Trump’ın göç planı – Yazarlar – Faik Tanrıkulu

0


ABD Başkanı Trump’ın ateşkes karşılığında İsrail’e ne vaat ettiği uzun süre belirsizliğini koruyordu. Ancak, Trump’ın söylemleri ve attığı adımlar, İsrail’in güvenliğini kırmızı çizgi olarak görmeye devam ettiğini ve bu doğrultuda politikalarını şekillendirdiğini gösteriyor. Nitekim, ateşkesin ardından İsrail’e yönelik silah ambargosunu kaldırması ve 4 Şubat’ta Washington’da Netanyahu’yu ağırlayacak olması, bu desteğin somut göstergeleri arasında yer alıyor.Bununla birlikte, Trump yönetiminin Gazze’deki Filistinlilerin Ürdün ve Mısır’a göç etmesini öngören bir plan üzerinde çalıştığına dair iddialar giderek daha fazla gündeme gelmeye başladı. Washington geçtiğimiz yıl Filistinlilerin zorla yerlerinden edilmesine karşı olduğunu açıklamış olsa da Trump bu planı açık bir şekilde ifade etmekten geri durmuyor. İsrail’in Gazze’deki demografik yapıyı değiştirme ve Filistinlileri bölgeden uzaklaştırma hedefiyle örtüşen bu plan, bölgesel dengeleri derinden sarsabilecek bir girişim olarak değerlendiriliyor. Her ne kadar Hamas bu planı kesin bir dille reddetmiş, Ürdün ve Mısır yönetimleri de açık bir şekilde karşı çıkmış olsa da İsrail’in tarih boyunca işgal politikalarını adım adım nasıl ilerlettiğini unutmamak gerekiyor.1948’den itibaren İsrail’in genişleyen sınırları, Filistinlilerin sistematik olarak baskı altına alınmasının ve göçe zorlanmasının tarihsel bir örneği olarak karşımıza çıkıyor. Filistinliler, 75 yıldır topraklarını terk etmemek adına büyük bir direniş sergiliyor. Gazze, bu direnişin son kalesi olarak orantısız saldırılar ve insanlık dışı abluka altında hayatta kalmaya çalışırken, İsrail’in askeri ve siyasi baskılarıyla daha da zor bir sürece itiliyor. Özellikle 7 Ekim olaylarından sonra İsrail’in saldırılarının dozunu artırması, bölgedeki Filistinlilerin yaşam koşullarını daha da ağırlaştırdı ve göçe zorlanma politikalarından bazıları.Bugün Gazze’de yaşananlar, Filistinlilerin on yıllardır karşı karşıya kaldığı sistematik göç politikalarının bir devamı olarak yorumlanıyor. Suriye’de 630 bin, Lübnan’da 425 bin ve Ürdün’de 1 milyon 300 bin Filistinli mülteci olarak yaşamak zorunda bırakılmış durumda. İsrail’in bu politikası, 1949 Cenevre Sözleşmesi’nin 6. ve 47. maddeleri ile 1899 ve 1907 tarihli Lahey Sözleşmeleri’nin 34. maddelerine açıkça aykırıdır.Bununla birlikte, İsrail yönetimi, İnşaat ve Planlama Yasası gibi düzenlemelerle Filistinlilerin yaşam alanlarını kısıtlamakta ve inşaat ruhsatı başvurularının %95’ini reddederek onları ya ruhsatsız yapı inşa etmeye ya da Kudüs’ü ve diğer bölgeleri terk etmeye zorlamaktadır. Gazze 2007’den beri ağır bir abluka altında yaşarken, İsrail’in sistematik olarak yıldırma politikası izleyerek Filistinlileri topraklarından göçe zorladığı görülmektedir.Hatırlanacağı üzere, 7 Ekim sonrasında İsrail İstihbarat Bakanlığı tarafından hazırlanan ve basına sızdırılan bir raporda, Gazze Şeridi’nde yaşayan 2.3 milyon Filistinlinin Mısır’ın Sina Yarımadası’na zorla göç ettirilmesi önerilmişti. Bu plan, hem Filistin yönetimi hem de Mısır tarafından sert bir dille reddedilmişti. Ancak, İsrail’in bu tür önerileri gündeme getirmesi bile, Gazze halkını göçe zorlama niyetinin açık bir göstergesi olarak değerlendirilmeli.İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Yahudi yerleşimcilerin Gazze’ye geri dönmesini uzun süredir savunuyor ve Trump’ın önerisini “mükemmel bir fikir” olarak nitelendirerek bunu hayata geçirmek için bir plan geliştireceğini söyledi. Buna karşın, Hamas Siyasi Büro Üyesi Basem Naim, Reuters’e verdiği demeçte, Filistinlilerin “yeniden yapılanma bahanesiyle sunulan önerileri bile kabul etmeyeceklerini” söyledi.Benzer şekilde, Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi de Trump’ın önerisini reddederek, “Filistinlilerin Gazze’den yerlerinden edilmesine karşı tutumumuz net ve değişmez” dedi. Mısır Dışişleri Bakanlığı da Filistinlilerin topraklarından “kısa ya da uzun vadeli” bir şekilde yerlerinden edilmesini kesin bir dille reddettiğini açıkladı.Sonuç olarak, İsrail’in Filistinlilere yönelik sürdürdüğü baskı ve göçe zorlama politikası, bölgeyi daha büyük bir insani krizle karşı karşıya bırakacaktır. Ürdün, hali hazırda büyük bir Filistinli mülteci nüfusuna ev sahipliği yaparken, Mısır da Sina Yarımadası’nda demografik yapıyı değiştirecek bir göç dalgasını kabul etmek istememektedir. Eğer bu planın uygulanması yönünde adımlar atılırsa, bölgedeki insani kriz daha da derinleşecek.

Leave A Reply

Your email address will not be published.

File not found.