​Türkiye ekonomisi nereye gidiyor? Enflasyon ve faiz tuzağına aman dikkat

0

Milat gazetesi yazarı Yusuf Girayalp Atan, Türkiye ekonomisinde son dönemde yaşanan dalgalanmaların sebeplerine değindi. Atan, yüksek enflasyon, artan faiz oranları ve kamu bütçesindeki açıkların ekonomiyi zorladığını belirtti. Enflasyonla mücadele sürecinde işsizliğin artmasının kaçınılmaz olduğunu ifade eden Atan, Türkiye ekonomisinin zor bir dönemden geçtiğini vurguladı. Yusuf Girayalp Atan, şunları kaydetti: “Türkiye ekonomisi, son dönemde oldukça hareketli bir dönemden geçiyor. Bu hareketliliği anlamak için birkaç temel konuya odaklanmamız gerekiyor: enflasyon, faiz oranları, kamu bütçesi, işsizlik ve cari denge. Bu konular, ekonomi uzmanlarının sürekli takip ettiği ve birbirleriyle sıkı sıkıya bağlı olan unsurlardır. Enflasyon: Cebimizdeki Ateş Enflasyon, aslında hayat pahalılığı anlamına gelir. Fiyatlar genel olarak arttıkça, aldığımız maaşın veya gelirimizin alım gücü azalır. Türkiye’de enflasyon oranı son zamanlarda oldukça yüksek seyretti. Bu da temel gıda maddelerinden elektriğe kadar birçok ürün ve hizmetin fiyatında artış anlamına geliyor. Nedenlerine bakıldığında enflasyon sepetinde büyük bir ağırlığa sahip olan gıda ve enerji fiyatlarındaki artış, enflasyon oranının yükselmesinde önemli bir faktördür. Özellikle mevsimsel faktörler, tarım ürünlerinin fiyatlarında dalgalanmalara neden olabilirken, enerji fiyatları ise global piyasalardaki gelişmeler ve döviz kuru üzerinden etkilenir. Türkiye’de son dönemde yaşanan kuraklık gibi iklimsel sorunlar, gıda fiyatlarını yukarı çeken unsurlar arasında yer alıyor.
ÖNE ÇIKAN VİDEO Faiz Oranları: İki Ucu Keskin Kılıç Faiz oranları, Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadele için kullandığı en önemli araçlardan biri olarak görülüyor. Faiz oranları artırıldığında, kredi almak pahalılaşır ve harcamalar azalır. Bu da enflasyonun düşmesine yardımcı olabilir. Ancak, yüksek faiz oranları yatırım yapmayı zorlaştırır ve işsizliğin artmasına yol açabilir. Pandemi sürecinin hemen sonrasındaki dönemde küresel enflasyon yükselirken Türkiye faiz oranlarında düşüşe gitti. Bu dönemde faiz oranlarının düşük tutulması, enflasyonun daha da artmasına neden oldu. Çünkü düşük faiz oranları, kredi maliyetlerini düşürerek tüketimi artırdı. Artan tüketim ise talep enflasyonunu körükledi. Faizlerin düşük tutulması, kısa vadede ekonomik büyümeyi destekledi ancak uzun vadede enflasyonun kontrolsüz bir şekilde yükselmesine yol açtı. Faiz oranlarındaki artış yatırımlar için finansman maliyetini artırırken risksiz bir şekilde para kazanma imkânı tanıdığı için yatırımların ertelenmesine neden olmaktadır. Bu duruma bağlı olarak toplam talep azalırken ticaret satış hacmi yıllık %1,1 azalmıştır. Beraberinde de sanayi üretimi yıllık %4,7 azalmıştır. Ticaretteki ve sanayi üretimindeki daralma beraberinde işsizlik oranlarında artışa neden olmuş ve işsizlik oranı 0,7 puan artarak %9,2 seviyesine çıkmıştır. Kamu Bütçesi: Devletin Cüzdanı Kamu bütçesi, devletin gelir ve giderlerini kapsar. Eğer devlet, harcamalarını gelirlerinden fazla yaparsa bütçe açığı oluşur. Bu açığı kapatmak için devlet borçlanmak zorunda kalır. Türkiye’de son dönemde bütçe açıklarının artması, ekonomiye yönelik endişeleri artırıyor. 6 Şubat depremleri sonrası devletin artan finansman ihtiyacı ve askeri operasyonların artan maliyeti kamu bütçesini zorlamaya başlamıştır. Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafya sebebiyle askeri harcamalarını giderek artırması adeta bir bekâ meselesi hâline gelmiş durumda. Diğer taraftan ise deprem sonrası depremzedelere yapılan kira vb yardımların yanında konutların ve bunların alt yapılarının inşa maliyeti kamu bütçesini bir hayli zorlamaktadır. Buna bağlı olarak devlet kamuda tasarrufa giderken vergi oranlarında da artış yapmaya başlamıştır. Bu durum aynı zamanda toplam talebi azaltarak enflasyonun düşürülmesine katkı sağlamaktadır. Ancak piyasada ticareti azaltan bir etki de oluşturmaktadır. Cari Denge: Dışarıya Ne Kadar Bağımlıyız? Cari denge, bir ülkenin dış ticaret açığı ya da fazlasını gösterir. Eğer bir ülke, dışarıdan aldığı mallara, sattıklarından daha fazla para harcıyorsa cari açık verir. Cari açığın artması, ekonomiyi dış şoklara karşı daha kırılgan hale getirir. Türkiye’de cari denge Haziran ayında 407 milyon dolarla tahminlerin üzerinde fazla verdi. Cari denge böylece 9 ay sonra fazla verdi. Bu açıdan bakıldığında ekonomi programının hedefine ulaşması yolunda beklenenler olduğu söylenebilir. Sonuç Türkiye ekonomisinde daralma giderek devam ediyor. Ticaret artan faiz oranları, vergiler ve denetimlerin etkisiyle daralıyor. Piyasada siftahsız günler tartarken konkordato ilanları birbirini izliyor. Peki, bundan sonra neler olacak? Enflasyon düşene kadar bu sürecin devam etmesi bekleniyor. Enflasyon henüz beklenen seviyelerde olmadığı görülüyor. Bazı sektörlerde daralma daha fazla iken (konut, otomotiv gibi) zorunlu tüketim mallarında (gıda gibi) fiyat artışları devam ediyor. Enflasyonla mücadele sürecinde önce fiyat artışları hız kesecek daha sonra durma noktasına gelecektir. Ancak bu süreç daha yeni başladı. Görüldüğü üzere faiz oranlarındaki artış 2023 yılındaki seçim sonrasında başlasa da etkileri daha yeni görülmeye başlandı. En az birkaç ay piyasada daralma süreci devam ederken işsizlik oranlarındaki artış da sürecektir. Enflasyon düşecektir… Ancak birçok iş yeri kapanacak, işsizlik artacak, alım gücü azalacaktır. Enflasyon ile mücadele politikalarının sonuçları bunlardır…”      

Leave A Reply

Your email address will not be published.

File not found.