Ümit Özdağ ve Müsavat Dervişoğlu’ndan skandal “Heniyye” çıkışı! Yuh olsun size be
Akşam gazetesi yazarı Murat Özer, İsmail Heniyye’nin şehadeti üzerine Türkiye’de milli yas ilan edilmesini değerlendirdi. İyi Parti Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun bu karara tepki gösterdiğini belirten Özer, Heniyye’nin mücadelesinin, Batı’ya kapıkulluğu yapan zihniyetin sonunu getirdiğini ifade etti. Erdoğan’ın Filistin direnişini devlet eliyle selamladığını vurgulayan Murat Özer, şunları kaydetti: “Ülkemizdeki on binlerce caminin minarelerinden salâlar yükseliyor. Müezzinler Filistin halkının seçilmiş Başbakanı ve işgale karşı direnişin başkomutanı İsmail Haniye’nin şehadet haberini duyuruyor. Bununla yetinmiyor Türkiye: Cumhurbaşkanlığı kararı ile ülkede bir günlük milli yas ilan ediyor. Hayır, İsmail Haniye’nin Filistin davası için yaptıklarını anlatmayacağım. İşgal altındaki ülkesinin bağımsızlığı için evlatlarını, torunları ve nihayet kendisini feda eden bir liderin verdiği mücadele yeteri kadar anlatıyor zaten Haniye’yi. Okunan bu salâlar, gerçekte kimin ve neyin öldüğünü duyuruyor? Bunu anlatacağım. Filistin’in kutlu lideri için milli yas ilan edilmesine İyi Parti Başkanı Müsavat Dervişoğlu “Bu Türk milletinin yası değil. Bu bir dayatma” diyerek tepki göstermiş. Bir diğer tepki de Dervişoğlu’nun eski yoldaşı Ümit Özdağ’dan gelmiş. “Bu yas bizim değil, bir grup fanatik İhvancı AKP’linin yasıdır” demiş. Haniye’nin alçakça bir saldırıyla şehit edilmesini “tasvip etmiyoruz” sözleriyle değerlendiren CHP’den nasıl bir ses çıktı, aslında merak dahi etmiyorum. Türk siyasetinin bu ilkel figürlerinin geçirdiği öfke nöbetlerini de anlayışla karşılıyorum. Çünkü gökyüzünde yankılanan bu salâlar onların Batı’ya kapıkulluğu yapan müflis zihniyetlerinin salâsıdır.
ÖNE ÇIKAN VİDEO 1993 yılıydı. Cumhurbaşkanlığı makamında “başörtülüler okumak istiyorlarsa Arabistan’a gitsinler” diyen Demirel oturuyordu. İstanbul’da bir gece çok sayıda eve baskınlar yapılmış ve onlarca genç gözaltına alınıp, medyaya suç aletleriyle birlikte teşhir edilmişti. Suç aletleri “Kur’an, tefsir kitapları, kelime-i tevhid bayrağı ve Filistin poşusuydu”. Gazeteler ertesi gün “Terör örgütü Hamas’a operasyon” başlığıyla haberi duyuracaklardı. 90’lı yıllarda sıkça tekrarlandığı için artık vaka-i adiyeden sayılan operasyonlardan biriydi sadece. Şehirlerimizi PKK’lı teröristlerin saldırılarına, milleti sefalete teslim etmiş eski Türkiye’de manzara buydu. Aslında gençler Marmara, İTÜ ve Yıldız Teknik’te okuyan üniversite öğrencileriydi. Ne Filistin’i görmüşlükleri vardı ne de Hamas üyesi tek bir tanıdıkları. Filistin adına yaptıkları tek şey Filistin marşları dinlemek, belki yılda birkaç defa yapılan cuma eylemlerine katılıp şehitler için gıyabi cenaze namazı kılmaktı. Fakat tüm kurumlarına askeri vesayetin, Batı’ya kulluğun ve İslam düşmanlığının sindiği güçsüz ve aciz bırakılmış eski Türkiye için düşman bu gençlerdi. Hamas ise yaftalayacakları bir örgütün adı. Çünkü o tarihlerde henüz başka bir yafta bilinmiyordu darbe artıklarınca. Aradan geçen 30 yılın sonunda, Türkiye işte bu karanlık zihniyetin cenazesini kaldırıyor aslında. O gençler ise bugün ülkenin savunma sanayii için gece gündüz çalışıyorlar. 28 Şubat artıklarının bağırtıları boşuna değil. Çünkü o eski halka tepeden bakan parlak günleri çoktan bitti. Bel bağladıkları, önünde el pençe divan durdukları Siyonistlerle birlikte veda ettiler Türkiye’ye. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan, 30 yıl önce Batı’nın tasmalı köleleri tarafından terörist diye yaftalandığı Türkiye’de “devlet eliyle selamlıyor” Filistin direnişini.”