Yeni küresel güç ittifakı – BERCAN TUTAR
Sadece uluslararası normların, müeyyide, hukuk ve kuralların değil insani ve ahlaki değerlerin de en dibe vurduğu bir süreçten geçiyoruz. Şu an dünyanın farklı bölgelerindeki sıcak çatışmalar, ekonomik savaşlar, ideolojik kutuplaşmalar, insani krizler ve Gazze’de İsrail’in gerçekleştirdiği barbar soykırım ve katliamlar, mevcut uluslararası düzenin çöküşünün ve işlevsizliğinin en somut kanıtlarıdır.
Ne var ki her bitiş aynı zamanda bir başlangıçtır da. İşte bu yüzden mevcut çatışma ve barbarlıklar dünya düzeninin küresel dönüşümünün bir parçası olarak da görülüyor.
Çünkü emperyalist merkez artık küresel siyaseti kontrol edemiyor. Artık sabotaj ve provokasyonlarında başarıya ulaşamıyor bazen de tırmanan çatışmaları önlemeye gücü yetmiyor. Dolayısıyla hem küresel statükonun tetiklediği hem de rakip aktörlerin neden olduğu krizler dünyanın çeşitli bölgelerinde kontrol edilemeyen bir kaos dalgasına yol açmış durumda.
Haliyle mevcut istikrarsızlıklar, küresel dönüşüm ve dünya düzenindeki değişikliklerle ilgili daha geniş bir sorunu yansıtıyor. Etkili uluslararası mekanizmaların yokluğu ve kilit aktörler arasındaki güvensizlik belirsizlikleri tırmandırıyor.
***
Derinleşen kaos her iki tarafa da kalıcı zararlar veriyor. Bu bağlamda çatışmaları sürdürmek ve derinleştirmek jeopolitik intihar girişimi olarak algılanıyor. Her ne kadar bazı şahinler savaştan yana bir retorik kullansa da barış ve çözüme yönelik diplomasi seçeneğine ağırlık verenlerin sayısı da giderek artıyor.
İlginçtir yeni bir küresel konsensüsü en çok dile getirenler de Batılılar. Nitekim Foreign Affairs’ten Graham Allison ve Amos Yadlin, “Şimdi bir ateşkes anlaşması İsrail için bir zafer olacaktır. Netanyahu’nun evet cevabını kabul etmesinin zamanı geldi” derken The Hill’den Peter Harris, “Amerika karaya oturmuş bir süper güçtür. Avrupa güvenlik için ona bel bağlamamalı” çağrısında bulunuyor. TAC’den Sumantra Maitra da Avrupalı müttefiklere Amerika’nın kirli işlerini yapmayı artık bırakmaları tavsiyesinde bulunuyor.
Batılı kalemler yanında siyasileri de buna benzer görüşleri hemen her gün dile getiriyor. Çünkü güç ekseni değişiyor. Batı artık eski hegemonyasını sürdüremiyor.
Küresel dengeler yeniden kuruluyor. Zira her güç kaçınılmaz olarak kendine düşman ve savaş arar. Fakat Batı bulduğu düşmanlarını artık yenemiyor ve savaşlarını da kazanamıyor.
***
Batılı halklar da gerçeği görmeye başladı. Amerikan ve Alman kamuoyu Rusya ile barış isterken yöneticileri kuyruğu dik tutmaya çalışıyor.
Siyonistlerin Hamas’ı teröristleştirme propagandasına aldırmayan uluslararası kamuoyu Filistinlilerin mazlum ve masum olduğunu anladı. Batı’nın cürmü olan Holokost’un bedelini Filistinlilere ödetiyorlar. Fakat soykırımcılar bu kez paçayı kurtaramayacak.
Adalet kavramı Batı’ya ve Siyonistlere yabancıdır. Sadece ‘kudretli olan doğrudur’a inanırlar. Bu nedenle yükselen yeni güçlerin küresel adaleti sağlayacağı günler çok da uzak değil.
Zira gücü azalan Batı’nın sömürgeci sistemi de sarsılıyor. Dünyada yeni bir denge oluşuyor. Türkiye’nin de öncü bir aktör olarak içinde yer aldığı bu yeni küresel güç ve adalet ittifakı, Batı’nın yok ettiği insani ve ahlaki değerleri dünyada yeniden hâkim kılabilir.