Beşinci hastalıkla ilgili çarpıcı açıklama: Artış gösterdi, bu sene daha fazla var
“Bu hastalıkta antibiyotik asla kullanılmaz, Türkiye hala antibiyotiğin en kötü kullanıldığı ülke”/ Beşinci hastalık görülmesi durumunda yapılacaklara ilişkin tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. Çokuğraş, “Bulaşabilir ama bir kızamık gibi aşırı bulaşıcı değildir. Birkaç gün evde istirahat etmesi eğer kaşıntıları fazla varsa nadiren olur, belki kaşıntı giderici bir antihistaminik ilaç birkaç gün kullanılabilir. Ateşi olursa bir ateş düşürücü kullanılabilir, antibiyotik asla kullanılmaz. Bu beşinci hastalıktır, bir de altıncı hastalık var; 3 yaşından küçük çocuklarda genellikle 6 aylıkla 2 yaş arasındaki çocuklarda gözüken bu da bir döküntülü hastalık. Ama nasıl bir döküntülü hastalık; o da çok tipiktir. 3 gün kadar çok yüksek bir ateş olur, 39-40 derece hatta bazen havale bile geçirebilir, o kadar yüksek olabilir. Başka da bir fizik muayene bulgusu genellikle yoktur. Şaşırırsınız, ne oluyor bu çocuğa, neden ateşi var diye bir sürü tetkikler bazen yapılabilir ama 3’üncü günün sonunda ateş birdenbire düşer ve kızamığa benzer bir döküntü çıkar. Bütün vücudu tutar ince bir döküntü sadece 24 saat sürer ve oda geçer. Burada dikkat çekici olan şey; çocuğun yaşıdır. Bir ilacı yok, çocuklar sadece semptomatik tedavi görüyor. Burada kafa karıştırıcı olabilecek şeyler; bu döküntülü hastalıklar sırasında yanlış yere antibiyotik ya da başka birtakım ilaçlar kullanıyorsanız bu döküntüleri bazen ilaç alerjisi diye yorumlayabilirsiniz, onun için dikkatli olmak lazım. Her şeyden önce de antibiyotiği çok dikkatli kullanmamamız gerekir. Türkiye hala antibiyotiğin en kötü kullanıldığı ülke geçen sene birinciliği Yunanistan’a kaptırmıştık. Bu sene tekrar geri aldık, maalesef her ateşli hastalıkta antibiyotik kullanmak oluşabilecek belirtileri yorumlarken bizi de zorluyor. Yüksek ateşli durumlarda doktora danışmak en iyisi” şeklinde konuştu.“Bunlar bulaşıcı hastalıklar, olduğunda başka çocuklardan uzak tutmaları lazım”/ El, ayak, ağız hastalığına ilişkin de konuşan Prof. Dr. Çokuğraş, sözlerini şöyle sürdürdü:“El, ayak, ağız hastalığı eskiden beri bildiğimiz bir hastalık, dönem dönem birtakım artışlar olabiliyor. Ateş olabilir, tipik ellerde özellikle avuç içlerinde ayak tabanlarında, ağız içinde ve ağız çevresinde birtakım döküntüler, kabarcıklarla ya da yaralarla gidebilen bir hastalıktır. Bazen çok ciddi ateş de yapabilir. Tek bir virüsün yaptığı bir hastalık değil, birkaç farklı virüsün yaptığı hastalık, bunların bazıları salgınlar yapabilir. Özellikle Uzak Doğu’da yakın zamanda böyle salgınlar yaşanmıştır. Tanı koymak zor değil, gövdede ve kolda, bacakta pek döküntü olmaz. Daha çok el ve ayaklarda olur ama az da olsa kollarda da döküntü olduğu bir takım atipik vakalar da olabilir. Bütün bu virüs hastalıklarının spesifik bir tedavisi yok. El ayak ağız hastalığında ağızın içinde o yaralar, lezyonlar olduğu zaman o çocukların beslenmesi bozulabilir. Bunlar bulaşıcı hastalıklar böyle bir durum olduğunda başka çocuklardan biraz uzak tutmalarını sağlamak lazım. Mümkün olduğu kadar birkaç gün evde kalmaları faydalı olur. Bu hastalıkların aşıları yok çünkü henüz bulunmadı. Bu çocukların iyi beslenmelerini sağlamak önemli çünkü hastalıklar sırasında çocukların iştahları da kesildiği için hakikaten beslenmeleri bozulabiliyor”