Dünya Lenfoma Farkındalık Günü ile ilgili açıklamalarda bulundu
“Lenfoma, bağışıklık sistemimizin bir parçası olan lenfosit adı verilen hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla oluşan bir kanser türüdür.” ifadeleriyle sözlerine başlayan Dr. Öğr. Üyesi Hasan Göze, lenfositlerin; vücudun, virüs ve bakterilere karşı savunmasında kilit rol oynadığının altını çizdi. Göze, ayrıca bu hücrelerin kanserleşmesi durumunda ise bağışıklık sisteminin zayıflayarak ciddi sorunlarla karşı karşıya kalınabileceğini de hatırlattı.
Lenfoma’nın Belirtileri
Lenfoma türleri ve belirtileri hakkında da bilgi veren Dr. Öğr. Üyesi Hasan Göze, “İki ana lenfoma türü vardır: Hodgkin lenfoma (%10-15) ve Non-Hodgkin lenfoma (%85-90). Bu türlerin hem tedavi yöntemleri, hem de klinik seyirleri farklılık gösterir. Lenfomanın en yaygın belirtisi; genellikle boyun, koltuk altı veya kasıkta ortaya çıkan ağrısız ve hareketsiz lenf düğümü büyümeleridir. Ayrıca, istem dışı kilo kaybı (6 ay içinde vücut ağırlığının %10’u), uzun süreli ve enfeksiyonla ilişkili olmayan ateş yüksekliği, aşırı gece terlemeleri (çamaşır ve çarşaf değiştirmeyi gerektiren), halsizlik, öksürük ve nefes darlığı gibi belirtiler de gözlemlenebilir” dedi.
Risk Faktörleri ve Teşhisi
Lenfoma gelişimi açısından risk faktörleri hakkında bilgi veren Öğretim Üyesi, “Lenfoma gelişimi için risk faktörleri arasında ileri yaş, erkek cinsiyet, bağışıklık sisteminin zayıflaması (organ nakli veya HIV), Epstein-Barr virüsü gibi enfeksiyonlar, ailede lenfoma öyküsü, tarım ilaçları ve kimyasallara maruz kalma, radyasyon, otoimmün hastalıklar, obezite ve önceki lenfoma tedavileri yer alır. Lenfoma teşhisi genellikle fizik muayene, kan testleri, PET ve BT taramaları gibi görüntüleme yöntemleri ve biyopsi ile konur. Biyopsi, lenf düğümünden alınan örneğin mikroskop altında incelenmesini içerir ve kesin tanı sağlar” ifadelerini kullandı.
Tedavi Yöntemleri
Tüm dünyada bir milyondan fazla insan lenfoma ile yaşadığını ve her gün ortalama bin kişinin lenfoma tanısı aldığını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Hasan Göze, “Tedavi, lenfomanın türü ve evresine göre değişiklik gösterir. En sık uygulanan tedaviler arasında kemoterapi, radyoterapi, immünoterapi ve hedefe yönelik tedaviler yer alır. Tedavi planı, hastanın genel sağlık durumu ve hastalığın yayılma derecesi göz önünde bulundurularak belirlenir. Özellikle erken evrelerde teşhis edilen lenfoma, tedaviye iyi yanıt verir. Hodgkin lenfoma vakalarının çoğu modern tedavilerle tamamen iyileşebilirken, daha sık görülen Non-Hodgkin lenfomaların başarı oranları türüne ve evresine göre değişiklik gösterir” dedi.
“Erken Tanı Hayat Kurtarır”
15 Eylül Dünya Farkındalık Günü’nün önemine de değinen Üniversitemiz Tıp Fakültesi İç Hastalıkları-Hematoloji Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Hasan Göze, “Dünya Lenfoma Farkındalık Günü, bu hastalığa dair bilinç düzeyini artırmak için önemli bir fırsattır. Erken teşhis, tedavi başarısını önemli ölçüde artırır ve bu farkındalık toplumun erken teşhis ve doğru tedaviye erişimini kolaylaştırır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ‘erken tanı ve tedavi hayat kurtarır’ prensibinden hareketle her yıl 15 Eylül gününü hastalığa yönelik dikkat çekmek, bilgilendirmek ve hastalık tedavisine ilişkin güncel durumu gözden geçirmek üzere kutluyoruz” ifadeleriyle açıklamasını sonlandırdı.