Sosyal

Türkiye-İran iş birliği ortak bildirisi yayımlandı! İki ülkenin de menfaatine atılan adımlar

“İKİ ÜLKENİN DE MENFAATİNE”

Bildiride, ortak sınır boyunca ve diğer bölgelerdeki tüm terörist gruplara ve her türlü uzantılarına karşı mevcut işbirliği mekanizmalarından azami ölçüde istifade edilmesinin ve terörizm, mal ve silah kaçakçılığı, yasa dışı uyuşturucu ticareti ve organize suçlarla mücadelede sonuç odaklı işbirliği yapılmasının her iki ülkenin de menfaatine olduğunun teyit edildiği aktarıldı.

Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT) çerçevesinde tüm ülkelerin nükleer enerjiden barışçıl şekilde yararlanma hakkını vurgularken, KOEP taahhütlerinin tüm taraflarca tam anlamıyla uygulanmasına devam edilmesi için konuyla ilgili tüm aktörlerin iyi niyete dayalı yapıcı bir tutum sergilemesinin gerekliliği aktarılan bildiride, KOEP sürecinin başarıyla neticelenmesinin, anlaşmazlıkların çok taraflı diplomasi yoluyla çözümü için iyi bir emsal teşkil edebileceği ve bunun taraflar arasındaki ekonomik ilişkilerin daha da artmasına katkıda bulunacağı vurgulandı.

Sürdürülebilir kalkınma hedefiyle “sıfır atık”, biyolojik çeşitliliğin korunması, su ve toprak kaynaklarının sürdürülebilir etkin kullanımı da dahil olmak ve bunlarla sınırlı olmamak üzere çevre alanındaki ikili işbirliğinin devam ettirilmesinin önemine değinilen bildiride, iki ülke arasında imzalanan 1959 tarihli Kültür Anlaşması doğrultusunda, kültür, arşiv, eğitim, bilim, gençlik ve spor alanlarında ikili ilişkilerin ve işbirliğinin ve bu alanlarda sürdürülmekte olan karşılıklı üst düzey heyet ziyaretlerinin öneminin altı çizildi.

Yükseköğretim alanındaki işbirliklerini daha da geliştirme, ikili bilimsel ve eğitim işbirliğini genişletmek üzere ortak uzman komitesi kurma kararlılıkların yinelendiği aktarılan bildiride, şunlar kaydedildi:

“İki ülke, medya alanında Ortak Komite’den istifade etme ve mevcut anlaşmaları uygulamak suretiyle yapıcı işbirliğini geliştirme iradelerini beyan etti. Taraflar, müteaddit Kur’an-ı Kerim Mushafları yakma hadiselerini, İslam’a karşı artan nefreti ve dini inanca karşı istismar ve saldırganlığı körükleyen popülist söylemi şiddetle kınadıklarını vurguladı. Taraflar, Birleşmiş Milletler tarafından kutsal kitaplara yönelik saldırıları dini nefret ve uluslararası hukukun ihlali olarak tanımlayan kararlar kabul edilmesini memnuniyetle karşılarken, İslam’a karşı nefret de dahil olmak üzere her türlü nefret söylemini tümüyle reddettiklerini tekrar teyit etti ve Birleşmiş Milletler ve İİT de dahil olmak üzere, uluslararası kuruluşlar bünyesinde yakın işbirliğini sürdürme konusunda mutabık kaldı.”

SALDIRILARIN ACİLEN DURDURULMASI ÇAĞRISI

Gazze’de 7 Ekim 2023’ten bugüne ve işgal altındaki Filistin topraklarının geri kalanında durumun kötüleşmesinden duyulan derin endişenin ifade edildiği ve Filistinli sivilleri hedef alan acımasız saldırıların şiddetle kınandığı belirtilen bildiride, “Taraflar, İsrail güçlerinin Gazze’ye yönelik saldırılarının acilen durdurulması çağrısında bulunurken, sorumlu tüm tarafları, uluslararası insancıl hukuk ve uluslararası insan hakları hukuku da dahil olmak üzere, özellikle sivillerin korunmasına ilişkin uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine derhal ve tam olarak uymaya davet etti. Gazze Şeridi’ne yönelik baskıcı ablukanın derhal ve koşulsuz olarak kaldırılmasını ve Gazze Şeridi boyunca sivillere temel mal ve hizmetlerin derhal, yeterli ve engelsiz bir şekilde sağlanmasını talep etti.” ifadeleri yer aldı.

Filistin halkının özellikle meşru müdafaa dahil meşru ve vazgeçilmez haklarının iki ülke tarafından tanındığı belirtilen bildiride, Filistin halkının temel ve bilinen hakları vurgulanarak, çatışmaya adil ve sürdürülebilir bir çözüm getirmek üzere başkenti Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulmasının desteklendiği kaydedildi.

Bildiride tarafların, İsrail siyasi ve askeri liderliğinin suçlarının cezasız kalmasını engellemek amacıyla İsrailli yetkililerin Gazze’de işledikleri savaş suçlarından ve tüm diğer mezalim türlerinden ötürü yetkili mahkemelerde hesap vermelerini sağlamak için ikili ve çok taraflı işbirliği yapacakları ifade edildi.

Ayrıca, iki ülkenin, Güney Afrika hükümetinin 1948 Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ndeki yükümlülükleri çerçevesinde Uluslararası Adalet Divanında İsrail’e karşı davasını memnuniyetle karşıladığı belirtildi.

“TARAFLAR, SURİYE’NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNE BAĞLILIKLARINI YENİDEN TEYİT ETTİ”

Tarafların, Astana ortakları olarak sahadaki sükuneti muhafaza etmek için ortak iradelerinin altını çizdiği, Suriye’nin toprak bütünlüğü, birliği ve egemenliğine bağlılıklarını yeniden teyit ettikleri aktarılan bildiride, şu değerlendirmeler yer aldı:

“İki ülke, Suriye’deki krize kalıcı ve sürdürebilir bir çözüm için tek yolun, 2254 sayılı olan da dahil olmak üzere BM Güvenlik Konseyinin ilgili kararlarıyla uyumlu bir siyasi süreçten geçtiğini yineledi. Taraflar, Irak’ın toprak bütünlüğüne, siyasi birliğine ve egemenliğine verdikleri önemin yanı sıra ülkede göreceli bir istikrar sağlayan mevcut hükümete ve hükümetin hesap verebilirliği geliştirme, yeniden inşa ve kalkınma çabalarına yönelik memnuniyetlerini bir kez daha teyit etti.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir