Mehmet Metiner’den olay iddia: O isimler, Erdoğan’ın adını kullanarak gücünü suiistimal ediyor
Yeni Şafak gazetesi yazarı Mehmet Metiner, AK Parti’nin sadece bir siyasi parti olmadığını, aynı zamanda bir dava hareketi olduğunu vurguladı. AK Parti’nin ruhundan uzaklaştığını belirten Metiner, partinin güç ve iktidar için adaletten taviz vermemesi gerektiğini söyledi. Metiner, seçim sürecinde partiye zarar verenlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adını kullanarak gücünü suiistimal ettiklerini ifade etti. AK Parti’nin özüne dönmesi gerektiğini söyleyen Metiner, adalet, eşitlik ve hizmet vurgusu yaptı. İşte Mehmet Metiner’in dikkat çeken yazısı: “AK Parti bir partidir ama partilerden bir parti değildir. AK Parti bir siyasi hareketin adıdır. Reis’in ifadesiyle davası olan bir partidir.
ÖNE ÇIKAN VİDEO Davası için partiyi araç olarak gören bir partidir. AK Parti bir beden değildir. Bedenden ibaret bir hareket hiç değildir. AK Parti, ruhu olan bir hareketin parti olarak bedene bürünmesidir. Başka bir deyişle, AK Parti, kendisini var eden o ruhun dönüştüğü anlamlı bir bedendir. AK Parti’yi birileri bedenden ibaret görmeye başladı. Cüssenin iriliğine güvenen birileri ruhun inkârına yöneldi. Güç tutkusu veya ne pahasına olursa olsun iktidar sevdası sonradan gelen kimilerinin kurucu ruhu önemsizleştiren davranışlarıyla buluşunca AK Parti birçok yerde yalnızca bir bedene dönüştü. Partilerden bir partiye dönüştürüldü. Başkası gibi olma veya başkası gibi olunursa ancak güç elde edilebileceği anlayışı AK Parti’yi AK Parti olmaktan çıkarttı. AK Parti sadece ve yalnızca güç devşirmek için yola çıkmış bir parti değildir. Evet, gücü ve iktidarı önemser. Çünkü güç ve iktidar olmadan ideallerinizi gerçekleştiremezsiniz, davanızı ete kemiğe büründüremezsiniz. AK Parti’nin güç ve iktidar arayışı ve isteği sadece bunun için anlamlı ve gereklidir. Adaleti tesis etmek için güç ve iktidar bir araçtır. Adaletsizliğe dönüşen güç ve iktidar AK Parti’nin ruhuna ihanettir, varlık sebebinin inkârıdır. Güç ve iktidar, milletin hizmetkârı olmak için gereklidir. Milleti değerleriyle birlikte güçlü ve saygın bir yere taşımak için gereklidir. Firavunlaşmak için değil! Nefsi Firavun olanların elinde AK Parti’nin gücü adaletsizliğe ve haksızlığa vesile kılınırsa işte orada AK Parti ölür. AK Parti’nin ruhu o ruha sahip olmayan hatta o ruhun cisimleştirdiği misyonu yok etmek için ömrünü harcayan kimi unsurların yalnızca güç ve iktidar devşirmek için geldikleri AK Parti’ye kendilerince yeni bir misyon biçmeye kalkışmalarıyla incindi. O ruhun sahibi olan millet de incitildi. İtilip kakıldı. Seçim sürecinde kimi sahil beldelerinde bizzat gördüm: AK Parti’nin adını anmaktan utananlar AK Parti’nin temsil makamında olanlardı. AK Parti’yi ve Reis’in davasını anlatmak yerine kendi nefislerini azizleştiren ve yalnızca kendileri için oy isteyen isimlerdi onlar. Sadece ve yalnızca kendilerini anlatıp duran. “Ben varsam” deyip duran. Hatta “Bakmayın partiye, ben aslında sizden biriyim, sizin gibi düşünen, hayat tarzı sizin gibi olan biriyim!” deyip duran. Kendi piarı için Cumhurbaşkanının adını kullanan. En kötüsü onun adını başkalarına karşı bir sopa gibi kullanan. AK Parti’nin ve Reis’in adı sahada yoktu. “Buralardan oy almak için onlar gibi olduğumuzu göstermek gerek!” diyebilecek kadar ileri giden. “Başörtülü kadınlar görünür olmasın!” diyecek kadar AK Parti’nin ruhunu örseleyen. Bizzat biliyorum. O beldelerden birinde AK Parti yönetimindeki kardeşlerimizden bazıları seçim çalışmalarında başörtülü eşlerini yanlarında getirmekten kaçındılar. Ne olduğu ortada. Reis seçimden sonra “öze dönüş” mesajı verdi. O kurucu ruh olmazsa, o kurucu ruhun şekillendirdiği misyon ve öğreti olmazsa AK Parti sonradan güç devşirmek için gelenlerin elinde özünden saptırılarak siyaseten bitirilir. AK Parti’ye kaybettiren o birileri hiçbir şey olmamış gibi şimdilerde de Cumhurbaşkanının hâlâ adını kullanarak kendilerine güç ve iktidar devşirmeye çalışıyor. Hâlâ Reis’in ve kimi bakanlarımızın adını kullanarak hem bulundukları yerde bürokrasiye hükmetmeye çalışıyorlar hem de başkalarının yüreğine korku salmaya. Hâlâ kudretli olduklarını göstermenin dışında hiçbir amaçları yok. AK Parti umurlarında değil. Çünkü zaten AK Partili değiller. Ama AK Parti iktidarının bir dört yılından daha nemalanmak istiyorlar. Devran değiştiğinde tıpkı geçmişte olduğu gibi yeni güç sahiplerine herkesten önce yanaşmasını bilirler nasıl olsa. Onlar için AK Parti partilerden bir parti sadece. Ama bizim için AK Parti ruhu olan, idealleri olan bir hareketin adıdır. Onlar yarın olmayacaklar ama biz olmaya devam edeceğiz. Onlar gibiler terk etse bile biz dimdik durmaya devam edeceğiz. Şimdi derlenme toparlanma zamanıdır. AK Parti özüne acilen dönmelidir. İsminin başındaki adalete yakışır bir siyasi pratiği acilen ikame etmek zorundadır. Her türlü adaletsizliğe, her türlü ayrımcılığa, her türlü haksızlığa ve her türlü zulme karşı çıkan ve herkesi farklılıklarına bakmaksızın kendinden bilen o kurucu ruhun ete kemiğe büründürdüğü misyonu yeni ve güçlü siyasi aktörlerle gündemleştirmelidir. Yenilenmiş değil yeni bir AK Parti’yle. AK Parti’nin ruhuyla ve misyonuyla bağdaşmayan söylemler tez elden ayıklanmalıdır. AK Parti’nin kırmızı çizgilerinin aşındırılmasına geçit verilmemelidir. AK Parti’yi başkalarına dönüştürmeye çalışanlar bilesiniz ki AK Parti’yi bitirmek isteyenlerdir. AK Parti’nin özgünlüğü ve farklılığı ortadan kalktığında bilesiniz ki AK Parti’nin sosyolojisi kayıp gider. AK Parti Türkiye’nin partisidir. Türkiye’yi tüm farklılıklarıyla tutan bir partidir. “Biz farklılıklarımızla birlikte Türkiye’yiz!” diyen bir kuşatıcı ve birleştirici bir partidir. AK Parti etnisist, etnik milliyetçi-ırkçı, dinci ve mezhepçi bir parti değildir. AK Parti’nin bu kuşatıcı ve birleştirici Türkiye tasavvurunun başka bir yöne evrilmesi sadece AK Parti’yi siyaseten bitirmez, Türkiye’nin bütünlüğüne zarar verecek etnikçi, dinci ve mezhepçi eğilimlerin yeşermesine de sebebiyet verir. Şimdilerde unutulmuş AK Parti’mizin üç kırmızı çizgisi vardır: Etnik milliyetçilik, dinsel milliyetçilik ve bölgesel milliyetçilik. AK Parti’miz her üç milliyetçilik anlayışına da şiddetle karşı olduğunu açıklayarak yola çıktı, Şimdilerde bu kırmızı çizgiler aşındırılmak isteniyor. AK Parti’nin sosyolojisi başka bir cepheye taşınmak isteniyor. Biz kendimize ait ilkeleri, ideallerine sembolleri olan bir hareketin partisiyiz. Bir ruhumuz var bizim. Bir özümüz bir öğretimiz var bizim. Biz rüzgârın şekillendirdiği bir hareket değiliz. Güç ve iktidar için kendi amaçlarını bir yana itecek bir parti değiliz. Partimizin gücü üzerinden adaletsizlik, haksızlık ve zulüm yapanlara geçit verecek bir parti değiliz. Nefsi Firavun gibi olanların partimizin gücünü kendileri için kullanmalarına izin verecek bir parti hiç değiliz. Biz Firavun’un karşısındaki Musa’yız. Biz Nemrud’un karşısındaki İbrahim’iz. Biz mazlumların ve mağdurların hamisi, kimsesizlerin kimiyiz. Bizim öğretimizi ve misyonumuzu şekillendiren o ruh kutsal kitabımızdaki ruhtur, Arafat dağından bize seslenen o yüce Resûl’ün kutlu sesidir, milletimizin o ruha uygun olarak üzerinde taşıdığı değerlerdir, Anadolu’muzun o ruhla harmanlanmış irfanıdır, ahlâkıdır. AK Parti işte o özüne dönmelidir. Özünü bozan ve bozacak olan ayrıksı söylemlere ve zinhar yol vermemelidir. Şimdi özümüz üzerinden yeniden göğerme vaktidir. Atın gayrı şu üzerinizdeki ölü toprağı. Şimdi eskisinden daha diri ve iri olma günüdür. Haydi Bismillah!”