Haber7 yazarı Hasan Öztürk, TUSAŞ’a yapılan saldırının, Türkiye’ye yönelik bir terör mesajı olduğunu belirtti. Öztürk, PKK’nın Devlet Bahçeli’nin silah bırakma çağrısına bu saldırıyla cevap verdiğini yazdı. Saldırının BRICS toplantısıyla aynı güne denk geldiğini hatırlatan Öztürk, bu durumun dış politikadaki gelişmelerle de bağlantılı olduğunu kaydetti. Hasan Öztürk, Türkiye’nin içeride ve dışarıda ciddi tehditlerle karşı karşıya olduğunu vurguladı. İşte Hasan Öztürk’ün yazısı: “Mesaj muhatabına ulaşır. Öyle de oldu. 1 Ekim’den bu yana “iç çephe”nin tahkimi için uğraş verenlerin, mesajları muhataplarına ulaştı. Ve PKK terör örgütünün Kandil’deki elebaşlarından Cemil Bayık, bir kez daha terör örgütü ele başı Öcalan’ı İmralı’ya diri diri gömen açıklamayı yaptı. Öcalan’ın silah bıraktırma çağrısı yapamayacağını, örgütü dağıtamayacağını söyledi. Ardından Türkiye’nin kalbi, Ankara’da, Savunma Sanayimizin kalbi TUSAŞ’a terör saldısırı düzenlendi. 5 şehidimiz var 14 de gazimiz. Başımız sağ olsun. Gazilerimize acil şifa diliyoruz. İki teröristin çok profesyonelce düzenlediği terör saldırısına, sorumsuz yayıncılık yaparak “oksijen çadırı” olan medyanın bir bölümünü de eleştirdiğimizi buraya not olarak ekliyoruz. ERDOĞAN KAZAN’DAYKEN, KAHRAMAN KAZAN’DA TERÖR ÖRGÜTÜ TUSAŞ’A SALDIRDI Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Tataristan’ın Başkenti Kazan’da olduğu gün… BRICHS+ toplantılarının Kazan’da yapıldığı gün… Türkiye’nin BRICHS+’ya üyeliğininin tartışıldığı gün… Ankara’nın Kahraman Kazan ilçesindeki göz bebeğimiz TUSAŞ’a PKK terör örgütü saldırdı. BAHÇELİ’NİN KİMLERİ RAHATSIZ ETTİĞİNİ GÖRMÜŞ OLDUK Bir gün önce Sayın Devlet Bahçeli, tarihi bir konuşma yaptı. Terör örgütünün lavedildiğinin örgütün ele başı Öcalan tarafından DEM’in Meclis Grubu’ndan ilan etmesini önerdi. “Ne Edirne, ne Kandil, adres İmralı’dan DEM’e uzansın” dedi. Kandil, TUSAŞ’a saldırarak Bahçeli’nin tarihi çıkışında verdiği mesajı aldığını ve “terörden vazgeçmeyeceğini” bir kez daha ilan etti. Ama DEM ve Kandil arasında hatta, Kandil ile Edirne arasında bir çatlak da oluştu. TUSAŞ’taki terör saldırısını, DEM Parti yaptığı açıklama ile kınadı. Diyalog ihtimalinin belirdiği bir dönemde yapılmasının manidar olduğunu söyledi. Eş Başkan Tuncer Bakırhan da saldırıyı, “Provokasyon” olarak nitelendirdi. Demirtaş ise, Cemil Bayık’a doğrudan cevap veren ifadeler kullanarak şöyle bir açıklama yaptı, “Sorunlarımızın konuşarak, diyalogla, siyaset yoluyla çözülmesi arayışlarını kanla kesmeye çalışan anlayış bilmeli ki eğer Öcalan bir inisiyatif alır ve siyasetin önünü açmak isterse tüm gücümüzle arkasında olacağız. Demokratik siyaseti ve barış arayışlarını itibarsızlaştırmaya, iradesiz kılmaya yönelik hiçbir yaklaşımı kabul etmeyeceğiz. Herkes hesabını kitabını buna göre yapmalıdır. Barış isteyenlerin sesinin, kimden gelirse gelsin bu defa bastırılmasına asla izin vermeyeceğiz.” Kandil’e doğrudan mesaj verildiği açık. DEM ile ya da sivil siyaset ile Kandil’deki terör baronlarının arasında bir çatlağın oluştuğu da açık. Siyasetin diğer aktörlerinin verdiği mesajlar da olumlu. Örneğin yine Devlet Bahçeli, saldırıyı şiddetli bir şekilde lanetlerken, “Hiçbir kalleş saldırı milli birliğimizi bozamayacak” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bekamıza yönelik saldırı” dedikten sonra, “Milletimiz şunu bilsin ki Türkiye’ye uzanan kirli eller mutlaka kırılacak; güvenliğimize kasteden hiçbir yapı, hiçbir terör örgütü, hiçbir şer odağı emellerine ulaşamayacak” açıklaması yaptı. CHP lideri Özel ise “Terör kimden ve nereden gelirse gelsin lanetliyorum” diye bir açıklama yaptı. TUSAŞ SALDIRISINDAN SONRA KİM NEREDE HİZALANIYOR BAKMAK GEREK Toparlayalım. İktidar ve Cumhur İttifakı içinde devlet aklının da olduğu bir çalışma ile “yakın tehdit” olarak karşımızda duran Amerika ve İsrail’in Ortadoğu’daki harita çalışmasına karşı “iç çephe tahkimatı” yapıyor. Ve içimizdeki kırılgan fay hattının onarımı için Sayın Bahçeli’nin öne çıkan açıklamalarıyla kamuoyu oluşturuluyor. Bu oluşan kamuoyunun (iklimin), aleyhlerine işlediğini görenlerin elinde silah olan terör baronlarını kışkırtmasıyla TUSAŞ’taki saldırı gerçekleşti. Kurmay aklın PKK’nın Suriye kanadını mı yoksa Kandil’i mi doğrudan harekete geçirdiği şimdilik muamma. Ama açık olan, PKK terör örgütünün Amerika’nın ve Batı’nın taşeronu olduğudur. Amerika, bölgemizdeki uzun vadeli stratejik hedefine yürürken, DEAŞ’ı ve PKK’yı kullandı, kullanmaya devam ediyor. Şimdi, İsrail bölgenin haritasını değiştirmeye soyundu. Amerika’nın doğrudan stratejik hedefleri için. Böyle bir tabloda İsrail’e ve Amerika’ya teslim olmuş PKK’nın “iç barışa” dönük iktidarın planını boşa düşürmek için yaptığı bir eylem olarak TUSAŞ saldırı bize de ders olmalı. TUSAŞ saldırısı bir turnusol kağıdıdır. Ve bu saldırı sonrası kimin nerede hizalandığına iyi bakmak gerekir. Bilmem anlatabiliyor muyuz?”
