Araştırmacılar ve define avcıları yıllardır uğraşıyor: Sırrı çözülemeyen altı şifre… Bir tanesinin değeri 60 milyon dolardan fazla
Birçok kişi, bulmacaları çözme yeteneğini bir zeka göstergesi olarak görse de, bazı şifreler ve kodlar öyle karmaşık ki, en yetenekli zihinleri bile zorlayabiliyor.Özellikle kriptografi (Okunabilir durumdaki bir verinin içerdiği bilginin istenmeyen taraflarca anlaşılamayacak bir hale dönüştürülmesi) tekniklerindeki büyük ilerlemelere rağmen altı kod, binlerce yıldır sırlarını saklamaya devam ediyor.Antik Phaistos Disk’inden CIA’in kendi ‘Kryptos meydan okumasına’ kadar, nesiller boyu uzmanlar bu kayıp mektupların gizemini çözmeye çalıştı, ancak başarılı olamadılar.Bu sırların çözümü sadece entelektüel bir merak da değil; örneğin, Tamam Shud Davası’nın şifresi, yıllardır çözülemeyen bir cinayeti aydınlatabilir. Ayrıca, Beale Belgeleri’nin sırrını çözmek, gömülü bir hazineye ulaşmaya yardımcı olabilir. İşte dünyanın en karmaşık bulmacalarının ardındaki gizemler…1- PHAİSTOS DİSKİ: ANTİK GİZEMİN PEŞİNDE
Phaistos Diski, Girit adasında yer alan antik Minos uygarlığına ait olduğuna inanılan pişmiş bir kil tablet olarak karşımıza çıkıyor. Üzerinde yer alan bilinmeyen semboller, diskin tarih boyunca birçok araştırmacının dikkatini çekmesine neden oldu. Arkeologlar, bu eserin 3 bin yıldan daha önce yapıldığına dair görüş bildiriyorlar; ancak diskin amacı veya anlamı hâlâ bir sır olarak kalmaya devam ediyor.Disk, ilk kez 1908 yılında keşfedildiğinde bazı bilim insanları tarafından sahte olarak değerlendirildi. Ancak zamanla, pek çok uzman bu eserin gerçek bir antik parça olduğuna ikna oldu. Üzerinde 45 farklı sembolü barındıran toplamda 241 baskı bulunuyor ve bu sembollerin bazıları insanları, hayvanları, bitkileri ve aletler gibi nesneleri tasvir ediyor gibi görülüyor. Diğer semboller ise daha soyut şekillerden oluşuyor.Semboller, dikey çizgilerle ‘kelimeler’ halinde gruplandırılmış olsa da, uzmanlar bu grupların ne anlama gelebileceğini çözebilmiş değil. İlk yorumlar, sembollerin Girit’teki bir tapınakta gerçekleştirilen hayvan kurban etme töreni ile ilgili olabileceğini öne sürdü. Ancak bu görüş zamanla daha fazla eleştiri aldı. 2004 yılında yapılan bir çalışmada, diskin eski Luvi dilinde bir arazi anlaşmazlığını anlatıyor olabileceği iddia edildi.Yine de, sembollerin evrensel olarak kabul görmüş bir yorumu bulunmuyor ve bu semboller, dünya üzerinde bilinen hiçbir dille de tam olarak örtüşmüyor. Bu durum, Phaistos Diski’ni var olan en eski çözülememiş kodlardan biri haline getiriyor. Antik dünyanın gizemleri arasında yer alan bu eser, araştırmacıların ilgisini çekmeye devam ediyor.2- ROHONC KODEKSİ: GİZEMİNİ KORUYAN 448 SAYFALIK KİTAPRohonc Kodeksi, tarih boyunca bilim insanları ve araştırmacılar için büyük bir muamma olmaya devam eden 448 sayfalık resimli bir kitap. Bu eserin hikâyesi, 1838 yılında Macaristanlı Kont Gusztav Batthyány’nin koleksiyonunda bulunduğunda başladı. Ancak, bu el yazmasının kimin tarafından ve hangi amaçla hazırlandığı hâlâ netlik kazanmış değil. Günümüzde, Rohonc Kodeksi’nin 16. yüzyıl civarında Kuzey İtalya’da üretilmiş olabileceği düşünülüyor. Kitabın her sayfası bilinmeyen bir yazıyla dolu ve 87 adet kaba dinsel illüstrasyonla birlikte sunuluyor. Ancak, bu eserin anlaşılmasını zorlaştıran en büyük etken, kullanılan alfabedeki aşırı çeşitlilik.Kodeks içinde toplamda 800 sembol bulunuyor ve bunların yaklaşık 100’ünün sıklıkla karşılaşılabilir olduğu bildirilmiş durumda… Bu durum, metnin bir heceli dil veya yazarın kendi yarattığı yapay bir dil içeriyor olabileceği ihtimalini gündeme getiriyor.Rohonc Kodeksi üzerine yapılan yorumlar oldukça çeşitli; sansürlenmiş bir dini metin olabileceği gibi, bir büyü kitabı veya basit bir Orta çağ şakası olma ihtimali de bulunuyor. Ancak, modern kriptografik tekniklerle metnin herhangi bir kesimini çözmeyi başaran henüz kimse çıkmadı.3- SHUGBOROUGH YAZITI: BİR GİZEMLER YUMAĞI
Staffordshire’daki Shugborough Hall’un arazisinde yer alan 18. yüzyıldan kalma bir anıt, İngiltere’nin en ilginç gizemlerinden birini barındırdığı düşünülen bir yapı olarak dikkat çekiyor. Shephard Anıtı olarak bilinen bu eser, tarihçilerin ve kriptografların dikkatini çeken 10 harfli bir şifre içeriyor. Bu gizemli kod, alçak seviyedeki ‘D’ ve ‘M’ harfleriyle çerçevelenen ‘OUOSVAV V’ harflerinden oluşuyor.Anıtın üst kısmında, ünlü sanatçı Nicolas Poussin’in ‘Arcadia Çobanları’ adlı tablosunun aynalı rölyefinin yer aldığı belirtiliyor. Bu tablodaki bir kadın ve üç çobanın, mezarı işaret ettiği düşünülüyor. Mezarın üzerinde yer alan Latince ‘et in Arcadia ego’ ifadesinin ‘Ben Arkadia’dayım’ anlamına geldiği ifade ediliyor.Shepard Anıtı, İngiliz milletvekili Thomas Anson’ın isteği üzerine Flaman heykeltıraş Peter Schee tarafından 1748-1763 yılları arasında inşa edilmiş durumda. Ancak, anıttaki harflerin neyi temsil ettiği veya bu yapının daha büyük bir sembolik anlamı olup olmadığı henüz netlik kazanmış değil.Bazı teorisyenler, anıttaki harflerin bir akrostiş cümlenin ilk harfleriyle ilişkili olabileceğini öne sürüyor. Örneğin, bazı araştırmacılar bu mesajın George Anson’ın ölen eşine yönelik şifreli bir ithaf olabileceğini belirtmiş. Bu bağlamda, harflerin ‘Optimae Uxoris Optimae Sororis Viduus Amantissimus Vovit Virtutibus’ anlamına gelebileceği öne sürülüyor.Bu ifadenin, ‘En iyi eş, en iyi kız kardeş, en sadık erdemlerine adıyor’ şeklinde çevrilebileceği düşünülüyor. Ancak, bu teori ‘D’ ve ‘M’ harflerinin anlamını açıklamakta yetersiz kalıyor ve bu harflere uyan birçok olasılık bulunduğu belirtiliyor. Şu an için, Shugborough Yazıtı’nın gizeminin çözülmesi için yeterli kanıtın olmadığı ifade ediliyor. Bu durum, gizemin asla tamamen aydınlatılamaması ihtimalini de gündeme getiriyor.4- BEALE BELGELERİ: GİZEMLİ HAZİNE VE ÇÖZÜLMEMİŞ ŞİFRELERBeale Belgeleri olarak bilinen doküman, ilk kez 1885 yılında James Ward tarafından yayımlanan bir broşürde gün yüzüne çıktı. Bu belgelerin, değeri 60 milyon dolardan fazla olduğu tahmin edilen bir hazineye dair bilinen son ipuçlarını içerdiği düşünülüyor.Ward’ın aktardığına göre, 1819 civarında Thomas Jefferson Beale liderliğindeki bir define avcıları grubu, 1360 kilo altın ve 2300 kilo gümüşten oluşan büyük bir ganimet buldu. Ancak, mürettebat, bulduğu altını saklamak yerine, vagonlarla Blue Ridge Dağları üzerinden Virginia’ya taşıdığı ve 1820 yılında gömdüğü iddia ediliyor.Beale’in, West’e doğru ikinci bir keşif gezisine çıkmadan önce, Lynchburg’daki bir meyhanenin sahibine demir bir kasa bıraktığı ve eğer 10 yıl içinde geri dönmezse kasayı açması talimatını verdiği söyleniyor. 23 yıllık bir bekleyişin ardından, meyhaneci nihayet kasayı açtığında, içinden iki mektup ve üç sayfa anlaşılmaz şifre çıkıyor.Bu sayfalar o günden beri de Beale Belgeleri olarak anılıyor. Modern şifre çözücüler tarafından şifre olarak kabul edilen bu belgeler, sayılarla dolu satırlar içeriyor. Şifre, genellikle belirli bir sözcük veya ifadeye dayalı kurallar aracılığıyla bir mesajdaki harfleri değiştiren bir kod türü olarak tanımlanıyor.Ward, bu kodların yayımlanmasının ardından, Bağımsızlık Bildirgesi’nin bir kopyasının, harflerden birini çözmek için nasıl bir anahtar olarak kullanılabileceğini gösterdi. Ancak, hazinenin yerini tespit eden son iki mektubun anahtarının henüz bulunamadığı, bu durumun ise içindekilerin ne olduğu konusunda bir sır olarak kalmasına yol açtığı belirtiliyor.5- TAMAM SHUD KODU: GİZEMLİ ÖLÜMÜN ARDINDAKİ SIR
1 Aralık 1948’de Avustralya’nın Adelaide kentinin yakınlarındaki Somerton Plajı’nda bulunan bir adamın cesedi, birçok soruyu beraberinde getirdi. ‘Somerton Adamı’ olarak adlandırılan bu kişinin kimliği belirsizdi; üzerinde kimlik bilgilerini gösteren hiçbir belge yoktu ve giysilerinin etiketleri kesilmişti.Dedektiflerin elde edebildiği tek kanıt, cebinde bulunan ve Farsça “Tamam Shud” yazılı bir kağıt parçasıydı. Bu kelimenin, ünlü Fars şairi Ömer Hayyam’ın ‘Rubaiyat’ adlı eserinin son dizesi olduğu düşünüldü.Polis, çevrede bulunanlara kitabın son sayfasının koparılmış bir kopyasına sahip olup olmadıklarını sordu. İlginç bir şekilde, bir adam, Somerton Adamı’nın cesedinin bulunduğu yerin yakınında, aracının arka koltuğunda atılmış bir kopya bulduğunu bildirdi. Ancak bu kopyanın son sayfası eksikti ve sayfanın üzerinde bir tür şifre olduğu düşünülen karışık yazılar yer alıyordu.Buna rağmen, analistlerin ve kriptografların tüm çabalarına rağmen, bu mesajın anlamı çözülemedi. Olayın tuhaf detayları, Somerton Adamı’nın bir casus ya da organize suçun kurbanı olabileceği yönündeki spekülasyonları artırdı. Ancak yıllar içinde ortaya atılan sayısız teoriye rağmen, 70 yıllık bu soğuk davayı çözmeye yardımcı olabilecek hayati ipuçları hâlâ belirsizliğini koruyor.6- KRİPTOLAR: GİZEMLİ MESAJLARIN PEŞİNDE
1990’ların başında, CIA’in Washington’daki yeni karargah binasını inşa etme süreci başladığında, teşkilatın bütçesinde beklenmedik bir artış olduğu iddia ediliyor. Bu ek kaynakların, ‘Kryptos’ adı verilen büyük bir taşlaşmış ağaç sütununun yapımına yönlendirildiği belirtiliyor. İçine S şeklinde bir bakır paravan yerleştirilen bu eser, heykeltıraş James Sanborn tarafından tasarlandı ve üzerine 1735 alfabetik harf kazınarak dört şifreli mesaj oluşturuldu.CIA’in avlusunun merkezinden bakıldığında, heykelin sağ tarafında dört şifreli mesajın yer aldığı, sol tarafında ise bu mesajları şifrelemek için kullanılan bir ‘tablonun’ görüldüğü ifade ediliyor. Teşkilatın açıklamalarına göre, Kryptos’un ilk üç mesajında, 16. yüzyılda Fransız kriptografı Blaise de Vigenère tarafından geliştirilen bir şifreleme yöntemi kullanıldığı düşünülüyor.Bu şifreleme yöntemi, alfabedeki her harfi belirli bir miktarda kaydırarak çalışıyor. İlk iki mesajın, başlangıç seviyesindeki kriptograflar tarafından bile çözülebileceği belirtiliyor. Ancak, son iki mesajın daha karmaşık olduğu ve daha zorlu bir şifreleme yöntemi barındırdığı iddia ediliyor. Şu ana kadar çevrilen üç pasaj arasında, Sanborn’un kendi yazdığı bir şiir, gömülü bir nesneye atıfta bulunan bir metin ve arkeolog Howard Carter’ın Kral Tut’un mezarındaki bir kapının açılışını anlattığı bir pasaj yer alıyor.CIA’in açıklamalarına göre, dördüncü bölümün çözülmesi oldukça zor bir şifreleme yöntemiyle gerçekleştirildiği düşünülüyor. Ajansın en yetenekli şifre çözücülerinin bile bu 97 karakterlik son mesajı çözmeyi başaramadığı bildiriliyor. Ancak, 2020 yılında Sanborn, bu gizemi çözmek isteyenlere son bir ipucu vererek ‘KUZEYDOĞU’ ifadesini sundu.Daily Mail’in ‘Revealed: The 6 secret codes that remain unsolved – so, can you decipher them?’ başlıklı haberinden derlenmiştir.Fotoğraflar: Alamy, iStock