Türkiye’de din ve diyanet algısı araştırması yapıldı: Dindarım ve çok dindarım diyenlerin oranı yüzde 60’dan yüksek çıktı
GENAR Başkanı İhsan Aktaş ve Prof. Dr. Mehmet Akif Kireçci tarafından yorumlanan çalışmanın ve araştırmanın sonuçları medya temsilcilerinin de katıldığı toplantıda kamuoyuna sunuldu. Yapılan saha araştırmasına göre Türkiye’de dindarım ve çok dindarım diyenlerin oranı %60’dan yüksek çıktığı görüldü.
MUTLULUK DÜZEYİ YÜKSEK ÇIKTI
Toplumda “Dindar değilim” ve “hiç dindar değilim” diyenlerin oranı %15’dir. Bu kesimi toplumda dine duyarsız kesimler olarak tanımlarsak Türkiye toplumunda dindarlık oranının görece oldukça yüksek olduğu söylenebilir. Dindarım ve çok dindarım diyenlerin oranı %60’dan yüksektir.
Az ya da çok dini pratikleri, ibadetleri yerine getirenlerin toplam oranı ise %71.4 dir. Tüm alanlarda camilerdeki din görevlilerine yönelik olumlu algının %60’ın üzerinde olması dikkat çekicidir.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 4-6 yaş grubu çocuklara din ve değerler eğitimi vermesini olumlu bulanların oranının oldukça yüksek olduğu söylenebilir. Bu eğitimi doğru bulanların oranı kesinlikle katılıyorum ve katılıyorum oranlarının toplamı %62 gibi oldukça yüksek bir oran iken karşı çıkanların oranı sadece %21.4’dür.
Bu ve benzeri araştırmalarda 15 Temmuzdan sonra ortaya çıkan bazı tartışmalar çerçevesine bakıldığında Türk toplumunun dini eğitiminin diyanetten alma eğilimi ortaya çıkmaktadır. Olumsuz algılar nedeniyle toplumun çocuklarının dini eğitimi konusunda Diyanet’ten daha fazla bir beklenti içinde olduğu şeklinde okunabilir. Toplum tarafından DİB’in 4-6 yaş grubu çocuklara din ve değerler eğitimi uygulaması taktir görülmektedir. Yaygın şekilde çeşitli medya ve sosyal medya organları kullanılarak yada doğrudan iletişime geçilerek bilgilendirmelerin arttırılması toplumun bilgiye kolay erişmesine imkan verecektir.
Nikahı müftülerin de kıyabilmesi yakın dönemde uygulamaya girmişti. Uygulama bazı kesimler tarafından kısmen tepki ile karşılanırken toplum tarafından nasıl karşılanacağı merak konusuydu. Toplumun bu uygulamaya nasıl baktığını görebilmek açısından araştırmada böyle bir sorunun da sorulması güncel ve anlamlıdır.
Toplumun %50’sinden fazlası bu uygulamayı tercih edebileceğini belirtirken, %33’ü tercih etmeyeceğini ifade etmektedir. Henüz yeni başlamış bir uygulama için toplumun %52 oranındaki olumlu görüşü dikkate değerdir. Bu oran toplumun öncesinde de böyle bir beklentinin içinde olduğu biçimde değerlendirilebilir