı kaderi yaşayacak diye düşünüyorlar. Bu nedenle Heritage, Washington’u uzun süre yöneten elitlerin gücünü kıracak olan, on binlerce potansiyel devlet atamasının veri tabanını da toplamış. Yani sizin anlayacağınız, bürokratik oligarşiyi yok etmek için neredeyse kilit pozisyondaki tüm bürokratları kendilerinin bulduğu yeni isimlerle değiştirecekler. Aslında mevcut devlet aklını yok edip yerine yeni bir devlet aklı koyacaklar. Pek şaşırtıcı gelmedi bana, yeni muhafazakâr anlayış işleyen kurumları bile yok edip yerine yenisini bulmaya meraklı olduğu için, “Şimdi sıra Trump’ta” diyebiliriz.
“Başkan Trump elitlerin elinden gücü geri alacak” diyor Roberts ve yeni muhafazakârlığın boyunun nerelere gittiğini gösteriyor. Anlaşılan, Trump ile ABD derin devleti arasında savaş başlamış bile. Bu sebeple daha önceki yazılarımda sürekli “20 Ocak’a kadar başka suikast girişimi olmaz ise” diye şart koşuyorum.
“Liderlik Yolu” çalışması aynı zamanda derin devleti etkisiz hâle getirmek için bir plan sunuyor. Roberts, “yasa dışı ve anayasaya aykırı bir şekilde reformlara karşı direnen iki milyondan fazla seçilmemiş, hesap vermeyen bürokrat var” demiş raporda. Bu arada Elon Musk’ın doğrudan ABD derin devletini ya da devlet mekanizmasını hedef alan sosyal medya paylaşımı da dikkat çekiciydi. Tüm sinyaller Trump ile “establishment” arasında ciddi bir savaş başlayacağını gösteriyor.
Özetle, makalenin yazarına göre Trump’ın cazibesinin önemli bir kısmı, Amerika’nın hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat kuruluşları arasında ürettiği nefretten kaynaklanıyor. Her açılan dava, her “asla Trump” pankartı, elitlerin yaptığı her saldırı, seçmenlerinin Trump’ın doğru bir şey yaptığını düşünme inancını pekiştirdi.
Cumhuriyetçilerin önemli anketçisi Sarah Longwell “politik elitlere duyulan nefret çok yaygın” diyor. Heritage’ın yöneticisi Roberts, Texas’ta toplanan evangelistlere “biz bir başkan seçiyoruz, vaiz değil. Dinimize düşman, dinimizi uygulama özgürlüğümüze düşman ve çocuklarımızı inancımızla büyütme hakkımıza düşman olan insanların, oy pusulasında nasıl oy vermemiz gerektiğini söylemesine izin vermemeliyiz” demiş seçimden önce. Etkili olmuşa benziyor. Bu arada ABD Devletinin memurlarının yoğun olduğu eyaletlerde Kamala Harris’in galip gelmesi bu açıdan oldukça dikkat çekici. Mevcut devletin memur ve görevlileri Trump’ı istemediklerini açıkça belli etmişler.
Makalenin yazarı tüm bunları şöyle bir sonuçla bağlamış: “Liberal Avrupalıların artık Amerikalıların nasıl Trump’a oy verebildiğini sormayı bırakmaları, Avrupa’da da benzer gelişmelerin olabileceğini kabul etmeleri gerekiyor. Anti-elitizm, Batı’nın belirleyici siyasi ideolojisi hâline geliyor ve yönetilenler ile yönetenler arasında açılan derin uçurumu ifade ediyor. Sadece göçmenlik gibi konularda popülist politikaları kopyalamak, bu anti-elitist duyguyu tatmin etmiyor. Seçmenler, aslında oy verdikleri adayları veya politikaları sevmek zorunda değiller; yalnızca sevmedikleri şeylere karşı olmaları yeterli…”
Elbette bunlar güçlü ama teyide muhtaç yorumlar. Yine de ABD’de nadir görülen bir şekilde oyların çoğunluğunu da alıp Başkan seçilen Trump’ın Amerikan Devlet Mekanizmasını kökten değiştirmeye gücünün yetip yetmeyeceği konusunda kesin konuşmak mümkün değil. Ancak 20 Ocak’taki yemin töreninden sonra önce hem devletin politikalarını hem de devletin memurlarını eş zamanlı değiştirmek için hamle yapacağı kesin. Eğer bunu çabuk ve sancısız yaparsa tüm dikkatini dış politika ve dış ticarete verecektir. Ancak, söz konusu değişim uzun ve sancılı olursa dikkatini toplamakta zorluk çekecek ve tereddütlü hamleler yapacaktır.
Tabii Çin’den Meksika’ya, Rusya’dan Orta Doğu’ya, Avrupa’dan Latin Amerika’ya kadar yapmak istediklerinden herkes haberdar olduğu için, içerideki değişime daha fazla vakit ayırıp gözlerini dışarıya çevirmesin diye var gücüyle çalışacaktır.
Yazının başında belirttiğim gibi, hem herkesin nefretini hem de teveccühünü çekebilen nadir insanlardan biri Trump. Birbirine düşman olanları kendisine karşı birleştirdiği gibi kendi lehine de yan yana getirebiliyor. Âdeta 1000 yıl önce Akdeniz Coğrafyasında söylenmiş bir söz aklıma geldi:
“Burada ezelî ve ebedî düşman yoktur, sadece tehdit ve fırsatlar vardır…”
Trump yeni siyaseti kadim siyaset ile yenmiş gözüküyor. Sanırım bu serüven daha yeni başladı…”

Leave A Reply

Your email address will not be published.

Siteden backlink almak için : https://join.skype.com/invite/KPVoMIIOqxat
montenegro buy car montenegro sale car montenegro rent apartment montenegro sale apartment instagram takipçi satın al takipçi satın al ucuz takipçi satın al düşmeyen takipçi satın al gerçek takipçi satın al water extraction stresser smm panel sms onay fake numara köpek kıyafetleri kamagra jel google reklam ajansı köpek kıyafetleri smm panel