Öksürükle başladı, sessizce midesine yayıldı! Gitmediği doktor kalmamıştı, tek çözümü var
Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr – Sam Cansfield masasında oturmuş kahvesini yudumlarken aniden göğsünde ezici bir baskı oluştuğunu hissetti. Bu his, sağlıklı ve formda olan 54 yaşındaki kadını şaşırttı ama etkisi ‘oldukça kısa’ olduğu için daha fazla düşünmedi. Ancak sonraki 2 hafta boyunca esrarengiz bir şekilde bu durum tekrar tekrar yaşandı. Üzerine Sam’in üşütmemiş olmasına rağmen boğazında bir karıncalanma hissi ve burun akıntısı da oluştu. Onun için bu çok tuhaf bir duyguydu ve buna neyin sebep olduğunu bilmiyordu. Boğazında bir yumru varmış ve hatta ara sıra boğuluyormuş gibi hissediyordu. İngiltere’nin Hertford şehri yakınlarında bir mülkte çalışan ve yaşayan Sam, 3 hafta sonra kalp ritminde bir sorun olduğundan şüphelenerek kendisini elektrokardiyograma gönderen pratisyen hekimini gördü. Durum netleşince doktor daha fazla test önermedi. Gün geçtikçe kimse sorunun ne olduğunu bilmediği için endişelenmeye başladı. Fakat göğsündeki baskı, burun akıntısı ve boğazındaki garip ürperti hissi artarak kötüleşmeye devam etti. Semptomları herhangi bir şey yedikten sonra, her kahve içtiğinde daha da kötüleşti.
NE DENEDİYSE OLMADI, SONU AMELİYATA GİTTİ
Ciddi bir sorun olduğundan endişe duyan Sam, Kasım 2020’de internet üzerinden özel bir pratisyen hekimden randevu aldı. Doktorun dediğine göre sorunu bir tür reflüydü. Buna şaşırmıştı çünkü tipik reflü semptomları yoktu. Testler de ayrıca kahve gibi tetikleyiciler nedeniyle aşırı mide asidi ürettiğini gösteriyordu. Sam’in midesinin üst kısmındaki kapakçığı zayıflatan bir fıtığı olduğu da keşfedildi, midesi göğsüne doğru baskı yapıyordu. Sam, Kasım 2020’deki teşhisin ardından ilaçlar denese de hiçbiri işe yaramadı. Çayı, kahveyi ve yağlı yiyecekleri kesti, yatma saatine çok yakın bir zamanda yemek yememeye çalıştı ve uyurken reflüyü durdurmak için yastıklarla desteklenerek oturarak uyudu.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Einstein ‘Yeter’ dedi, meşhur pozunu verdi! Çıkardığı dilin değeri 4 milyon lira
Haberi Görüntüle
Göğüsteki baskı hissi ve burun akıntısı da dahil olmak üzere semptomları, denediği her şeye rağmen devam etti. Artık şişelerce şurup içiyor, antiasitlerden oluşan bir diyetle yaşıyordu. Semptomlar devam ettikçe farklı bir yaklaşıma ihtiyacı olduğuna karar verdi. Ameliyat olmaya karar verdi. Böylece Sam’in 2021 yazında operasyonun etkisinden tamamen kurtulması bir yıl sürdü, ancak etkileri dönüştürücü oldu. Sam, “Artık semptom göstermiyorum; kahve içebiliyorum ve istediğim her şeyi yiyebiliyorum. Bu benim hayatımı değiştirdi” dedi.
Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral, bu vakanın birçok hasta ve doktora ders olabilecek önemli bir vaka olduğuna değinerek, “Hasta çok güzel bir şey söylüyor, diyor ki ben kahve içince şikayetlerim artıyor. Boğazda yumru hissi, burun akıntısı, boğazda sanki bir şey varmış gibi boğuluyormuş sürekli temizlenme ihtiyacı, öksürük bunların hepsi aslında boğaz reflüsünü düşündürüyor. İyi bir kulak burun boğaz doktoru bunu anlar ve mideden geldiğini tahmin edebilir. Gastroenterolojiye yönlendirebilir” dedi.
‘ERKEN TANI KONSAYDI KANSERE DÖNÜŞMEZDİ’
Reflülerin klasik reflü ve sessiz reflü olarak ikiye ayrıldığını söyleyen Prof. Dr. Göral, “Klasik reflüde boğazda yanma, midede yanma, ağza asit gelmesi, öksürük gibi klasik reflü semptomları olur. Tespiti çok kolaydır. Ancak bazen bu reflü şikayetleri olmadan da reflü şikayetleri oluyor. Biz buna sessiz reflü veya atipik reflü diyoruz” ifadelerini kullandı. Göral, bu gibi durumlarda hastaların çoğunlukla midede yanma hissi yaşamadığını ve göğüs ağrısı olduğu için göğüs hastalıkları ve kardiyoloji bölümlerine gittiğini ancak herhangi bir sorun olmadığı anlaşıldıktan sonra gastroenteroloji muayenesinde reflü olduğunun tespit edilebildiğini söyledi. “Bazen göğüs ağrıları şikayetleriyle hastalar çeşitli doktorlara gidiyor veya izah edilemeyen öksürükler sebebiyle göğüs hastalıklarına gidiyor. Burada akciğer röntgeni çekiliyor, tomografi çekiliyor, yine de bir şey bulunmuyor. Altında gizli, sessiz reflü olabiliyor. Dolayısıyla hem hasta şanslı olacak hem hekim uyanık olacak. Bir hastanın şikayeti geçmiyorsa ilacı değiştirmemek lazım, mutlaka başka bir hekime görünmesini tavsiye etmek gerekir. Bu hasta gastroentrolojiye gitseydi yemek borusu reflüsü ve kanser teşhisi konulurdu” diyen Prof. Dr. Vedat Göral, vakadaki kadının güzel bir kopya verdiğini şu sözlerle ifade etti:
“Kahve içince şikayetlerinin arttığını söylemesi aslında güzel bir kopya. Kahve gerçekten reflüyü tetikleyebiliyor. Bu hastaya boğaz reflüsü olduktan sonra da mideye girilip endoskopi yapılmamış. Yapılsaydı yemek borusundaki reflü, kanser veya yemek borusu kapağının açık olup olmadığı çok rahat anlaşılırdı. Bu hastamızda Barrett denilen bir hastalık meydana gelmiş. Uzun süreli reflüden sebep mide asidinin bağırsaklara gideceğine yemek borusuna gelmesinden kaynaklanıyor. Mide sıvısı asidik olduğu için ve yemek borusu da alkali olduğu için asit yemek borusuna doğru yukarı kaçınca orada yaralar meydana getiriyor ve semptomlar oluşturuyor. Barrett bizde çok az görülüyor. Muhtemelen yurt dışında daha fazla fast food ve alkol tüketiliyor. Bunlar reflüyü tetikler. Erken tanı konsaydı reflü tedavisine başlansaydı kanser olmazdı.”
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
‘Bankacılık işlemi’ kararı bir ilk oldu
Haberi Görüntüle
‘REFLÜ YAPAN GIDALARI BULMAK GEREK’
Reflüyü kahve, alkol, çikolata gibi yiyeceklerin tetiklediğini, çok fazla yiyip yatmamak gerektiğini, bazı hastalarda mandalina, limon vb. meyve ve sebzelerin de reflüyü tetikleyebileceğini söyleyen Prof. Dr. Göral sözlerini şöyle noktaladı:
“Bazen hasta gelip ‘Hocam ne yesem reflü yapıyor’ diyor, yanlış. Kişi reflü yaptığı gıdaları bulup yemeyince hem hasta rahat ediyor hem de ilaç kullanmasına gerek kalmıyor. Ayrıca mide koruyucuların uzun süre kullanılması önerilmiyor. Düzenli olarak 5-10 sene mide koruyucu kullananlarda B12 eksikliği meydana geliyor, kemik erimesi oluşuyor, bağırsaklarda iyi bakterileri öldürdüğü için bağırsak florası bozuluyor, mikrobiyata bozuluyor. Bu sebeple midede birtakım polipler meydana geliyor. Dolayısıyla kimyasal ilaçtan uzak durup kendi yaşantımızı, beslenmemizi yaşam koşullarımızı değiştirmemiz gerek. Her gün ilaç almak yanlış. Rahatsız eden yiyecekleri yememek, fazla kiloları vermek gerek.”
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Acun Ilıcalı’dan Aziz Yıldırım’a salvolar: Fenerbahçe Kulübü’ne iftira atamazsın! ‘Hiç mi vicdanın yok’
Haberi Görüntüle
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Taş Kağıt Makas’ta Emirkıran’lara büyük şok! Mahkemede duyduklarına inanamadı
Haberi Görüntüle